twelve

529 16 0
                                    

Kendime ayırdığım battaniyeyi açıp hemen içine girip ısınmaya çalıştım. Barın da diğer yanımda aynı şeyi yapıyordu. Akşama doğru beklenmedik bir soğukla karşılaşmıştık. Kalmayı düşünmüyordum ilk başta ama sonra ikimizin de burada kalası tutmuştu. Evde iki yatak odası vardı ama evin ısınma sistemi yokmuş yani varmış ama önceden haber verilmeliymiş.

Şu an kaldığımız odada klima vardı. Olan en sıcak dereceye koymuştuk ama hala biraz soğuk hava üflüyordu. "Keşke gitmeyi düşünseydik ya." Diye söylendim. Ekim ayının soğuğu bir başka oluyormuş.

"Birazdan ısınırız." Dedi ama sonra muzipçe gülümseyip bana döndü. "Birbirine sarılan insanlar çok çabuk ısınırmış. Ben sarılmaya çok müsaitim." Dedi. İçimden gelen gülme isteğine karşı geldim.

"Ben müsait değilim." Dedim ve battaniyeyi boynuma kadar çektim. Ayaklarımı yatağa sürttüm. "İyi geceler." Dedim onun olduğu tarafa dönerken. Barın da bana dönüp elimi tuttu. Battaniyenin altından hemen bulmuştu.

"Seninleyken hep iyi." Dedi ve yeşil gözlerini bir an bile çekmeden bana bakmaya devam etti. Utandığımı hissettim. İlk defa sanırım. Boşta kalan elim yanağını buldu ve ilk defa dokunuyormuş gibi mıncıkladım. Sımsıcaktı. Sol yanağı yastıktan dolayı büzüştüğü için yüzü çok tatlı duruyordu. Ben de sağ yanağına avucumu yaslayıp dudaklarını büzüştürdüm. Denizin kenarında bana yaptığı gibi.

"Gerizekalı utandırma." Dedim huysuzca. Kahkahası kulaklarıma doldu. Gözlerimi kaçırıp tavana baktım. Elimi tutmaya devam ediyordu ve bakışlarımı kendine çekmek için tuttuğu elimi sıktı.

"Bana baksana bi." Dedi ama bakmadım. Bakamadım. Garip duygular yaşadığım bir gündü bugün.

Sonra bir anda yattığını yerden doğrulup üstüme çıkınca kalakaldım. Bacaklarımı kendin bacakları arasına aldı. Eli de omzumu düz yatmam için yatağa bastırdı. Sonra da destek almak için ellerini başımın iki yanına yasladı.

"Barın," dedim kalbim deli gibi atmaya başlarken. "İn üstümden." Diyebildim.

"Birkaç gün önce de gözlerimin önünde yatağa yattığında yapmak istediğim şey buydu." Gözlerim kollarına kaydı. Kaslı kollarına. "O zaman için bir sebebim vardı. Şimdi de sana bu kadar yakınken nasıl sakince uyuyacağımı söyle." Dedi yüzü bana yakın gözleri gözlerimi bırakmazken.

"Yani senin adına cevap veremem. Ben nasıl uyuyacaksam sen de öyle uyu yani." Diye birkaç bir şey saçmaladım. Asla romantik olamıyordum. Sanırım bir ara İnternete girip bazı şeyleri öğrenmem gerekti.

Ona karşı oluşan güven duygusu o kadar güçlüymüş ki şu an uygunsuz konumda olsak bile ona kendimden daha çok güveniyordum. Ben istemediğim sürece hiçbir şey olmayacaktı.

Gözleriyle gözlerimi severken ona bakmanın çok güzel olduğunu farkettim. Sıkılmadan yüzünün aldığı şekilleri izleyebilirmişim. Dudaklarında yavaştan oluşmaya başlayan sırıtmayla oraya baktım. Dudakları gerilmiş dişleri gözüküyordu yavaştan.

"Seni öpmek istiyorum." Dedi. Şaşı biri gibi dudaklarına baktığıma emindim. Ne diyeceğimi bilemeden kalakaldığım anlardaydım yine. Öpüşmeyi bilmiyordum ki ben. Sadece filmlerde birbirlerini sömürdüklerini izlemiş ve tiksinmiştim.

"Öp öyleyse." Dedim ani gelen cesaretle. Bir eli çenemi kavrayıp başımı hafif yukarı kaydırdı. Gözlerim ilk tavana sonra hemen Barın'ın kapalı gözleriyle karşılaştı. Sıcak dudakları dudaklarımın üstünde durdu. Hareket etmeden durdu. Ben refleksle dudaklarımı yaladım ama sanırım onun da dudağını yalamıştım.

Yutkundum. Gözlerim hala açık ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dudaklarımız birbirine değmekten başka birşey yapmıyordu. Birkaç saniye daha öyle durduk. Sonrasında Barın kendini yanımdaki boşluğa attı.  Ona dönmemle elini kalbine koyup derin nefes aldığını görüp kaşlarım çatılmıştı. Çok mu kötüydü ilk öpüşmemiz?

"Aklımı o kadar bulandırdın ki ben öpmeyi unuttum." Dedi bana dönerken. İyi bir şey mi söyledi şimdi?

"İyi misin?" Diyerek karnıma yatıp dirseklerimden destek alarak üst bedenimi havaya kaldırmıştım.

"Kalbim iyi değil." Diyerek dirseğimi tutarak beni kendine çekmiş ve göğsüne yatırmıştı. Hızla atan kalbini dinlerken huzurla dolmuş gibiydim. Benim kalbim de onunki kadar hızlı atarken ellerini belime dolayıp bana sıkıca sarıldı.

Huzur tam anlamıyla bizi sarmalamışken Barın'ın özel olduğunu bir kez daha keşfettim. Asla kötü niyetli değildi ilk olarak. Yatağa atma, sevişme derdi de yoktu. Masumane sevgiyi iliklerimize kadar hissediyorduk sanki. En azından benim için öyleydi.

"Hazel." Dedi bir eli saçlarımı bulup okşarken. "Seni karşıma çıkaran hayata ne kadar minnet duyduğumu bir bilsen. Annemden sonra hayatımda sevdiğim ilk ve tek kadın sensin ve sen olarak kalacaksın. Senden asla vazgeçmem. Hiçbir güç bizi ayıramaz. Sen artık sadece benimsin, minik." Diyerek sıkıca sardı yine.

Dudaklarım memnuniyetle kıvrılmış ve her kelimesi kalbime işlenmişti. "Barın iyiki varsın." Dedim. O kadar içten söylemiştim ki. Umarım bu hislerimiz sonsuz olur ve saygımızı hiç kaybetmeyiz.

...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ha-zel & Tecessüs | ♥︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin