♤10. FECR VE CEYL♤

9 2 0
                                    

Bugün bölümü okumadan önce ufak bir  ön giriş cümlesi ile başlamak istiyorum.

Bu bölümde veya kitabın önceki bölümlerine dair benzer yaşadığınız olaylara hiç tanık oldunuz mu? Bunu çok merak ediyorum, yorumlarınız benim için çok değerli. Bu hikayeyi yazmadan önce bir not bırakmıştım. Belki okuyanlar görmüştür.

"Bu hikayede kendinizden bir şeylerle karşılaşmaniz kaçınılmazdır." Bu cümlemi mutlaka duyup hikaye gidişatından benzer olaylara tanık olan arkadaşlarım varsa bu bölüm biraz daha fazlasını göreceğimizden eminim.

Anlayışınız için teşekkür ederim, şimdiden keyifli okumalar dilerim.♥️

10. Fecr ile Ceyl

 "Bir Fecr vaktinde bir Ceyl ateşinde birbirimizi bulalım, Sevgilim."

"Eve bıraktığın için teşekkür ederim." Dedim. Yağmur dinmiş ama etraf zifiri karanlığa bürünmüştü. Tam arabadan inip, kapıyı kapatacağım sırada beni kapı ile arasına alıp sırıtarak, "Bu gece yanına misafir kabul ediyor musun?" dedi kısık bir ses tonuyla. Hafifçe dudaklarımı birbirine bastırıp eve bakarak, "Olmaz." diyerek nazikçe reddettim. Bu cevabıma karşılık dudağını ısırarak, "Sen kapıdan, ben pencereden girerim." dediğinde gülmeden edemedim.

"Olmaz dedim, Serkan." Bu ısrarıma karşılık önümde çekildi ve ellerini cebine koyarak, "Bu seferlik böyle olsun. Ama sakın benden kurtulabileceğini zannetme." dedi ve gülümsedi. Böyle konuşması veya nazik davranmasına alışık biri değildim. Ama görünen o ki sanırım benden hoşlanıyordu. Bu konuda emin olduğum için ona zaman vermek iyi bir kara olabilirdi.

"Senden kurtulabilmek ne acet?"

"Hadi daha fazla üşümeden gir içeriye." demesi üzerine hafifçe gülümseyip, adım atacağım sırada "Bir öpücük?" bu dediği üzerine yanağımı ona çevirip, "öpebilirsin." dedim. O da hafifçe gözlerini devirdi, "Yanağından mı? Ben hiç öyle hayal etmemiştim." Bu cevabı üzerine sadece güldüm. Yanından yavaş adımlarla geçip, bahçe kapısından gireceğim sırada son kez ona baktım.

"Hadi git." Suratındaki şapşal gülümsemesini bozmadan, "Sakın üzerindeki kıyafetlerimi yıkama." dedi, bu söylediklerine bir anlam veremesem de sadece gülümsemekle yetindim. O araca binerken ben de hızlı adımlarla kapının ziline bastım, kapının açılmasıyla beni Meryem abla karşıladı. Gülümseyerek, içeri girdiğimde üzerimdeki mantomu çıkarmayıp, merdivenlere doğru gideceğim sırada;

"Üzerindeki pantolon ve kazağını daha önce görmedim." demesiyle sadece gülümsedim ve hızlıca odama gidip kapıyı kapattım. Üzerimdeki Serkan'a ait olan giysileri çıkardım, beyaz iç çamaşırlarım ile kaldığımda hızlıca gardırobumdan aldığım elime geçen ilk pijama takımını giyip, bana vermiş olduğu kıyafetlerini katlayıp, yatağımın altında duran siyah kutuya yerleştirip, tekrar aşağı indim.

"Acıkmışsındır diye sana en sevdiğin zeytinyağlı yemeklerden yaptım, Vural Bey de birazdan gelmiş olur." Diyerek gülümsediğinde "Pek aç değilim, oturma odasında olacağım." dediğimde gülümseyip, mutfağa giderken, kanepenin üzerine oturup, televizyonu açtım. Açar açmaz karşıma çıkan filmle yüzümde büyük bir gülümseme yerleşti. Koro...

Filmi birkaç defa izlemiş biriydim ama bu filmi her izleyişimde sanki daha önce izlememiş kadar sonunu heyecanla bekleyen biriydim. Film mükemmel olduğu kadar çokta ders niteliği taşıyan bir filmdi. Dramatik bir müzikal olan bu Fransız yapımı film, sanırım babamla izlediğim ilk filmlerden biriydi. Kapı zilinin sesi kulak perdelerime hücum etmesiyle aniden ayağa kalkıp, "Ben açarım," diyerek kapıyı açtım. Kapıyı açmamla karşımda babam ve sarışın bir kadın duruyordu. Pijamalarım ile onların karşısına çıkmam onlar için gülünç bir durum gözükse de yanındaki babama baktı ve gülümsedi.

UÇURUMDAKİ YALNIZLIK •BAŞLANGIÇ•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin