"Gökhan! Gözüme gözükme sakın." Sinirle yastığı suratına fırlatıp üstümü giyinmeye başladım.
"Güzelim, biraz sak-" cümlesini tamamlamadan diğer yastığı da kafasına attım.
"Bana sakin ol deme, ben şimdi nasıl yetişeceğim o kadar şeye?" iç çamaşırlarımı giyince kapının girişindeki elbisemi alarak onu da üstüme geçirdim.
"Yavrum ama sabah seni öyle görünce dayanamadım." Masumca yaptığı açıklamaya gülmek istesemde kendimi tutarak kafamı başka yöne çevirdim.
"Ben şimdi gidiyorum ve yetişemezsem kaçacak delik ara." Hem arkamdan seslenip hem de peşimden geliyordu, dış kapıyı açacağımda belimden tutarak sıkıca sarıldı.
Tamam, bu hareketi bütün kızgınlığını yok etmişti ama geç kalmamı engellememişti.
Bugün nikahımız vardı ve tam olarak 40 dakika sonra evime kuaförüm gelecekti. Peki ben neden mi hala buradayım? Gökhan sabah uyandığımızda saatin erken olduğunu ve daha vakit geçirebileceğimizi söylemiş uyandıktan 2 saat sonra yataktan çıkmamıza sebep olmuştu.
Eve gidip duş almam ve bir şeyler yemem gerekiyordu, dün gecenin hatırası olarak midem çok kötü durumdaydı çünkü.
"Birazcık yalan söylemiş olabilirim, saat konusunda ama bana değmediğini söyleyemezsin." Haklıydı.
Omuz silkerek cevap verdim. "Beni hala oyalıyorsun." Kocam değil miydi, biraz tribin zararı olmazdı.
"Sadece 2 dakika bekle, sonra seni eve bırakayım zamanında yetişmiş olursun." Konuşmamı beklemeden alnıma bir öpücük kondurup odasına girdi.
Dediği gibi iki dakika sonra yanımdaydı.
Üstüne kahverengi bir kazak altına iste siyah bir pantolon giymişti, vestiyerden üstüne bir mont alarak kapıyı açtı. Onu süzmeye odaklandığım için yol verdiğini fark edemedim. Yüzünde çapkın gülümsemesiyle göz kırptığında bir an heyecanlandım ve hızlıca evden çıktım.
Her hareketi beni kendine hayran bırakırken bunu birde bilerek yapıyordu.
Asansöre binerek onunda gelmesini bekledim, kapının anahtarını cebine koyarak yanıma doğru yürüyüp asansöre bindi.
Son kez yapılacakları konuşarak geçen yolculuk sonunda evime gelmiştim. Aceleyle duş alıp üstüme rahatça çıkarabileceğim bir kıyafet giydim.
Ucu ucuna yetişmiştim ve şimdi de gelecek kişileri bekliyordum. Bu esnada kendime kahve suyu koyarak beklemeye başladım.
Suyun kaynadığına dair ses geldiğinde sandalyeden kalktığımda kapının zil sesi de duyuldu.
Yönümü değiştirip kapıya ilerleyip açtım.
Karşımda gördüğüm kişilerle yüzümde bir gülümseme oldu; Annem, Ela, İpek, Ayşe ve Mine Teyze.
"Hoş geldiniz." Sırayla hepsine sarılarak içeriye aldım.
Hepimiz salona yerleştiğimizde ilk konuşan annem oldu.
"Kuaförler ne zaman gelecek?" onlar gelmeden önce atılan mesajı söyledim.
"Trafik yoğunmuş o yüzden 10 dakika kadar gecikecek." kafasını salladığında aklımda gelen şeyi sordum.
"Kahve içmek ister misiniz? Su koymuştum, hem havada soğuk iyi gelir." Herkes onayladığında mutfağa gittim.
Peşimdense Ayşe, İpek ve Ela da gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alin +18
General FictionBu hikaye Alin Özker ve Gökan Şahin'in hikayesi. Onlar için önemsiz bir detayken aslında yaş farkları tek sorunlarıydı. "Yaş farkı, hala sorun mu?" fısıltı şeklinde çıkan sesi içimi ürpertmişti. Söylediği şeyi anlamam ise uzun sürmüştü. Dediklerimi...