seven

698 23 3
                                    

"Yurtta hayvan beslemek ve de barındırmak yasak. Ben nasıl kabul edeyim bu kediyi?" Diye sordum endişeyle. İkimiz de yatağa oturmuştuk. Küçük sarı kedi de yatakta dönüp duruyor ve kendi kendine oynuyordu.

"Yani ben köpeğimle yaşıyorum, kimse de bir şey demiyor." Dediğinde köpeğe baktım. Karşımızda uslu uslu oturuyor gibi gözükse de gözünü kırpmadan kediye bakıyordu. Keşke sahibi de kenarda mümkünse benden uzakta uslu uslu otursaydı. Ama tabii böyle bir şey artık sadece rüyalarda olurdu.

"Bugün derse girmedin, şu odana bak ve odanda hayvan bulundurabiliyorsun. Aptal değilim, bazı şeyleri anlayabiliyorum. Kimsin sen?" dedim hızımı alamadan. Garipsedikçe, garipleşiyordu her şey, daha da. İçimde tutamadım merakımı ama beni tatmin edecek cevap alamayacağımı da biliyordum. 

"Ben beş kuruş parası olmayan ve senden sigara dilenen Barınım." Dedi. Sigara mevzusu aklıma düşünce gözlerim kısıldı. Onunla birkaç gün önceki tanışmamız...

"Söylemen için yalvarmayacağım. Ortada benim bilmediğim bir gerçek varsa, ki var, elbet öğrenirim." Dedim ve bana sırnaşan benim gibi sarışın kediyi kucağıma aldım. Çirkindi ama tatlıydı.

"Bugün Pet Shopa gittim Atlas'a mamasından almak için. Bu kediyi gördüm. Gördüğüm gibi sen aklıma geldin. Zaten hep aklımdasın. Neyse sonra kediyle ilgilendiğimi gördüler. Gösterişli bir Pet Shop olduğu için sokak kedilerini tutmuyorlarmış orada, sadece cins kediler. Ben de kıyamadım, aldım, getirdim." Dedi. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan onu dinledim.

Kediye döndüm sonra. Şimdi onu nasıl reddedebilirdim ki? Kıyamazdım ben ona.

"Hem benim köpeğim yasal yollarla burada. Sadece izin kağıdın olmalı. Kedi için de istedim. Gönül rahatlığıyla odanda tutabilirsin." Dedi kucağına başını koymuş Atlas'ı severken.

"Aldım, kabul ettim." Dedim ben de. Hemen benimsemiştim sarı kuşumu. Tahminimce anne sütünden çıkıp, kuru mamaya geçmiştir. Bilmiyorum. Evcil hayvan sahiplenmeyi hiç düşünmediğim için pek bilgi sahibi değildim bu konuda. Ama şimdi isim düşünüyordum.

"Mama da aldım. Bir süre idare eder. Bitince söylersen ben yine getiririm." Dedi Barın işaret parmağıyla kedimin başını severken. Elini açsa, kedi avucunda kaybolurdu.

"Dedi beş kuruş parasız olduğu iddia eden Barın." Dedim ben de. Gözlerimi kısmış meydan okuyan bakışlarımı ona çevirmiştim.

Gülerek başını iki yana salladı. "Seni yemeğe çıkarmak istiyorum. Bana eşlik eder misin?" Diye sordu hemen. Yine beni yok saymıştı. İçimde şaşkınlık yaşadım bir süre. Ne olmuştu ona bugün? Biraz fazla centilmen ve cömertti.

"Hayır uyuyacağım ben." Dedim reddederek  ama o dilini dudağının köşesinden hafifçe dışarı çıkardı ve eğlenen ifadesiyle baktı bir süre. Başını da sağ omzuna eğmişti. Mimiklerine ve hareketine dikkat ettim bir an. Şu duruşu o kadar çekici gelmişti ki yutkunmadan edememiştim. Trans haline girmiştim sanki.

"Demek geliyorsun." Dedi bana olan etkisi fark etmişti galiba. Yüzündeki sırıtışı sadece buna yorabilirdim şimdilik. Fazla oyalanmadan ayağa kalktı sonra. Şaşkınlıkla ona baktım.

"Gelmeyeceğimi söyledim az önce." Dedim hemen ben de kalkarak arkasından. Barın da o sırada camdan kapıları olan giysi dolabının karşısına geçip durdu.

"Sana 10 dakika veriyorum. Hazırlanman için yani. Otopark kapısının yanında da bekliyor olacağım. Gelmezsen neler olabileceğini tahmin edebilecek kadar tanıyorsundur beni." Dedi. Dediklerini idrak etmem biraz zaman aldı. Düşündüm. Gitmeye karar verip ona ayak uydurmak mı? Yoksa, burnumun dikine gidip inat mı etseydim? Cevabım belliydi aslında ama bu sefer irademi kırıp Barın'a ayırmaya karar verdim günümü.

Heyecanlanmıştım garip bir şekilde. Kedimi yavaşça kucağıma alıp -ama hala biraz tereddütlüydüm çünkü öncesinde hayvanlara pek dokunamazdım- ilerledim ve Barın'ın yanından geçerken cam aynanın yansımasından gözlerine baktım.

Yüzüne yer edinmiş sırıtmasını bozmadan elleriyle tişörtünün eteklerini tutarak çekti ve üzerinden çıkarttı. Bunu bilerek yaptığına adım kadar emindim. Oyununa gelmemeyi seçtim. Her ne kadar vücudu tanımak için can atan bir tarafım çıkmış olsa da kendime sahip çıktım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadım ama tek kaşımı kaldırıp, salak salak sırıttım onun gibi.

Oyununa gelmiyorum demek için de başımı yavaşça sağa sola sallayıp bir de üstüne 'senden adam olmaz' bakışı atmayı da ihmal etmedim. "9 dakika sonra görüşürüz." Dedim ve odadan ayrıldım.

Kendi odama gelip kediyi şimdilik banyoya kilitledim, odada yanlız bırakmaya korktum, çünkü kendine zarar verebileceği şeyler vardı etrafta.

Hazırlanmaya başladım daha fazla zaman kaybetmeden. Gidip görmekten de zarar gelmezdi ne de olsa. Hemen Jeans ve üstüme siyah karnımı açık bırakacak crop giydim. Omuzlarımı da açık bırakan uzun kollu bir modeldi. Yanıma da gri hırka alıp, çantama gerekli olabilecek eşyalarımı alıp çıktım odadan. Saçlarımı salık bırakmıştım ve otopark kapısına yürürken biraz daha dağıtmıştım.

Barın duvara yaslanmış tüm karızmasıyla beni bekliyordu. Seke seke yanına gidiyordum ben de. Dibinde bitmemle yukarıdan gülümseyen bir bakış attı bana.

"Çok tatlı ve de seksi olmuşsun Minik." Dedi bana. Seksi demesi içimi gıdıklamıştı. O da pantolon ve lacivert kazak giymişti ve deri ceketini elinden tutuyordu. Durmuş salak salak birbirimize bakarken bana biri seslendi. "Hazal?" Dedi. Sinirli gülümsemeyle bana seslenen Eylül'e baktım.

Eylül okula ilk geldiğimde benimle arkadaş olmuş ve sonrasında bana ihanet etmiş biriydi. Asla haz etmediğim hemcinsimdi.

"Efendim Ekim aman Eylül." Dedim bilerek. Kız ağzı açılmış bana baktı bir süre. Onunla girebileceğim gereksiz diyalogdan kaçınmak için Barın'ın elini tutup hemen otoparka giden kapıyı açtım. Merdivenle -1 kata iniyorduk aceleyle. Yani Barın'ı çekiştirdiğim için arkamdan iniyordu hızla. Bıraksam yine o rahat tavrını takınmasını istemedim.

Barın önünde herifi sesli kahkaha attı merdivenler bitince. Gür kahkahası otopark salonunda yankılandı. Gülmesi sinirime dokunduğu için ona dönüp tuttuğum elini sertçe bıraktım. Ve önden yürüdüm.

Barın ise hemen yanıma gelip ve de önüme geçip iki elini başıma koydu ve yanaklarımı a okşadı başparmağıyla.

"Aferin Minik. Adını yanlış söyleyenlere ancak böyle bir cevap yakışırdı." Diyerek anlımı öptü. "Ama kızın suratı gözlerimin önüme geldikçe bir gülme geliyor. Tokat atmadan kızın yüzünü kaydırdın." Dedi tekrar gülmeye başlarken.

O böyle gülmeye devam ederse ben de gülerdim şimdi. "Abartmasan mı?" Dedim ciddiyetimden kopmadan. Başka birisinin gülmesi beni de güldürürdü.

"Seni çok sevdiğim yere götüreceğim. Yemeklere bayılacaksın." Dedi. Barın kalbime giden yolu çoktan bulmuştu.

Yemek ve bana gösterilen şefkatle o kişiye ait olabilirdim.

Barın önünde herifi seni sevmem gereken konular vardı sanırım..

...

Ağlıycam. Barın sen süpermen misin? Ne bu havalı hareketler? Benim de kalbimi çalıyorsun. Söylemek istedim.

Ha-zel & Tecessüs | ♥︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin