6.BÖLÜM

14 5 0
                                    

Canım çok sıkılmıştı, ne yapacağımı bilmiyordum. Biraz telefona bakmak istedim yatağımın baş ucundan telefonumu alıp bakmaya başladım. Biraz müzik dinledim, sosyal medyada da gezindikten sonra bana Savaş'tan mesaj gelmişti bende bildirime iki defa tıpladıktan sonra...

-*konum* Buraya gele bilirmisin?

Şimdi mi?+

-Hayır, yarın saat 10'da orda ol

Tmm gelirim+

Ben aslında ona daha haber vermemiştim ama doğru söylemek gerekirse aklımdan uçup gitmişti bu olay.

Konuma baktığımda, terk edilmiş eski bir evi gösteriyordu, burası sanki biraz da Savaş'ın takıldığı yerlere benziyordu. Düşmanlarını böyle yerlere getirmeyi seviyordu ama bana sadece yardımıma ihtiyacı olduğunu söylemişti.
Konumda başkasına iletilmemiş, direkt kendisi yollamış bu beni şüphelendirmedi değil. Hem "Onlar" adını bile söylemediği isimsiz kahramanları o mu çağırıyor yoksa...

Kafamda bissürü soru işareti vardı. Artık kafamı yormak istemiyordum, ayağı kalkıp telefonumu ve arabayla evin anahtarını alıp çıktım.

O kadar çok daralmıştım ki kendi evimden bile kaçtım, yani öyle bir hava vermiştim. Hemen dışarıya çıkıp arabama bindim ve hiç kimsenin bulamayacağı yer sadece benim bildiğim çocukluğumdan beri buraya gelip, yani kaçıp geldiğim yere gidiyordum, o zaman yürüyerek giderken şimdi arabayla gidiyordum, iç dünyam olan ormanım...

Oraya geldiğimde hiç bir şeyin değişmediğini anladım, kuş sesleri, aşağıdan akan nehir, benim çıktığım yer bir çeşit kayalık ama burdan heryeri göre biliyordum, bütün orman burdan çok net gözüküyordu. Buraya gelince hep anılarım gözümün önünden geçiyor, küçük zavallı Mina'm buraya hep binbir türden gelip ağlardı hep uçurumun kenarına oturup ormanı izlerdim.

Burada azarlayan yok, küçük yanlışta direk yüzüme vuran yoktu, kuş sesleri içimde bir huzur bombası yaratıyordu. Kelebekler uçup gösteriş yaparlardı bana. Ben  lunaparka gidemesemde burda bana daha iyilerini, daha güzellerini sunarlardı.

Tabii o sesle bütün güzellikler bir anda durdu.

-Ne yapıyorsun burda Mina?

Ses tonunu hemen  anladım zaten, bu Luna isimlerimiz benziyor ama O, benden daha farklı onun gözleri yeşile yakın renkte ve saçları beline kadar uzanan dalgalı ve açık kahverengi tonlarında, benden beş santim daha kısa gözüküyor. Güzel bir kız sınıfta herkes onu ideal tipi olduğunu söylerlerdi...

Gelip benim yanıma oturdu.

- Bayağı değişmişsin.

+Öyle mi? Senin kadar hâlâ olmamışımdır.

O benden bin kat daha üstündür herşeyden o yüzden, kendimden utanıyordum.

- Yok kız, çok güzel olmuşsun ama ellerim ve yüzüm çok ön planda.

Hemen utancıma penyenin kolarıyla ellerimi kapatmaya çalışıyordum. Bir anda elimi tuttuğunda irkildim ve tekrardan yüzüne baktım.

- Hayır, hayır simsiyah giyinmişsin oralar açık ten rengi olunca... Bir de geçen gün Koray'ı gördüm seni sordu.

Kaşlarımı havaya kaldırdım. Şaşırmıştım lisede hiçbir erkek ya da kızlar bana bakmazdı...Luna, Seda birde Furkan hariç, niye şimdi Koray beni sorsun ki okulun en yakışıklısı hemde.

+Niye ki? Sen ne dedin?


-Ne diyecem, seni şimdi gördüm "görmedim" dedim.

Kafamı aşağı eğdim ve sesimi oldundan biraz da kısık bir şekilde konuştum.

+Tamam anladım, sen niye burdasın?

-Okul bizi buraya gezdirmeye getirdi.

+Okul?

-Üniversite okumuyor musun?

Hafif sırıttım.

+Hıı hayır. Lisede bıraktım ben.

-Eee iş, meslek nasıl kazandın?

Büyük bir iç çektikten sonra arkamı dönüp arabamı gösterdim.

+Bu benim arabam vee...

Ellerimi iki yana açarak.

+... mesleğim yok.

Benim dediğime şaşırmıştı. Ne yani normal değil mi?

-Neee?! Sınıfta benden sonra en zengini sendin, bunu senden beklemiyordum Mina!

+Evet yine zengin sayılırım ama. Zenginlik fayda etmez ben zengin de olsam kimse beni sevmiyordu, ben... Beni sevmeyenlerin içinde duramam.

Sesim ağlamaksı çıkmıstı.

-Ama şimdi severlerdi, şimdi evrim değil devrim geçirmişsin bil-

+SUS konuşma! Sende bile itiraf ediyorsun, ben çok çirkindim hâlâ da öyleyim, yalandan yere bana iltifat etme!

İKİNCİ DÜNYAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin