11. KÜL

8 2 0
                                    

Yeni bölüme hoş geldiniz. 

Okunmalar ve oylama konusunda inanılmaz derecede bir düşüklük var sizden ricam ilk önce yargılı davranıp, okumamazlık yapmayın lütfen. Ne derler bilirsiniz "Kitabı kapağına göre yargılamayın." Şimdiden hepinize keyifli okumalar dilerim.

Bölüm Şarkısı: Kahraman Deniz - Garezi Var

11. KÜL

Çaresi vardı, ama yanarak kül olmayı kaderim seçti.

3 gün sonra...

"Aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor." Telefon üçüncü kez bu çağrıyı duymama sebep olurken gözlerimle etrafa bakınıp onun varlığını arıyordum. Neredeydi ve neden ansızın bir sabah hiçbir şey söylemeden çekip gitmişti? Üç gündür okula da gelmiyordu. İster istemez o gece söyledikleri kulağımdan çıkmıyordu.

"Korkuyorsun." Acaba gerçekten onunla olamayacağımızı düşünüp mü benden vazgeçmişti? Bahçe de bulunan banklardan birine oturup, etrafa bakınmaya devam ettim. Karşı tarafa baktığımda görüş açıma giren Bora'yı ve tanımadığım siyah saçlı bir çocuğu görmemle gözlerimi belli bir süre onlardan ayırmadım.

"Onu arıyorsun değil mi?" Kafamı sesin geldiği yöne çevirmemle Tuğçe'yi gördüm, imalı bir şekilde söylediklerini umursamayıp, anlamamış bir şekilde ona baktım. Yan tarafa biraz kayıp, bakışlarımı devirdiğimde kafasını eğip bana gülümseyerek baktı.

"Anladığını biliyorum. Beni asla kandıramazsın." Pekala kandırma konusunda pek yeteneğim olduğu söylenemezdi ama Serkan hakkında ağzımdaki baklayı çıkarırsam bu pek onun hoşuna gitmeyecek işlere sebep olabilirdi. Derin bir nefes aldım, "Seninki orada." dedim. Bundan pek tatmin olmamış bir şekilde başını olumsuz bir şekilde salladı.

"Serkan'ı arıyorsun değil mi?" bu sıkıştırıcı soruları üzerine "Kim ben mi? Benim ne işim olur onunla." diyerek lafı geveledim.

"Ortadan kaybolma terapisi." Bu söylediği üzerine anlamsızca bakıp, "Ne?" dedim.

"Yılın belli aylarında böyle kaybolmaları onun rütininde var. Bazen bakıyorsun üç hafta gelmiyor bazen de aylarca. Geçen sene devamsızlıktan sınıfta kaldı." Bu söyledikleri üzerine sadece kafamı çevirip, karşı tarafa baktım. Demek sınıfta kalmıştı? Bu şuan da merak edilecek bir söz konusu değildi ve onu bulmam gerekliydi.

"Tuğçe gelsene hadi." Bir grup kız Tuğçe'yi çağırması üzerine yanımdan ayrılırken kulağıma fısıldayarak, "İnkar etme, ondan hoşlandığını biliyorum." dedi bu söylediği üzerine "saçmalama, hadi git." dedim o ise sadece kahkaha atıp, bir çocuk gibi güle oynaya uzaklaştı. Onun nereye gittiği konusunda öğrenmem için tek seçenek Bora vardı. Tekrar gözlerimi onun olduğu çardağa çevirip, yanında kimsenin olmadığını fark ettiğimde fazla vakit kaybetmeden gittim.

"Merhaba, müsait misin?" Dediğimde başını kitaptan kaldırıp, "Merhaba, Aslı gel. Müsaitim." yana kayarak, yanına oturduğumda derin bir nefes aldım ve konuya direk girdim.

"Serkan'nın nerede olduğunu biliyor musun?" bu ani soru üzerine "Bilmiyorum. Son üç gündür telefonları kapalı. Sen neden onu arıyorsun?" çok hızlı cevap vermişti. Kafamı olumlu bir şekilde sallayarak, "Ona vermem gereken bir şey var." dediğimde kafasını olumsuz bir şekilde "Üzgünüm ama nerede olduğunu bilmiyorum." dedi. Bu cevap karşılığında ayağa kalkıp, yanından uzaklaştım.

Okul koridorundan hızlı adımlarla geçip koridorun sonun sağa döndüm. Müdürün odasının olduğu kapının önünde durup, "Başka bir çaren yok ancak onu bu hoca sayesinde bulabilirsin." kendi, kendime mırıldanıp, kapıyı çalıp içeri girdim. İçeri girmemle Edebiyat hocasını da içeride gördüğümde;

UÇURUMDAKİ YALNIZLIK •BAŞLANGIÇ•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin