Bunu bir çıkma teklifi olarak algılıyorum ama REDDEDİYORUM HYUNJİN. ''Elim ayağım var çok şükür kendimde çekebilirdim sandalyemi'' derken oturmuştum. Hyunjin'de dediğim hiç bir şeyi takmayarak karşıma oturdu.
''Seni tanımak isterim Jeongin?''
''Tanıyorsun işte ne yapıyım tc kimlik numaramı mı söyliyim?''
''Aslında çok daha kolay olurdu benim için''
''Salak mısın Hyunjin?''
''Evet?''
''Sen sor ben cevapliyim''
''Beni çok yakışıklı buluyorsun değil mi?''
BU NASIL SORU AMINA KOYİM. HAYIR BULMUYORUM TABİKİ ZATEN BEN GAY DEĞİLİM ANLATAMADIM GALİBA ''Allah var yakışıklı çocuksun ama ben gay değilim. Yani bu beni alakadar etmez'' dediğimde gülmeye başladı. Bu çocuğun umursamaz tavırları beni deli edecek. ''Bende gay değildim Jeongin, ama bak kader işte'' az önce dediğinin açıklamasını 'Gay değilsin ama olacaksın' olarak yapabilirim. ''Ben kaderimi çoktan çizdim Hyunjin'' dediğimde garson yanımıza gelip siparişlerimizi almıştı. İçecek bir şeyler söyledikten sonra Hyunjin başını ellerinin üstüne koymuş bana bakıyordu. ''Hyunjin bi çakıcam yüzüne bakacak başka bir şey mi kalmadı yawrum?'' YAWRUM DİYEN AĞZIMI SİKEYİM ''Yawrum ha sevdim bu işi'' Hyunjin ağzına sıçmadan siktir ol amına koyim ''Peki Yang Jeongin. Soyadınız babanızdan farklı bunun sebebi nedir?''
''Annemin soyadını kullanıyorum'' dediğimde babamla aramın iyi olmadığını anlamış olmalı. ''Ne güzel. Kaç yaşındasın Yang'' ben şuan kendimi sorgu odasında gibi hissediyorum. ''Biraz daha resmi olun Hwang, mahkemedeyiz ya'' Hyunjin dediğime güldükten sonra sorusunu cevapladım ''22 yaşındayım, keşke bu soruları sende cevaplasan'' dediğimde kendini anlatmaya başladı.
''Ben Hwang Hyunjin, babam Lee Heeseung. Soyadlarımıza gelirsek, ben annem Hwang Yeji'nin soyadını aldım. Çünkü babam gibi bir mafya olmadığımı insanlara açıkça söylememek istiyordum. 20 Mart 2000'de Seul'de doğdum. Yani 23 yaşındayım. Tek çocuğum zaten bu yüzden ailem bana çok değer verirdi. Çocukken bir süre Las Vegas'ta yaşadım. 6-7 yaşlarındayken kısa bir süre Las Vegas'ta anaokuluna gittim. Orada yaşarken ''Sam'' ismini kullanırdım. Biraz büyüdükten sonra SOPA olarak da bilinen Seul Gösteri Sanatları Lisesine gittim. Okulda popüler bir çocuktum ''SOPA prensi'' diye de anılırdım. Büyüdükten sonra babamın yanında kalmaya karar verdim. Hala onun yanındayım. Peki Jeongin sıra sende?''
Lee Heeseung mu? Bu benim üvey amcamın ismi değil mi? Hyunjin, Heeseung'un oğluysa.. HYUNJİN BENİM ÜVEY KUZENİM Mİ? has siktir. Yeji için babam adına ben utanıyorum şuan.
''Hyunjin ilk olarak ben babam gibi piç bir insan değilim. Zaten sen bunu başından beri biliyorsun bence. Ben Yang Jeongin. Busan'da doğdum. Bir erkek kardeşim var zaten biliyorsun Minho. 7 yaşındayken çocuk modellik yapıyordum. Ortaokuldayken arkadaşlarım gülümsemediğimde korkutucu olduğumu söylemiş ve benden uzaklaşmıştı. O günden beri gülmeye çalışıyorum. Bende SOPA'da okudum ismini daha önce duymuş ama pek araştırmamıştım açıkçası. ''SOPA prensini gördünüz mü çok yakışıklıydı'' diyen çok arkadaşım vardı tabi ki. Aslında benim planlarım JYP entermaint'in idol seçmelerine katılmaktı ancak babam yüzünden bu hayalimden vazgeçtim. Ben olamadım ama Minho olsun istiyorum. Böyle işte''
Hyunjin gülümsemişti ''Baban gibi biri olmadığını biliyorum Jeongin, aksine sen çok farklısın'' dediği gülümsememe neden olmuştu. İçeceklerimizi bitirdikten sonra kalkıp eve gittik. Binanın kapısına geldiğimizde duvara dayanmış, elindeki bıçakla oynayan bir Seungmin görmüştük.
Hyunjin'den
Bu pislik herif burada ne geziyor diye düşünüyordum Jeongin'i arkama aldım ''Hyunjin.. sevgilinin kardeşi Minho'yu evde tek bırakmak ne kadar doğru bilemedim'' dediğinden hiç bir bok anlamıyordum. Jeongin önüme geçti ''Eğer aklımdaki şeyi yaptıysan Seungmin, SENİ DOĞDUĞUNA PİŞMAN EDERİM'' dediği ile kapıyı açıp koşarak yukarı çıktı. Şimdi biraz olsun çözmüş gibiydim. ''Küçücük masum bir çocuğa zarar vermedin değil mi Seungmin, lütfen bu kadar şerefsiz olma'' Seungmin bıçağı katlayıp cebine atmıştı ''Neden veremem mi?''
Belimdeki silahı çıkarttım ve Seungmin'i hedef aldım. ''Ben sana Jeongin'in kılına dahi dokunursan bu kurşunu kafanın ortasından geçiririm demedim mi Seungmin?'' Seungmin sanki şaka yapıyormuşum gibi gülüyordu ''Jeongin'e dokunmadım ki?'' dediğinde sinirlerim tepeme çıkmıştı. ''Jeongin'in tek sığınağı Minho Seungmin, ona zarar vermedin değil mi?'' dediğimde yağmur yağmaya başlamıştı. Saçlarım yağmur damlalarından dolayı ıslanmış ve anlımdan gözlerime kadar dokulmuştu. Bir elimle saçlarımı geriye attığımda hala Seungmin'in cevabını bekliyordum. ''Ne agrasif insanlarsınız be'' elim tetiğe gidiyordu ama tam bir cevap almadan yapamıyordum. Sokakta bizden başka kimse kalmamıştı. Havada kararmak üzereydi.
''SEUNGMİN SORDUĞUM SORUYA CEVAP VER'' dememle Seung kafasını kaldırıp bana bakmıştı. ''Vermedim, VEREMEDİM HYUNJİN. İÇİMDEN BİR ŞEY YAPMA DEDİ. O SUÇSUZ MASUM ÇOCUĞUN HAYATINI BİR BOŞLUĞA SÜRÜKLEME DEDİ''
Seungmin'in içinde böyle bir şeyin olması bile büyük bir gelişme. Seungmin'in dediğiyle silahımı indirip belime koydum. Binanın kapısını açmışken içimdeki merhamet duygusuna yenik düştüm. ''Evine git sende hasta olma'' diyip kapıyı kapattım.
Yukarıya çıktığımda zile basabildiğim kadar hızlı basıyordum. Sırıl sıklam nefes nefese kalmış bir haldeydim zaten. Jeongin kapıyı açtığı gibi bana sıkıca sarıldı.
''Hyunjin..''
Dedikten sonra sessiz göz yaşlarının sırtıma damladığını hissediyordum.
...
Spoi vermemek için hiç bir şey yazamıyorum
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.