812. odaya gelince kapıda bir an duraksadım. O adamı görecek olmak heyecanlanmama sebep olmuştu. Bugün onu görmemiştim. Tam kapıyı açacağımda ensemde ki nefesle kasıldım.
"Neden bu kadar kararsız kaldın, odaya girerken?" onun sesiydi. Daha birkaç defa duyduğum ses çok tanıdıkmış gibi hemen anlamıştım.
Gevşemeye çalışarak arkamı dönüp gözlerinin içine baktım. Göz altları düne göre daha da çökmüş akları kanlanmıştı. Yorgun görünüyordu.
Elimde ki serum torbasını sallayarak cevapladım.
"Doğru serum mu diye girmeden önce tekrar kontrol ediyordum." Yalanıma inanmadığı belliydi fakat o tepki vermeden ben ona sırtımı dönerek odaya girdim.
Arkamdan derin bir nefes verdiğini duymuştum ama ona dönmeden hastanın yanına gittim.
Hasta uyanmıştı ama bilinci çok açık gibi olmadığından sessizce boşalan serumu çıkarttım. Elimdekini takarken tekrardan konuşmaya başladı.
"Tekrar kontrol etseydin kapıda çok bakamamıştın." Alaylı sözleriyle omzumun üstünden bakış attım.
Yüzünde gülümsemeyle bana bakıyordu. Gülünce kirli sakalının altında az da olsa gözüken gamzesi gözlerinin kenarında ki hafif kırışıklık çok etkileyiciydi. Evet, ilk andan etkileyici gelmişti ama bu kadar etkilenmem çok garipti. Kendime anlam vermediğim sinirlenmiştim bu yüzden onun alaylı cümlesine ben ciddi bir cevap verdim.
"İşimi doğru yapmaya çalışıyorum, alaya alınacak bir şey göremedim." Cümlemi bitirdiğimde odaya Serdar Hoca gelmişti. Serdar Hoca, Beyin Cerrahıydı büyük ihtimalle muayene için gelmişti.
"Nasılsın Gökhan?" Serdar Hocanın adama hitabıyla onlara doğru döndüm. Adını bu sayede öğrenmiş oldum.
"Ben iyiyim ama babam ne zaman iyileşir bir şey desen daha iyi olacağım" Hastanın oğlu olabileceğini düşünmüştüm ancak babası olması için fazla yaşlı duruyordu.
"Art arda müdahale de bulunundu hem kalp hem de beyin bunları kaldırmak çok zor ama Mehmet Amca şu an üstesinden geliyor ve iyileşeceğine inanıyorum."
Seruma son ilacı da enjekte ettiğimde odadan çıkmak için kapıya yöneldiğimde Gökhanla gözlerimiz buluştu. Bir dur demeliydim yoksa karşısına oturup utanmadan saatlerce izleyecektim.
Odadan çıkıp diğer hastaların yanına gittim.
Şu anda birkaç kızla işimiz olmadığı için kahve molası vermiştik.
"Bakın düğünüme geliyorsunuz ve after parti var ona da katılıyorsunuz. Sonrasında kocacığımla balayı" saçlarını savurarak bacak bacak üstüne atan Buse'nin bu haline güldük.
"Balayından kastın başka şeyler olmasın" Ayşe'nin imasıyla Buse pis pis sırıttı. Arsız kız kim bilir ne diyecekti.
"Seni de gördük, Serdar Hocayla bakışmalarını" Ayşe kahvesini yudumlarken duyduklarıyla öksürmeye başladı, büyük ihtimalle boğazına kaçmıştı.
Serdar Hoca'nın Ayşe'ye olan ilgisini hepimiz görüyorduk ancak Ayşe aynı yerde çalıştıkları için bu durumun yanlış olduğunu düşünüp geri çekiliyordu. O da hoşlanıyordu ama kendisine itiraf etmesi gerekiyordu.
Biz konuşmaya dalmışken kapı tıklandı ardından hafif aralandı. İçeriye genç bir kız girip direkt gözlerime baktı.
"Babamın serumu çıkmış, bakar mısınız?"
"Geliyorum hemen, babanız kimdi?" bana bakarak söylemesiyle ben cevaplamıştım.
"Mehmet Şahin" dediğinde aklıma Gökhan geldi ve içimde kıpırtı oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alin +18
Ficción GeneralBu hikaye Alin Özker ve Gökan Şahin'in hikayesi. Onlar için önemsiz bir detayken aslında yaş farkları tek sorunlarıydı. "Yaş farkı, hala sorun mu?" fısıltı şeklinde çıkan sesi içimi ürpertmişti. Söylediği şeyi anlamam ise uzun sürmüştü. Dediklerimi...