Jeongin'den
Hyunjin bir süre sonra kulaklığını çıkartıp bana döndü. Yanıma oturdu. Bugün yaşadıklarımızdan sonra Hyunjin normalde olduğundan daha mı yakışıklılaştı bana mı öyle geliyor? Başından beri yakışıklıydı da ben mi fark etmedim acaba? Eskiden ettiği banyo teklifi hala geçerli midir ki?
LAN NE DİYORUM BEN. JEONGİN KENDİNE GEL, NE OLUYOR SANA? Hyunjin'in sesini duyunca irkildim ''Gidelim mi Jeongin?'' Off ama olmaz ki ''Daha kurşunu sektirerek götüme sokmayı deneyecektim'' Hyunjin'in piç smilei beni korkutmuştu🥺''Başka bir şey sokmamı istersen seve seve ama şimdi eve gidelim'' HOP HOP ASLANIM AYIP DEME BÖYLE ŞEYLER.
...
Minho'yla dedikodu yaparken aklıma Hyunjin'in geldiğini fark ettim. Acaba ne yapıyordur diye düşünmeye başladım. Minho bir yandan bir şeyler anlatıyor bense Minho'nun arkasında ki koltuğa dalmış onu düşünüyordum. Minho selamı okuyordu resmen ''Yani yarın da muhtemelen ailesiyle- ABİ SEN BENİ DİNLEMİYOR MUSUN?'' gözlerim büyümüş hemen Minho'ya dönmüştüm. ''Dalmışım abicim, ee ailesiyle?'' Minho'nun dediğiyle bu kadar panik yapacağımı düşünmezdim ''Birini düşünüyor gibi duruyordun kim bu şanslı kişi?'' ellerimin ayaklarımın birbirine dolaştığını hissettim o an. ''NE HAYIR MINHO KİMİ DÜŞÜNEBİLİRİM KİMSEYİ DÜŞÜNMÜYORDUM HAYIR NEDEN ÖYLE DÜŞÜNDÜN Kİ DALMIŞIM İŞTE GERÇEKTEN DÜŞÜNMÜYORDUM KEŞKE DÜŞÜNEBİLECEĞİM BİRİ OLSA AMA YOK ZATEN YANİ DÜŞÜNMÜYORDUM HAYIR'' gerçekten dediklerimle her şeyi mahvettiğimi Minho'nun bakışlarından anlayabiliyordum. AZCIK ÇENENİ KAPA JEONGİN. ''Hyunjin'di değil mi?'' dediği anda kapı açılmıştı. Hyunjin'i o an karşımda görünce işler daha da boka sardı. Minho'nun ''Artık düşünmene gerek yok'' demesiyle, işler yok, işler kötü. MİNHO SENDE AZCIK SUSSANA KARDEŞİM NEDEN ABİNE BENZİYORSUN Kİ SEN.
Yanaklarım kızarmış gibi hissettiğim için daha fazla o ortamda bulunamadım. Kapının biraz önünde ki Hyunjin'in yanından geçip salona gittim(kaçtım da olabilir). Hyunjin'in arkamdan baktığını hissedebiliyordum.
...
Minho'yla Hyunjin'den neredeyse 2 saattir tık yoktu. Dedikodumu mu yapıyorlar acaba diye düşünmeye başlamıştım ki Hyunjin'in salona gelmesiyle aklımdaki düşünceler yok oldu. ''Jeongin biraz konuşabilir miyiz?'' Kendi kafanda senaryolar kurma Jeongin. ''Dinliyorum'' Hyunjin karşıma oturmuş ve konuşmaya başlamıştı.
''Jeongin az önce babam aradı. Soobin her yerde sizi arıyormuş. Yani demek istediğim burada güvende değiliz. Sizi o adama bırakmayacağım Jeongin her ne olursa olsun'' dediklerinin hepsini yere mahcup bir şekilde bakarak söylerken son cümlede gözlerime bakıyordu.
''Rotamız senin yanın Hyunjin''...
Ormanda küçük bir tahta ev. Gerçekten Hyunjin'in o lüks evinden çok daha güzel. Arabadan indiğimiz gibi koşarak eve gittim. Mal olduğum için kapıya kadar geldiğimde anahtarı yani Hyunjin'i beklemek zorunda kaldım. Hyunjin kapının önüne gelmişti ancak elinde ki anahtarla kapıyı açmıyor bana bakarak dikiliyordu. ''Jeongin kapıyı açabilmek için anahtara ihtiyacın var öyle değil mi?'' GICIK ŞEY VALLA BIR UÇARIM BURDAN SANA neyse easy. Hyunjin'in elinde ki anahtarı almak için elimi attım. Eli elime değdiği zaman anahtar umurumda bile değildi. Düşüncelerim Hyunjin'in elini havaya kaldırmasıyla değişmişti. YA NESİN SEN ÇOCUK BU NE BOY POS NASIL ALACAĞIM BEN ŞİMDİ ANAHTARI DEVE ''AHH HYUNJIN!!'' diyerek hafifçe zıpladım ama hala boyum yetmiyordu. Hyunjin'in çekici sesiyle gözlerine bakmıştım ''Bu replikleri unutma bir gün yatakta da diyeceksin Jeongin'' PİÇ HERİF VER LAN ANAHTARI.
Hyunjin beni daha fazla zorlamadan elime anahtarı vermişti. İki saattir bizi izleyen Minho'ya acıdım yemin ederim. Kapıyı açtım. İçeri girdik içerisi çok güzeldi gerçekten. ''Hyunjin.. bu ev çok güzel''
''Sen varken bu eve bakacağımı sanmıyorum''
...