Romantist || Chanlix

R | 13

Lütfen, lütfen yorum ve oy atın. Çok güzel gidiyoruz ancak yorum sayımız gerçekten çok az...
aktif şekilde attığı yorumlar için şuanda @Rojin_felixenayisi teşekkür ederim.

"yorgun musun bebeğim?"

alışveriş merkezine dolandıktan sonra nehrin yanına gelmiştik. dondurma alıp yemiştik, belki de biraz nehirde birbirimizi ıslatmışızdır.

gün boyunca açılan conversimi bağlamak için eğildiğimde resmen izin vermeyip chris bağlamıştı. hoşuma gitmişti aslında. tamam kabul ediyorum, şortum kısa. gerçekten kısa. gerçekten kısa ama kıskanmasına gerek yoktu. ben onundum o benim.

"çok yorgunum." çok kısmını uzattım. "yatmak istiyorum ama ev uzaak." kıkırdayıp saçlarımı sevdi. nehirde ıslandığımız için serinlemiştik pek etkisi yoktu o yüzden sıcağın. oturduğu yerde elini bacaklarımın altından geçirdi ve belimden destekleyerek beni baldırına oturttu. "uyu güzelim."

"ama yorulursun." anlımı öpüp başımı ittirerek göğsüne yasladı. Okyanus kokusunda dinlenirken o, ellerinden birisini saçıma götürmüş okşarken bir yandan da belimi okşuyordu. Kendimden geçtiğimi hissederken belimden kasıklarıma kadar giren ağrıyla hafif yüzümü buruşturdum.

"Chris."

"Efendim güzelim?" Dudaklarımı yalayıp soluklandım. Beni şuanda eve götürmesi gerekiyordu. "Kızgınlığım..." elleri duraksadı, yüzüme bakmak için eğildi. "İlacın var mı?" Kafamı sallayıp mini çantamı gösterdim.

İçindeki hapı ve suyu uzattı. Hızlıca içip ona baktım. Ne yapacağını düşünüyor gibiydi. Çantamı kapatıp sırtıma taktı, sonra ise beni yatırdığı şekilde kucağına aldı, tam göğüs hizasında taşıyordu. "Uyu sen. Yorulursan kızgınlığını tetikleriz." Kafamı sallayıp göğsüne gömdüm kafamı.

Kurdum Chris'in kurdunu hissettiği için deli gibi çığlık atıyordu, beni dişliyordu. Ona duyduğum arzu ve ihtiyaç sorgulanamayacak kadar büyüktü. Büyüklüğünün korku yaşatması gerekirken sarmalanma ve tatmin edilme duygusu herşeyi geçiyordu.

Elleri her yanımda dolansın istiyordum, her yerimi keşfetsin, her bir yanımda onu hissedeyim, bende buna karşılık onu tatmin edeyim.

Ne kadar hızlı yürüdü bilmiyorum ama gerçekten hızlı gelmiştik, anlamamıştım bile. Asansöre geldiğimizde saçlarımı geriye atarak yanağımı öptü. "Kıyafetim var mı?" Kafamı salladım evet anlamında.

"Dikkat et kendine. Çok daralırsan Minho'yu çağır sarılın. Rahatlarsınız, tamam mı?" Kafamı tekrardan salladığımda beni sakince kucağından indirdi ama belimden desteklemeye devam etti.

"Kaç gün sürüyodu kızgınlığın?" Değişiyordu aslında, chrisle tanıştığımdan beri 3 gündü. Normalinde 5'ti

"3 bilemedin 4, 4. Günde gel bize olur mu?"

Chris kafasını sallayıp kapının önüne geldiğimizde zili çaldı. Kapı 1-2 dakika açılmadı ama sonrasında Hyunjin hafif dağılmış saçlarıyla kapıyı açtı. "Hadi ama Hyunjin ikimizin yaşadığı evdede sevişmeyim lütfen." Söylene söylene içeri girdiğimizde Chris haline kıs kıs gülüyordu.

"Ne yapayım Lix. Mühürlüyüz ama ayrı eve çıkmadık ve ben kurduma sahip olamıyorum." Hyunjin yüzünü buruşturarak Chris'e döndü. "Siz mühürlenirseniz benim gibi hissedeceksin..." ağlamaklı sesler çıkarttı.

"Sen her yerinle ezerin benim bebeğimi!"

"Chris'i nerden biliyorsun sen?" Yüzüm benimde ekşimişti. "Aynı okuldaydık ve tuvalet biraz... bilirsin sağlam yer değil." İkisi gülerek kahkaha attığında yüzümü asıp odama gittim. Kendimi yatağa atıp yüzümü buruşturdum, 4 gün boyunca Chris'i hayal etmek çok zor olacaktı.