4

480 29 2
                                    

Güneşin doğuşunu izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Her gün aynı düzende işleyen hayatımdan şikayetçi olduğumda olayların bu kadar karmaşık bir hal alacağını bilseydim tüm o sıkıcılığa tekrar katlanabilirdim. Oysaki ben herkes mutlu olsun istemiştim. Aras haklıydı. Aynı anda herkesi mutlu edemezdim.
İçimi kemiren pişmanlık duygusu ile saatlerdir üzerinde yattığım ama gözümü bile kırpmadığım yataktan kalkarak koridora çıktım. Yoğun bakımın önünde Bora'yı gördüğümde yanına gittim. Etrafa saçılan gülücüklerini gördüğümde kalbime bir umut saplandı.

Arya: neden mutlusun? yoksa uyandı mı?

Bora: hayır ama o da olacak.

Arya: ne oldu o zaman?

Bora: Aras'ın babaanesi ve dedesi geldi.

Arya: babannesi ve dedesi mi? bana onlardan hiç bahsetmemişti.

Bora: ve sen de tamamen yalnız büyüdüğünü düşündün.

Aslında öyle düşünmüştüm. Evine gittiğimde yardımcı kadından başka kimseyi göremediğimde bu düşüncem doğruluğunu ilan etmişti. Şimdi onun ailesinden bir parça olduğunu bilmek bir yandan iyi hissettiriyordu bir yandan da onu böyle bir zamanda hatırladıkları için canımı yakıyordu.

Bora: biraz dışarı çıkalım mı?

Başımı salladığımda hastanenin bahçesine indik. Banklardan birine oturduğumuzda bana Aras'ın babaannesinden ve dedesinden bahsetti. Yetimhanede büyüdüğünü bildiğim için kimsesi olmadığını sanıyordum. Onu neden bırakmışlardı? Bora anlattıkça gözümde Aras'ın geçmişini canlandırdım. O her öğle arası köşede dikilen oldukça kendinden emin, egoist ve havalı görünen çocuk aslında karanlığın kendisiydi. Aras karanlığın içindeki o siyahlıktı. Geçmişi onu hiç istemediği şekilde hiç istemediği yerlere götürmüştü. Mutlu olmayı hak ediyordu ama hayat buna izin vermiyordu. Tüm bunların yanında onu mutsuzluğa sürükleyen kişilerden biri olmaktan nefret ediyordum.

Bora: kahve ister misin?

Arya: iyi olur.

Bora kafetaryaya doğru ilerlediğinde hırkamın cebindeki telefonu çıkardım. Aras'ın attığı tüm mesajlar kayıtlıydı. Silmeye kıyamadığım en değerli varlıklarımdan biri haline gelmişlerdi. Tekrar tekrar okuduğumda yüzümde oluşan o aptal gülümsemeyi seviyordum. Aras'ın aynı şekilde saklayıp saklamadığını düşündüğümde telefonum titredi. Bu hissi özlemiştim.

annem: her şey yolunda mı bebeğim?

Cevap vermek yerine numarayı çevirdim. Rana ufak bir yalan söylemiş olsa da annemin her şeyi biliyor olması bunu da bilmesi gerektiğini hissettirdi. Ona her şeyi anlattım. Gelmek istediğinde gerek olmadığını sadece merak etmemesini söyledim. Onunla konuşmak daha iyi hissetmemi sağlamıştı.

Bora ile kahvelerimizi yudumladıktan sonra içeri girdik. Koridordaki kargaşanın ne olduğunu anlamaya çalışırken Rana koşarak yanıma geldi. Bora ile Rana'nın dudaklarından dökülecek kelimelere odaklandık.

Rana: Aras.

Bora: ne oldu Rana?

Arya: lütfen Rana, iyi bir şey duymaya ihtiyacım var.

Rana: Aras uyandı Arya, uyandı!

Dudaklarından dökülen kelimeler gülümsememe neden oldu. Sevinç göz yaşları yanaklarımdan süzülürken Rana kollarını omzuma doladı. Bora'nın hızla doktorun yanına gittiğini gördüm. Kalbim mutluluktan deli gibi çarpıyordu. Başarmıştı. Bizi bırakmamıştı.
Odanın kapısı açıldığında babaannesi ve dedesi çıktı. Gülümsemeleri gerekmiyor muydu? Neden üzgün duruyorlardı? Bakışlarımı onlardan ayırdığımda köşede doktor ile konuşan Bora'yı gördüm. Birkaç saniye bana baktıktan sonra doktorun ardından odaya girdi. Neler oluyordu?

BİZİM İÇİN #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin