HAS SİKTİR! Refleks olarak ellerimle üst vücudumu sarmıştım. Minho'nun ''İyi misin?'' demesiyle ellerimi serbest bıraktım. Ben neden utanıyorum ki şuan? Bu konuyu daha fazla abartmamalıyım. Olan olmuş sonuçta.
''Minho dün gece zaten Hyunjin'i çok yormuş kahvaltı içinde yorulmasın çocuk yazık'' düşüncesiyle mutfağa gittim. Mutfağı biraz toparladıktan sonra kahvaltıyı hazırladım. Hazırladıklarımı masaya koyarken Hyunjin'in telefonunun masada olduğunu fark ettim. Telefonu elime aldım. Salondaki masanın üstüne bırakacakken gelen mesaja gözüm çarptı.
''Bu gece beni kendine ait yapmak için müsait misin?''
Ha? Yok artık. Mesaj sosyal medyadan profilinde erkek fotoğrafı olan birinden gelmişti. Hayır hayır hayır Allah'ım Hyunjin lütfen gay olmasın. Daha fazla kurcalamadan telefonu salondaki sehpaya bırakıp gittim.
Bir insan neden tanımadığı birine sırf yakışıklı olduğu için şifreli bir şekilde ''seninle sex yapmak istiyorum'' mesajı atar? Tam bir jigolo(tek gecelik erkek) olmalı. Hyunjin'in de suçu vardır eminim.
Masayı hazırladıktan sonra salona girdim. ''Hyunjin?'' desemde hiç bir hareketlenme yoktu. ''HYUNJİN!'' Minho öldürdün mü lan bu çocuğu? Artık sesten hiç hareketlenme alamayınca omzuna hafiften dokundum. Dokunmamla elimi çevirip ayağa kalkması bir oldu. ''AHH BIRAKSANA PİÇ!'' tek yaptığım uyandırmaktı. Hyunjin karşıdakinin ben olduğumu görünce kolumu bıraktı ''Korktum lan öyle uyandırılır mı?'' ''Ne yapsaydım Hyunjin, götüne direk mi soksaydım?''
Hyunjin göz devirip koltuğa oturdu ''Gel kahvaltı hazır'' bana dönüp bakmıştı. BAKMA BANA ŞÖYLE SORUNLU JİGOLO! ''Siz benim için kahvaltı mı hazırladınız beyefendi?'' yok ya mezardaki teyzem dedi ki yeğenimin arkadaşına bir kahvaltı hazırlıyım sal lan azrail ''Dün gece Minho seni yormuş gibiydi tek sebebi bu'' ''Kendi isteğinle hazırlayacağın günlerde gelecek'' NE DİYOSUN AMK!
...
Kahvaltıyı yaptıktan sonra Hyunjin telefonu elini almıştı. Yüzündeki ifadeden şaşırmış olduğunu anlayabiliyorum. Demek ki o da böyle bir mesaj beklemiyordu aferin Hyunjin ilk defa gözüme girdin. Hyunjin odasına gitmişti. 5-10 dakika sonra tekrar salona geldi. Üstüne giydiği beyaz gömleğin kravatını bağlamakla uğraşıyordu. Yapamayınca sinirlenip kravatı yere fırlattı. Sessizce ''Siktiğimin kravatı'' dese de dediklerini duyabiliyordum.
Yanına gidip yerdeki kravatı aldım. ''Cidden şunu bağlayamıyor musun?'' cevap vermeyince elime alıp hafiften parmak ucuna çıkarak kravatı bağlamaya başladım. Parmak ucuna çıktığım için dengemi kaybederek arkadaki koltuğa düşmüş, Hyunjin'i de kravatından tutarak üstüme düşürmüştüm. Sessizce ''Siktir..'' çeksemde Hyunjin'le o kadar yakındık ki duymaması imkansız. Şuan çok garip bir pozisyondaydık. Ben neden hala Hyunjin'in kravatını tutuyordum? ''Jeongin? Bulunduğun konumu çok beğendin galiba?'' dediğiyle kravatını bırakıp omuzlarından ittirerek üstümden kaldırmıştım.
''Asıl size sormalı beyefendi üstümde yatan sizdiniz'' diyerek kravatını bağlamayı bitirmiştim. Kravatını bağladığım için ''Teşekkür ederim'' diyerek oturduğum yerin yanına bir anahtar fırlatmıştı ''Evin anahtarı bugün akşama kadar şirkette olacağım dışarı çıkmak istersiniz belki'' anahtarı elime aldım. ''Teşekkürler Hyunjin kolay gelsin'' dediğimde kapının kapanma sesini duymuştum. AMINA KOYAYIM İNSAN BİRAZ KİBAR OLUR! Gerçi bizim Hyunjin kibarlıktan ne anlar?
...
Minho'ya yatak odasında telefonunu ve televizyonun kumandasını vererek başımdan savdım. Kahvemi de alıp salondaki pencerenin yanında duran küçük koltuğa oturdum. Bunu babamın evinde çok yapardım. Alışkanlık haline gelmişti. Tabi beni ''HİÇ BİR BOKA YARAMIYORSUN O ANNEN DENİLEN BAR OROSPUSUNDAN KALAN BİR YIKINTISIN'' diyerek evden kovmadan önce. Kendisi bundan farklıymış gibi konuşması var ya. Şimdi kesin Yeonjun'unun koynundadır. Ah beni ilgilendirmiyor. Minho'nun da yaşadıklarımı yaşamasından korkuyorum sadece.
Kapının çalmasıyla kapıya gidip kapıyı açtım. Gelen Seungmin denilen çocuktu. Hyunjin'in söylediği yalanı devam ettirmekle mi uğraşıcağım şimdi? ''Hyunjin evde değil Seungmin, şirkete gitti onu orda bulabilirsin'' diyerek gülümsedim. ''Hyunjin'e geldiğimi kim söyledi beyefendi?'' yüzümdeki gülümsemeden eser kalmamıştı.
''Buyrun içeri geçin ben Hyunjin'e haber veririm gelir'' gülümseyerek salona gitti. Telefonum oturduğum yerin yanındaki pencerenin çıkıntısında kalmıştı. Onu almak için salona girdiğimde Seungmin'in oturduğum yere oturmuş kahvemden yudumlarken telefonumu eline alıp ''Bunu mu arıyorsun?'' diyerek cebine attığını gördüm. ''Amacın ne?'' diyebildim sadece. Kalkıp yanıma doğru yürüdü. Elimden tutmak için elini attığında elimi geri çektim. ''Hmm zor olmaktan hoşlanıyorsun galiba?'' ne diyor bu çocuk amına koyayım. Bir kuzen, kuzeninin sevgilisini taciz etmeye çalışır mı Allah aşkına? Arkamdan geçip kapıyı kapattığını sesten anlayabiliyordum. Bana doğru yaklaşan adım sesleri korkmama neden oluyordu. Arkamdan elini belime attığı gibi elini tutup çevirdim. ''Orda dur bakalım'' diyerek arkamı döndüm. Başını hafiften yatırarak ''Beni zorlayan sensin'' iki bileğimden aynı anda tuttu. Bacaklarımı hareket ettirip kasıklarına tekme atmaya çalışsam da vücutlarımız birbirine temas ettiği için yapamıyordum. İki bileğimden tutarak beni koltuğa düşürdü. Üstüme çıktığında kasıklarına attığım tekmeyle ''Siktir..'' diyerek bacaklarını bacaklarımın arasına geçirdi. Artık yapabilecek hiç bir şeyim kalmamıştı.
Gözlerimi kapatmamla dudaklarını dudaklarımda hissetmem bir oldu..
...
Seungmin ta amına kanka
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.