kül

34 5 0
                                    


Günümüz

Geçmişle yaşanmaz, yanılır yalnızca.
Yak bütün geçmişini, savur küllerini.
Saçılır ortaya, külleri bile kasıp kavurur seni.
Yine de eninde sonunda bulur yeniden sahibini.

Elimdeki defteri sıkıca tuttum. Eve gelip kendimi zar zor odama atmıştım. Annemlerin radarından geçmek çok kolay olmamıştı. Tüm gün telefon kapalı, dışarıda dolanıp durmuş akşamüzeri eve geçmiştim.

Şu anda çıldırdıklarına yemin edebilirdim. Eminim ne kadar sorumsuz bir çocuk olduğumu falan konuşuyorlardı.

Umarım, psikologların bende işe yaramadığını da konuşuyorlardır.

Günlüğü okumaya cesaretim yoktu. İçinde ne, ne kadar yazıyordu? Bilmiyordum ama bir şeyleri hatırlamamda yardımcı olacağına neredeyse emindim.

İçimdeki merak duygusunu bastıramadığımda defterin kapağını açtım.

Gözlerim Deniz Hoca'nın bana bahsettiği paragrafta gezinirken onun sesiyle okumuştum.

Sanırım bu defteri karıştırmak için doğru bir zaman değildi.

Defteri kapatıp kapağına baktığımda kafamın içindeki düşünceler çoktan esiri yapmıştı beni.

Kafamda psikoloğun söyledikleri tekrar canlanırken diğer defterlerin nerede olduğunu merak ettim.

Ama sanki bunu merak etmeye hakkım yokmuş gibiydi.

O kadar yabancıydı ki kendi defterim bana. Karıştırıyormuş gibi hissediyordum.

Kendimi yatağa bıraktığımda gözlerim kapının arkasında asılı duran cekete kaydı.

Baran'ın ceketi.

Yataktan kalkıp bilgisayaramın başına oturdum.

Bir yandan kendime kızarken, bir yandan da Instagram'da hesabını arıyordum. İsmini aratmama rağmen çıkmadığında Fırat'ın hesabı geldi aklıma. Takım arkadaşı sonuçta takip ediyordur diye düşünerek hesabına girdim.

Arattım ama yine çıkmıyordu.

E yuh artık.

İnstagram kullanmama ihtimali yüzde kaçtı?

Eminim Instagram'da çok takipçisi olup boy boy fotoğraflarını paylaşan birisiydi.

Bu bir önyargı mıydı bilmiyorum ama istediğime ulaşamayınca oflayarak bilgisayar ekranını kapattım. Yeniden yatağıma geçip telefonu elime aldım.

Çok ağladığım için başım ağrıyordu ama sürekli dinlenmek yerine boş boş işlerle uğraşıyordum.

Beynimi boş bıraktığım zaman ağrı daha çok hissedilir oluyordu.

Telefonda biriken bildirim yığınını görmeye hazır değildim ama yinede telefonu açtım.

Panele düşen bir çok bildirimin arasında bir tanesi dikkatimi fazlasıyla çekmeyi başarmış ve gözlerimin kocaman açılmasına sebep olmuştu.

b.alpkilic sizi takip etmek istiyor.

Sanırım yanlış görüyordum.

Hızla bildirimleri silip telefon ekranını kilitleyerek yanıma bıraktım.

Paniklemiş ve anlık olarak yakalanmış gibi hissetmiştim.

Kalbim hızla çarpıyordu. Bulamamış olmamın sebebi, aratırken iki ismini birden yazıyor olmamdı.

Neden bilmiyorum ama iki ismi de yazıyormuş gibi hissetmiştim.

Telefonu yeniden alıp hesabıma girdiğimde ikinci bir şoku yaşıyordum.

Takip ettikleri ve Takipçi sayısı 200 küsüratlıydı.

Cidden yok artık.

Fazla önyargılı davranmış olabilirdim ama spor salonunda geçirdiğimiz o kısacık anda bile ondan öyle bir enerji almıştım.

Hesabıda gizliydi.

Attığı o 12 Postu çok merak etmiştim.

Kendime kızdım niye merak ediyordum ki o sinir şeyi. Hâlâ o günkü bakışı aklımdaydı.

Nefret dolu olan bakışları.

Kafam son zamanlarda iyice karışmıştı. Kime nasıl davranacağımı bilmiyordum.

Üstten gelen yeni bildirimle ikinci bir şoku yaşıyordum.

Hadi ama şaka olmalıydı.

"b.alpkilic size mesaj göndermek istiyor"

Mesaj isteğini kabul etmeden okuduğumda sırıtmama engel olamadım nasıl karşılık vereceğimi biliyordum.

b.alpkilic: pazartesi ceketimi getirmeyi unutma.

Mesajını biraz beklettikten sonra isteğini kabul edip cevap yazdım.

sılaerdinç: Fotoğrafımı
silersen neden olmasın :))

b.alpkilic: ceketim sende kalabilir :)))

sılaerdinç: pisliğin tekisin.

b.alpkilic: daha önce söylediler :)


Bölüm Sonu!!

Okuduğunuz için teşekkür ederim💖

yavaş yavaş olaylara giriş yapıyoruz


Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz.

Unutuş Nehri | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin