R | 21

795 93 25
                                    

Yorum ve oy atmayı unutmayalım

Stresten ellerim kaşınır şekilde hemen 5 metre önümdeki kapıya bakarken Resmen bayılacak gibiydim.

Hyunjin'in odasından çıktıktan sonra hemen 8. Kata, yani göğüs hastalıkları bölümüne gelmiştim.

4 gündür kavgalı olduğum, normalinde sarmaş dolaş yattığımız yatakta Sırtımı dönerek uyuduğum, yemek yerken tek kelime etmediğim, film izlerken alışılmışın dışında Onun kucağı dışında başka koltuğa oturduğum eşimin kapısının önünde resmen dakika sayıyordum.

Heyecanıma yenik düşüp öyle herkes gibi özel bir gün bekleyememiş, öğrendiğim gibi söylemeye gelmiştim ancak kapıya varamadan Sekreterin " içerde hasta var bay Lee. Birazdan çıkar, isterseniz siz oturun ben size kahve getireyim?" Dediğini duymamla siyah, ayakta durma pahasına bile olsa oturmayacağım Sandalyelerden birine oturmuştum.

Zaten heyecandan bulanan mideme karşılık Kahveyi kibarca reddederken, " bu hastadan sonra... Chan'ın yanındaki Sekreter öğle arasına çıkıyor değil mi?"

"Evet bay Lee, bende gideceğim. Bay Bang ise acile ineceği için öğle arasından sonrada burda."

Yanaklarımı şişirip isteksizce kafa salladım.

Siyah, üstünde beyaz tahtalarla doc. Doktor Bang Chan yazılmış kapıdan Benim yaşlarımda bir Omega çıkıp kapıyı kapattı, eline cüzdanını alırken Danışmanın önünde durdu.

"Borcum ne kadar?" Sekreter Önündeki bilgisayara Kadının bilgilerini girip onunla konuşmaya başlarken chan'ın kapısının tekrar açılmasıyla ayaklanıp hızlıca Chan'ın özel sekreteri olan alfaya gülümsedim.

"Nasılsın Chanhee?"

"İyiyim Felix, sen nasılsın umarım iyisindir ve Chan'ı da iyi yapmaya gelmişsindir çünkü içerdeki eşin olacak andaval 4 gündür hiç iyi değil."

Kıkırdayıp el salladım önümdeki alfaya. "İyi günler Chanhee."

Kısa kesmeme göz devirip el sallarken Açık olan kapıdan içeriye girdim.

Chan masasına oturmuş bilgisayara bakarken gözleri bir anlığına bana döndü, bilgisayara tekrar döndü ve kim olduğumu fark edince hemen tekrardan bana döndü.

"Hoş geldin?" Sorgular bi biçim vardı ses tonunda, neden burda olduğumu sorguluyordu. "Hoş buldum."

Kafasını sallayıp geri bilgisayara döndü, sanki her zaman burdaymışım gibi davranmaya başladı.

Çantamı ve ceketimi çıkartıp sandalyeme koydum. Yanına sakince, sanki heyecandan bayılmayacakmış gibi değilde normal bir zamandaymışım gibi gitmeye başladım.

Önündeki bilgisayarı düğmeye basıp kattım, kaşlarını çatıp bana büyük ihtimalle kızacakken ellerimi boynuna sıkıca sarıp dudaklarına asıldım. Trip atmakla meşgul olduğu için ağzı açık dururken ben üst dudağını emip çekildim.

Tepkisizce bana bakmaya devam ederken bu seferde bacaklarına oturup sarıldım. "Özür dilerim, seni itmemeli ve Alfanı kırmamalıydım. Ama tek hatalı ben miyim?" Burnunu uzatıp burnuma yasladı, "özür dilerim kiraz çiçeğim. Ben de seni dinlemeliydim önce."

Küçük bir buse kondurup sırtımı masaya yaslayıp ona bakmaya başladım. "Kaslanmışsın iyice."

"Sabah erkenden kalkıp hastaneye değilde spor salonuna gelince oldum böyle." Kolunu sıkıp kendi kasına baktı, "canavara döndüm iyice."

Kalbim monoton koşmaya başlayıp ellerim tekrardan titrerken sağ elini avuçlarımın içine aldım. Alacağım tepkiden korktuğumdan dolayı da başımı omuzuna koyup derin bi nefes aldım. "Canavar olman bundan sonra daha çok işimize yarar gibi."

Elini karnıma yavaşça götürüp üzerine koydum, " sonuçta artık sadece beni değil bir de yavrumuzu koruman gerek."

Elimin üzerindeki eli kaskatı kesilip göğsü hareket etmeyi bir anlığına bıraktı.

Tepkisini merak ettiğimden ve korktuğumdan dolayı başımı omzundan kaldırdım. Gözleri dolmuş, dudaklarını dişlerinin arasına almış karnıma bakıyordu, "na...nasıl?"

"Ofiste midem bulandığı için izin aldım. Aklımda vardı zaten Hyunjin'e gelmek. Öne çekmiş oldum böylece."  Gözünden bir damla yaş düşerken hızlıca yanağındaki yaşı silip devam ettim, " bebek yeni değilmiş, son kızgınlığım... 1 gün sürmüştü hatırlarsan... kurdum hamile olduğunu farketmediği için kızışmaya girmiş, ertesi gün fark edince vazgeçmiş artık..."

Koca sağ eli karnımı kavramış okşarken sol eli belimi okşuyordu, "ama... hiç hamile gibi gözükmüyorsun, sanki normal bir haldeymiş gibisin."

"Hyunjin bebeğin büyük ihtimal Omega olduğunu söyledi. İkimizde baskın olduğumuz için beta olmazmış, alfalar ise hemen belli ederlermiş. Omegalar 4. Ayda kendilerini gösterirlermiş."

Bir anda hüngür hüngür ağlamaya başladı. Telaşa kapılmadan önce içimde istemsizce bir korku olmuştu, Omega olduğu için mutsuz muydu?

"Tanrım! ne demek omega! ciddi misin!" gülerek ve heyecanla sormuştu. "küçücük... minicik bir şey olacak o zaman..."

başını omuzuma koydu, boynuma sıkıca sarılırken göz yaşları açık omzumdan kayıp düşüyordu. mutluluktan ağladığı için ses etmeden ensesindeki saçları okşadım, başını öpüp kendi göz yaşlarıma hakim olmaya çalıştım.

teşekkürler ediyor, elleri belimde yavaş yavaş hareket ederken ara sıra omuzumu öpüp çekiliyordu. bir anda boynumdan çekilip başını başıma hizaladı.

okyanus kokusu yoğun biçimde etrafımı çevrelemişken burunlarımızı birbirine sürttü, mini minnacık bir öpücük bırakıp çekildi.

burnunu yanağıma bastırdı, dudakları çenemi öptü. feromonları nefes almayacak kadar fazla olsada kurdumun hoşuna gittiği için gözlerimi kapatarak ensesini tutarak kendime bastırdım.

elleri tişörtümden içeri girdi, parmakları belimi turladı.

"şu an." dudaklarını sok kez çeneme bastırıp çekildi. "bunun tatlı bir an olması gerekti ama o kadar baştan çıkarıcısın ki."

baş parmağını göğüs ucuma bastırıp çekildi, " sadece kucağında oturuyorum, bir şey yapmıyorum ki."

"o bile yeter çiçeğim bana."


bu bölüm, kitapta ki en kısa bölüm oldu sanırım... ayrıca 25-30 arası final. Yani çok az kaldı 🥲🥲

Romantist || ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin