R | 17

954 106 21
                                        


Sözümün eriyim arkadaslar ( aaa yorumlarını görmezden geliyorum.)
Aynı anlarda, hyunjin.

"Tamam, şimdi... bize bir gerçek söyle ama bu gerçeği söyledikten sonra hepimiz bu gerçeği unutacağız," bir şişeye baktı Changbin, birde bana.

Yaklaşık yarım saat önce uyanmış yemek yedikten sonra oyun oynayalım demiştik.

Biraz düşündü, sonra ise gülerek bana döndü. "Ama bana yumruk atmayacağın konusunda anlaşmamız gerek." Kaşlarım hafif bükülse bile kendimi tuttum, derin nefes aldı. "Bizim sınıftaki herkesin yerinin değişmesinin nedeni benim aslında."

Kıkırdadı, "o zamanlar Felix'i ruh eşim zannediyordum. Kurdunu gördüm zannetmiştim."

"Ne?" Gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Sakin ol, Gördüğüm kurt Felix'in değil Jisung'unmuş. Tam kurdu gördüğüm anda Felix önünden geçtiği için O zannettim."

Rahattı, bunları söylerken sorun çekmiyordu. "Fizikçiye durumu kendim değilde Minho'nun anlatmasını istedim. Bilirsin beni pek sevmezdi. Ama fizikçi Changbin yani benim ismimi Chan anlamış."

Buna istemedende olsa kahkaha attım, "ee?" "Ayarlayacağını söyleyip Minho'yu yanından göndermiş. Yani Felix ve Chan'ın birlikte oturmasına ben neden oldum gibi bir şey oldu. Ayrıca, ben zaten hemen hemen Chan'ın Felix'ten hoşlandığını biliyordum."

"Ne, nasıl?" Yerdeki kahvesini aldı içti. "İlk geldiğimiz yıl, chan ve ben aynı sınıftaydık. 2. Dönemdi sanırım, çok hatırlamıyorum. Felix sınav için bizim sınıfa geldi ve biliyor musun?"

Yavaş yavaş anlattığı için sinirle bağırdım. "Bilmiyorum ulan! Bilmiyorum anlatsana."

"Chan o zamanda okula sadece uyumak için gelirdi ve Felix'i gördüğü ders boyunca uyumayıp onu izledi. 2. Sınıfta, değişen sınıf listesi eline geldiğinde Felix'i gördüğü gibi güldü inanabiliyor musun? Sonra zaten Sınıftayken ve Felix ayaktaysa onu izlediğini, Felix uyuyorken uzaktan fotoğraf çektiğini beden derslerinde sürekli Felix'le eşleştiğini fark ettim."

"Neden Felix'le konuşmadın peki." Duraksadı biraz. Sanki daha fazla bu konuyu konuşmak istemiyor gibiydi ama ben darladığım için anlatıyordu. "Hoca yerleri değiştirdiğinde Felix'in chris'e bakışlarının hemen değiştiğini fark ettim. Ayrıca okulu temizleme görevi verildiği için dağıldığımız gün işim bittiği için kütüphaneye onlara bakmaya gidecektim."

Yüzü buruşturur gibi ekşitti, Minho ise kahkaha attı. "Öpüşürlerken bastım kütüphanede. Ama öyle böyle değil, Felix kesin kızgınlığının arkasına sığınmıştır ama gözleri mavi bile değildi."

"Hyun! O gün bana resmen ağladı! Beni neden görmüyor diye!"

"Sen sus, şebek!" Changbin elindeki kumandayı Minho'ya atacağı sırada Minho gülerek arkama geçmiş kendisini siper almıştı. "Neyse, durun bi yerinizde."

İkiside tekrardan yerlerine geçtiklerinde changbine döndüm, aklıma yatmayan şeyler vardı. "Chan madem bu kadar Seviyordu Felix'i, neden Felix ona yanaşmaya çalıştığında sadece Felix'in çabalamasını bekledi,"

"Onu tam olarak bilemeyeceğim ama bence, Chan terk edilmekten korktu." Kaşlarım çatıldı, "yani şöyle, Felix'in etrafında çok Alfa vardı biliyorsun. Kendisini Onlar kadar iyi görmemiş olabilir ya da Felix'in de herkes gibi ondan korkmasını beklemiş olabilir,

İç güdüsel bir şey, düşünsene yıllarca senden korkuyor. Ama sen aşık oluyorsun ve hemen onunda sana aşık olmasını bekleyemezsin."

İyice kafama yattığı için kafamı salladım, mantıklıydı aslında dedikleri. Changbin, yanındaki telefon çalmaya başlayınca ayağa kalktı, salondan çıktı.

Aynı zamanda eşimde bacaklarıma yerleşti. "Hyunnie'm." Bu sözcük kesinlikle, ben bir şey yaptım ama lütfen kızma sözcüğü. "Güzelim?" Kollarını boynum sardı, ensemdeki saçları oynamaya başladı.

"Biz neden bugün burda kaldık biliyor musun?"

"Sen istedin diye güzelim?" Gözlerini kırpıştırıp gülümsedi, dudağıma minik bir öpücük kondurup gülmeye devam etti. "Yok o öyle değil aslında," kaşlarım kalktı, yerimde dikleşip belini sardım.

Feromonum ortamda hafiften onu saracak şekilde yoğunlaştığında kaşlarını çattı. "Söyleyecektim zaten! Feromonlarını azalt, azgın alfa."

"Mühürlenmemize sen sebep oldum aşkım, hani... beni baştan çıkarttın ya."

"Hah! Hadi ordan, hem... mühür demişken... kardeşin elden gitmiş olabilir,"

Algılayamadım. Gerçekten algılayamadım bir kaç saniye. Sonra gözlerim açıldı kocaman istemeden de olsa.

"Evet aşkım, Felix Chan'ı baştan çıkardı. Bende seni evden uzaklaştırdım."

"Hah! Bir de anlaşamıyoruz diyorsunuz!"

Sıradan bir Beden dersi, yazardan.

"Güzel! Şimdi Alfa - omega tarzında ders işleyeceğiz. Alfalar düşüş sırasında incinmez ama omegalara zarar gelebilir." Kadın elinde tuttuğu güç testini arkasına alıp omega ve alfa olarak ayrılmış boy sırasına baktı.

"Alfaların en uzunu ve Omegaların en kısası eşleşsin. Sonrasında alfadan bir sonraki ve omegadan bir önceki şeklinde ayarlayın kendinizi."

Kısa bir koşuşturma içerisinde, kiraz çiçeği feromonu pıtı pıtı adımlarla okyanus kokusunun yanına geçti. Daha önce hiç konuşmamışlardı, çünkü henüz Changbin yer değişimi için fizik hocasına gitmemişti.

"Alfalar yaptı zaten kol testini." Chris, kendini bir direğe tutunarak en fazla havada tutan kişiydi. Sonra ise Changbin. "Şimdi Omegalar yapsın, dediğim gibi direkler yüksek olduğu için ve zemin beton olduğu için omegalar incinebilir. Alfalar, pes ettikleri zaman onları tutmakta görevli. Ben hepinize yetişemem."

Hepsi yerlerini aldığında ve hoca düdüğü çaldığında omegalar direğe tutunarak kendilerini havada tutmaya başladılar.

Felix ise tüm gücünü kollarına vermeye çalışıyordu. Amacı Chris'in beklemediği bir anda kendisini yere bırakıp incinme pahasına ona tutunmamaktı. Sınıftaki tek erkek omegaydı ve okulda ise zaten sadece 17 erkek omega vardı.

Korkuyordu, çünkü ona korkunulması öğretilmişti.

Kolları ağrımaya ve parmakları sıkı sıkı demiri tutmaktan beyazlaşmaya başladığında Chris omeganın yorulduğunu fark etti ve demire biraz daha yakın durdu. Düşmezdi zaten,

Çünkü Felix'i emanet ettikleri alfa Chris'ti ve Chris Felix'i ne olursa olsun korurdu.

Planı, bir elinin kaymasıyla mahvolan Felix, gözünü yummuş düşmeyi beklerden belinden tutulduğunu hissetti. Sessizdi, konuşmuyordu. Yavaşça Felix'i yerine koydu ve onu inceledi.

Başarmıştı, çünkü herhan gibi bir yarası

Chris ilk defa iri, uzun vücudunun bir işe yaradığını hissetti. Kollarının güçlü olmasının, bacaklarının kolay kolay sarsılmamasının ona yardımcı olduğunu fark etti. Sayesinde Sevdiği, ama kabul edilmeyeceğinden korktuğu için yanaşamadığı omegaya bir şey olmamıştı.

Öte yandan Changbin, sevdiğini düşündüğü omegayı tutan alfaya karşı biraz bozulmuştu. Tamam, onun kurdunu gördüğünü kimseye söylememişti ama elinde değildi işte.

"Teşekkür ederim." Kuru bir teşekkürdü, ama Felix onunla konuşmuştu ya gerisi önemli değildi.

Romantist || ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin