Final

643 41 14
                                    

18 sene sonra..

Aras Dinçer'in kalbinden..

Hayatımı adadığım kadının, hayatıma kattığı en değerli varlığın mezuniyeti için okulun bahçesindeki yerimizi aldık. Bu okul, bu bahçe ve tam şuradaki köşe geçmişime yabancı olmayan yerlerdi. Her köşesi aşk kokan bu yere çok şey borçluydum. Belki iyi bir öğrenci olamamıştım ama iyi bir eş ve iyi bir baba olduğuma emindim.

"Aras, heyecandan ölmek üzereyim."

"Sakin ol hayatım, o bizim kızımız. En iyisini yapacağından şüphem yok."

Avucumdaki elini sıkıca sardığımda yanağına bir buse bıraktım. Başını omzuma yasladığında içinde bulunduğum bu zaman dilimin bedenimde yarattığı huzur duygusu ile ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. Hayatımda belki de ilk defa doğru bir karar vermiştim. Yüksek, parlak ışıkların bulunduğu sahnedeki kızım bunun en güzel kanıtıydı.

"Okul birincimiz Asya Dinçer'i huzurlarınızda sahneye davet ediyorum."

Onu ilk kucağıma aldığımda kalbimde hissettiğim heyecan çok farklıydı. Defalarca kalbimin heyecandan yerinden çıkacağını düşündüğüm anlar olmuştu ama o gün o hastane odasında bunu iliklerime kadar hissetmiştim. O bize bir armağandı. O bizim aşkımızın en güzel kanıtıydı. Bu yüzden ona isimlerimizin birleşimindan oluşan Asya ismini vermiştik.

Arya'nın avucumdaki elleri hareketlendiğinde heyecandan yerine sığamaz hale geldi. Kollarını boynuma doladığında gülümseyerek kulağına fısıldadım.

"Sana söylemiştim."

Gülümseyerek kollarımdan ayrıldığında gururla ayağa kalktı. Asya ödülü eline alıp havaya kaldırdığında insanlar çığlıklar eşliğinde alkışlamaya devam ediyordu. Gözleri gözlerimle buluştuğunda onunla bir kez daha gurur duydum. Mikrofonu eline aldığında önce öğretmenlerine minnet duyduğunu, arkadaşlarını ve okulunu çok sevdiğini söyledi. Sonra duraksadı. Etraf sessizliğe büründüğünde bakışlarının yönünü takip ettim. Köşedeki banka takılı kalan gözlerini ayırmadan konuşmaya başladığında aklından neler geçtiğini merak ettim.

"Bu okulda birçok şey öğrendim ama en önemlisi aşkı öğrendim. Bir kalbin bir kalbi uzaktan nasıl sevebileceğini öğrendim. Aşkın fedakarlık, fedakarlığın ise mutluluk getirdiğini öğrendim. Ben bu okulun her köşesinde buram buram aşkı hissettim. Bu yabancı olduğum bir aşk değildi. Bu üzerinden seneler geçse bile hala birbirine aynı aşk ile bakabilen muhteşem ailemin muhteşem aşkıydı."

Başını göğsüme yaslamış elleriyle gözyaşlarını silerken kızının dudaklarından dökülen her bir kelimede daha da hüzünleniyordu. Kollarımı etrafına doladığımda yanımıza yaklaşan Rana ve Bora'yı fark ettim. Bora sırtımı sıvazladığında onlar da mutluluk gözyaşları ile kuşanmıştı. Cızırtı sesi duyulduğunda bakışlarımı sahneye çevirdim.

"Anne, baba sizi çok seviyorum."

Yüksek sahnenin merdivenlerini hızlıca indiğinde kalabalığı umursamadan kollarımın arasından ayrılıp kendisine doğru koşan annesinin kollarına atıldı. Ardından ilerlediğinde gözyaşları içinde birbirlerine sarılan iki sulu gözü kollarımın arasına aldım. İnsanlar alkışlamaya başladığında fark ettim ki sevgimiz herkesin gözlerinde mutluluk gözyaşlarına dönüşmüştü.

Eve döndüğümüzde bu geceki kutlama için hazırlıkları tamamlamaya çalışan çalışanların işi bitmiş ve izin isteyerek köşeye çekilmişlerdi. Bahçede oldukça büyük bir masa kurulmuş, çeşit çeşit yemekler hazırlanmıştı. Kelebek evimiz en görkemli şekli ile en güzel geceye hazırlanmıştı. Evet, kelebek evimiz. Onu tasarlamak için bu alanda uzman insanlarla tanışmış ve bütün sene boyunca sadece onun tasarımını çizmekle meşgul olmuştum. Yapımı tamamlandığında düğün günümüzün gecesinde Arya'yı helikoptere bindirmiş, sahil kenarındaki sessiz sakin evimizin tepesine getirmiştim. Korkudan sürekli gözlerini kapalı tutsa da sonunda açabilmişti. Gökyüzünden bakıldığında tıpkı bir kelebeği andıran evimiz rengarenk ışıklar arasında göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahipti ama o gece ondan daha çok göz kamaştırıcı bir şey vardı. Yanımdaki beyaz gelinliği ile hayatıma eşlik eden kadın. O kadar güzel bakıyordu ki bunu tarif etmek mümkün değildi.

BİZİM İÇİN #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin