♤3.FİLM GECESİ♤

17 4 0
                                    

Herkese Merhaba, Okurkuşlar.
Yeni Bölüme hoş geldiniz. Ufak bir ricam olacaktı. Okunma sayısı ve oylar neden bu kadar düşük? Elimden geldiğince sizi sıkmayacak şekilde yazmaya özen gösteren biriyim. Ancak şu son iki bölüm okunma sayısı ve oy sayısı çok düşük.

Acaba hatayı nerede yapıyorum? Düşüncelerinizi yorum kısmına belirtirseniz çok sevinirim. Anlayışınız için teşekkür ederim. Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olması dileğiyle hepinize Keyifli Okumalar dilerim.

***
3.FİLM GECESİ

Beni ben yapan siz miydiniz?
Hayır. Siz benim hikayemde bulunan karanlık ellerin izleriydiniz.

Hayatımda ilk kez eve sıkılmadan giriş yapmıştım, bu sayfalara bir mucize olarak yazılması gereken bir andı. Odamda çalışma masamın başına oturmuş günlük çözmem gereken sorularla uğraşıyordum. Matematik oldum olası beceremediğim bir dersti, küçükken sürekli düşünürdüm, acaba benim gerçekten bir tahtam eksik mi? Diye düşünüp kafayı yerdim. Özellikle ilkokulda babam, beni zorla okula götürürken, haftanın hangi günü matematik dersi varsa sınftaki en arka sıraya geçer, başımı sıranın üstüne koyar, kollarımın arasına gömülürdüm. Her defasında bunu yapmama rağmen bir işe yaramazdı. Sınıf öğretmenim olacak kadın her matematik dersi olduğu gün otuz kişilik sınıfta sanki benden başka biri yokmuş gibi sürekli beni tahtaya kaldırır ve kaşlarını çatık, bir eli havada sınıf arkadaşlarım olacak moronların önünde rencide eder ve aşağılardı. Yaşım on sekiz olmama rağmen ondan ve sınıf arkadaşlarım her zaman nefret ediyordum.

Aynı şeyi ortaokulda yaşamış olmanın travması ile bu sefer tahta korkumda artmıştı. Tamamen öz güvensiz birine dönüşmüştüm. Herkes tarafından bir ucube imajı giydirilmem kişiliğime kara bir leke gibi sürülmüştü. Neyse ki bu durum lise de böyle devam etmemişti, Öğrenci dostu ve gerçekten öğrenciyi rencide etmek veya aptal yerine koymayan öğretmenlerle karşılaştığımda yüreğime su serpilmişti. Önümde duran matematik kitabını kenara bırakıp, bakışlarımı pencereye çevirdim.

Yağmur yağıyordu, saat akşamın beş buçuğunu gösterdiği için Meryem Abla'nın akşam yemeğinde hazırlamış olduğu enfes kokular, mutfaktan-odama kadar geliyordu. Ayağa kalktım üzerime rahat bir şeyler giyinmek için gardırobumu açıp gözüme kestirdiğim beyaz ince kazağı ve gri eşorfman altını alıp, üzerimi değiştirdim. Komodin üzerindeki telefonumu alıp, playlist'imden Tom Odell – Another Love açıp, müzik eşliğinde masamı üzerini toparlamaya başladım. Bu şarkıyı seviyordum, müzik bu hayatın sıkıntılarından kaçmanın başka bir yoluydu ve ben bunu seviyordum.

Merdivenlerden inip, mutfağa vardığımda Meryem Abla ortalıkta görünmüyordu. Ocakta fokurdayan tencereyi görmemle tencere kapağını kenara koyup, ocağın altını kıstım. Havuçlu, bezelye yemeğini görmemle iştahım biraz daha kabarmıştı.

"Ben yaptım." O sırada yanımda biten Hale halamı görmemle şaşırarak, "Sen mi yaptın?" Dedim. Hale halamın mutfağa girdiğini ve yemek yaptığını ilk kez yaşamanın şaşkınlığı üzerine soru üstüne sordum. "Gerçekten sen yaptın? Pekala, Meryem Abla nerede?" Sorularım üzerine kalçasını mutfak tezgahına yaslayıp, dik bir bakış atarak, "Birinci yemeği ben yaptım. İkincisi ben altı ay evli kalmış biri olarak elbette yemek yapmayı öğrenmiş biriyim." Demesiyle ağzımı fermuar yapıp, "Sustum." bu cevabım üzerine dik bakışını bozmadan, "Üçüncüsü ise Meryem Abla'ya izin verdim." dediğinde kafamı olumlu bir şekilde sallayıp, gülümsedim. Tekrar ona ocak başını emanet ettiğimde bir eliyle hafifçe kolumu tutup, "Dökül bakalım, küçük hanım. Okul nasıl geçti.?" Elime tezgahın üzerindeki kırmızı bir elma alıp ufak bir ısırık aldım.

UÇURUMDAKİ YALNIZLIK •BAŞLANGIÇ•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin