Yeni Bölüme hoş geldiniz, Sevgili Okurkuşlarım.♥
Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olması dileğiyle hepinize Keyifli Okumalar dilerim.♥
4.Açık Yaralar ve Dikiş İzleri
Kabuk tutan her yara, bir gün tekrar kanar.
Bir gün sonra...
Olaysız geçen bir günün ardından okuldan çıkmak üzere tam sınıftan ayrılacağım sırada koridorda Miray ve Serkan'a rastladım. Geri çekilerek, onları kapı pervazından gizlice onları izlemeye başladım. Oldukça sinirli olan Miray, Serkan'ın üzerine yürüyor onu itiyordu. Birkaç defa bu hareketleri tekrarladıktan sonra Serkan hızla davranıp, iki bileğini tuttu ve sırtını duvara yapıştırdı.
Ben onları izlemeye devam ederken o sırada telefonumun titremesiyle cebimden çıkarıp, kapattıktan sonra tekrar cebime koydum. Bu sefer şanslıydım. Telefonumu titreşime almakla iyi akıl etmiştim. Hala neyden dolayı tartıştıklarını anlamasam da onlar oradan çıkmadan gitmem başıma yeni belaların açılabileceğini düşünerek onları dinlemeye devam ettim. Bu yaptığım şeyin doğru olmadığını biliyordum, ama aklıma bir an dünkü olay hakkında mı acaba konuşuyorlar sorusu takılmıştı. Miray ve Serkan sevgili olabilirlerdi bu tarz konularda belki de hassas olabilirdi.
"Bana doğruyu söyle o yeni kıza karşı ne hissediyorsun!" Miray'ın bağırışları bütün okul koridorunu doldurmaya yetiyordu. Bu sorduğu soru üzerine aklıma takılan tek sözcük yeni kız olmuştu. Serkan bu soru üzerine cevap vermeyip ellerini bıraktı ve gideceği sırada bu sefer kollarında tutan Miray olmuştu. Cümle içinde bahsi geçen o kız sanırım ben olabilirdim.
"Sana bir soru sordum. O kıza karşı bir şeyler mi hissediyorsun?" Serkan yine cevap vermeyip, sert bir şekilde onu itti ve itmesiyle Miray kendini duvara çarptı. Bu hareketle ağlayarak, "Tahmin etmiştim, sen o kızdan hoşlanıyorsun değil mi? Haberlerinizi gördüm. O kıza nasıl baktığını dün ne haltlar karıştırdığınızı biliyorum!" Demesi üzerine gözlerim faltaşı gibi açıldı. Ama bir dakika beni dün hiç kimseye söylememem için tehdit eden Serkan, kütüphane de yaşadıklarımızı bizden başka biri nasıl oluyor da Miray'a yetiştirmişti?
Serkan tekrar yanına yaklaşıp yere çömeldiğinde ateş püsküren gözleriyle, "O kıza karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Kütüphane de hiçbir yaşadığımız yok. O kız diye bir şey de yok. O saçma sapan düşüncelerinden o küçük beyninden ayıkla." Diyerek tehditkar sözlerini iletirken o sırada Okul Müdürünün gelmesiyle tekrar kafamı sınıfa soktuğumda kapıyı biraz daha kapatıp, duvarın kenarına saklandım. Her ikisi de okul müdürüne yakalanmıştı ve sanırım şuan uyarılıyorlardı.
"Burada ne işiniz var? Ders biteli yarım saat oldu. Hemen evlerinize dağılın." Demesiyle tekrar kafamı kapı aralığından çıkarıp, baktığımda kimsecikler orada yoktu. Etrafında güvende olduğunu düşünerek, sınıftan dışarı çıktım, uzun koridorun sonuna varmaya yakın tanıdık bir ses kulaklarıma hücum etti.
"Aslı buradayız." Bu ses babamındı. Arkamı döndüğümde okul müdürü ve babam yan yana durmuş bana bakıyordu. İster istemez tedirgin olmuştum, biraz önce uyarı alan iki öğrenciden sonra bana yumuşak bir bakış atması pek hoşuma gitmemişti.
"Sınıfta eşyamı unutmuşum, onu almak için buradaydım." Dediğimde okul müdürü gülümseyerek, "Pekala baban ile biraz önce bahçede karşılaştım. Bir kahve içeceğiz, sen ne istersin?" Bu sorusu üzerine dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Kahve olur." dedim.
"Tamam siz odaya geçin. Bu arada kahveler nasıl olsun?" Ben ağzımı açıp cevap vereceğim sırada babam hızlı davranıp, "Orta şekerli." dedi. Biz odaya geçerken babam bir kolunu omzuma atıp, "Okulunu sevdiğini düşünüyorum. Halan arkadaşlar edindiğini söyledi." dediğinde yüzünde gülücükler açıyordu. Odaya girdiğimizde iki kişilik kahverengi deri koltuğa oturup, Metin Hoca'yı beklemeye başladığımızda ben de meraklı bakışlar eşliğinde etrafa bakındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUMDAKİ YALNIZLIK •BAŞLANGIÇ•
Teen FictionYalnızlığın Başlangıç Hikâyesi Bu bir arayış hikayesi. Ya da ölmüş bir çocukluğun hikayesi. Kimisi sevgiye muhtaç, kimisi sevgiye küskün. Her şey dünyaya gözlerini açar açmaz başlamıştı. Kendisine nefes aldırmayı müjdeleyen varlığı çok kısa süred...