Yazardan...
Gece güvende hissetmek, çok uzak bir duyguydu, şuan yatakta yatan çocuk için.
Her an babasının odasından içeri girip ona kızabileceği bir durumdaydı ve yorganına biraz daha sıkı sarılırken uyumaya çalıştı.
En azından uyurken güvende hissediyordu, rüyalarına babası girmediği sürece özgürdü uykuları.
Aslında o kadar korkuyordu ki babasından, annesi gittikten sonra bu ev bomboş hissettiriyordu.
Annesinin çok iyi olduğunu söylemiyordu tabi, babasının dediğine göre daha bebekken ona hep zarar vermişti ve babası buna engel olmuştu.
Tabi büyüyünce roller değişmişti ve şuan Ahter'i koruyan tek bir el bile kalmamıştı hayatında.
Lisede edinilen o güzel dostluklar onun için bir masal ve yalandan ibaretti. Çünkü kimle arkadaş olmaya çalışsa bir çıkar için ona yaklaşan insanlarla çevrili olduğunu farkediyordu.
Ya notları güzel diye, ya hocalarla arası iyi diye ya da sadece iyi bir dinleyici diye.
Bu yüzden Ahter tüm bu dostluklara kendini kapatmış ve sadece üstünkörü cevaplarla insanların ondan kopuşunu izlemekle yetişmişti. Okulda nasıl biri olursa olsun eve gelince tüm dengeleri bir anda değişiyordu. Babası çalışıyordu ve bazen geç geldiği için evde sadece Ahter oluyordu.
Bu yüzden annesi gittiğinden beri ondan öğrendiği kadarı ile ev işlerini yapmaya çalışıyordu. Tabi annesi babasını terk edip gittiği için babası sinirini Ahter'den çıkarıyordu. Bazen Ahter babasını haklı görmeye çalışıyordu. Ne kadar zor olsa da babası o ve kendisi için çalışıyor ve eve para getiriyordu. Bu yüzden Ahter'de elinden geldiğince ona yardım etmeye çalışıyordu.
Ahter şiddeti hiç sevmezdi. Küçükken diğer çocuklarla kavga etmemiş değildi ama haklı olsa bile asla kendinden küçük birine elini kaldırmazdı. Küçükken yaşadığı şiddet ve gördüğü kavgalardan sonra iyice nefret etmişti hem şiddetten hem de işlerini şiddetle çözenlerden.
Ama iş babasına gelince kurban kendisi olsa bile kolay kolay nefret edemiyordu ondan. Öz babası olmadığını biliyordu ama bu zamana kadar onu baba olarak gördüğü gerçeği değişmiyordu. Bazen sarhoş olup ona bir şeyler fırlatsa da, ona hakaretler etse de bir kere başını okşayınca sanki bunların hiç biri olmamış gibi davranabiliyordu.
Bunun normal olmadığını o yaşında bile biliyordu bu çocuk. Ama başından beri normal bir ailede büyümemişken nasıl normal davranabilirdi ki diğer insanlara?
Bunun için onu suçlayıp dışlayabilirlerdi ama bunar gelip geçici şeyler değil miydi zaten?
Şuan yatağında korkudan büzülüp minicik kalmış çocuk da bunu düşünüyordu ve bu anın bir an önce geçip gitmesini istiyordu. Yan odada telefonda sinirle konuşan babası biraz sonra odasına dalıp onu dövmesin diye her şeyini verebilirdi.
Ama ne kadar dua etse de kapısı açıldı ve babası içeri girdi.
"Seni zorla kaldırmadan önce kalk şu yataktan!"
Titremeden duramayan çocuk babasının bağırmasıyla başını aşağı eğip yataktan kalktı ve babasının önünde durdu.
"Senin yüzünden milletten ne kadar azar yedim biliyor musun? Bana bir çocuğa sahip çıkamıyorlar, kesin karısı da bu yüzden terk edip gitmiştir, yazık çocuğa dediler. Bu mudur, senin için çalışıp para getiriyorum ama sen her seferidne bir soruna yok açıyorsun. Ahter, birde sana sorayım oğlum, ben mi haksızım söyle bakalım. Hatalı olan ben miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahraz
Teen FictionHiç bir zaman anlamamıştı gemilerin denizde nasıl yüzdüğünü. Ahraz, dilsiz demek.