chapter 2

72 8 0
                                    

Media: Hashirama Senju

~Üniversiteden önceki gün~

Üniversite yarın başlayacak. Ve her gün üst kattaki komşulara sessiz olmalarını söylemekten bıktım. Hashirama bununla nazikçe ilgileneceğini söylese de, Madara ve Tobirama denen adam arasındaki gece kavgaları beni uyutmuyordu. O ikisiyle henüz tanışmadım ve çok iyi biliyorum ki tanışırsam sonu pek iyi olmayacak. Ve sonuç olarak göz altı morlukları ve yorgunluk beni çirkinleştirdi. Kakashi ve Obito ile görüntülü konuşuyorduk "Rei berbat görünüyorsun, kaç gündür uyumadın?" diye sordu Obito. "Yaklaşık beş gün" dedim. Yine sesler, yine bağırışlar. Kakashi bit öneride bulundu "Belki de onları gece gidip uyarmalısın. Hepsinin evde olduğu bir saatte. Sabah gidiyorsun ve en kibarları seni karşılıyor". "Bahse girerim onu dinlemiyorlardır bile!" dedi Obito ayağa kalkarak. "Belki de haklısın. Şimdi ne yapacağımı biliyorum," dedim ayağa kalkarken, "dikkatli ol lütfen, döner dönmez bize haber ver" dedi Kakashi endişeyle, "merak etme" dedim ve aramayı sonlandırdım.

Telefonumu alıp odadan çıktım. Kapıyı kilitledikten sonra ağır adımlarla merdivenlerden yukarı çıktım. 603 numaralı kapının önünde durdum. Buraya haftada kaç kez geldim ben? İçerideki sesler gitgide yükseliyordu. "Biliyor musun? Ben gidiyorum!". Kapıyı çalmaya çalıştığımda kapı aniden açıldı. Karşımda 180 boylarında, gümüş saçlı, yüzünde kırmızı çizgiler olan sinirli bir adam vardı. "Tobirama! Gecenin köründe nereye gideceksin? Geri dön," Hashirama'nın sesi yükseldi, "sen kimsin ve ne halt istiyorsun?" dedi Tobirama denen adam bana öfkeyle. Bunu söyleyince benzine kibrit atılmış gibi hissettim. Demek geceleri beni ayakta tutan adamlardan biri bu. "Ne mi istiyorum?" Gergin bir şekilde gülerken "Sen ve Madara denen herifin sesi yüzünden kaç gece uyuyamıyorum! Susmasını bilmiyor musun?!" dedim. Dedim ki, "Ne yapayım? Sana ninni söyleyeyim mi?" dedi gözlerini kısarak. Bu piçin cüretkarlığı! "Tobir- Oh! Freida-san," dedi Hashirama beni görür görmez. "Freida-san gürültü için çok çok özür dilerim. Durumu hemen sakinleştireceğim," dedi utanarak. Bu sırada mangasını taşıdığım çocuk Izuna ve diğer adam (sanırım Madara) kapıya geldi. "Bu sana son uyarım. Gecenin köründe sesinizden bir daha rahatsız olursam, bu binayı senin üzerine yakarım," dedim öfkeyle, "alt katta yaşayan sensin teknik olarak altta kalan sen olacaksın," dedi Tobirama kendini beğenmiş bir şekilde. Arkadan kıkırdamalar geldi. "fahr zur Hölle (cehenneme git)" dedim orta parmağımı işaret ederken "sen-" diyordu ki Hashirama onu durdurdu. Sessizce arkamı döndüm ve daireme doğru yol aldım.

İçeri girer girmez kapıyı arkamdan çarptım. Duvardaki saat hafifçe titredi. Odama girer girmez Kakashi aradı. Obito ile oda arkadaşıydı. "Nasıl gitti?" "Daha kötüsü olamazdı. Adamla birbirimize girmek üzereydik" dedim kendimi yatağa atarken, "Ne?!" dedi diğer taraftan Obito. Tepkilerine güldüm, "En son orta parmağımı çektim ve arkamı döndüm" dedim, "sakinleşmen gerekiyor" "Bence hak ettiler" dedi Kakashi ve Obito sırasıyla. "Ah her neyse, boş verin onları. Yarın yeniden görüşeceğiz!" mutlulukla dedim. "Evet!" dedi Obito da aynı şekilde. Onlar benim en iyi arkadaşlarımdı. Kakashi ve ben aynı kişiydik, ama o çok içe dönük. Obito ile de aynı kişiyiz, ama o çok duygusal.

Birkaç saat daha konuştuk. Sonra uyumaya karar verdik. Bunun mümkün olup olmayacağından emin değildim. Sesler biraz azalmıştı. Akşam rutinimi yaptıktan sonra yatağıma uzandım. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

Alarm çaldığında gözlerimi açtım. İşin garibi, iyi bir gece uykusu çektim. Sabah rutinimi hallettikten sonra camdan dışarı baktım. Eylül ayı ortalamasına göre hava çok soğuk ve yağmurluydu. Uzun kollu bir şeyler giysem iyi olur. Dolabımı açtım ve kısa bir göz attım. Macha yeşil oversize kot ceketimi beyaz kısa tshirtümü ve krem rengi geniş paça pantalonumu çıkarıp yatağa fırlattım. Giyindikten sonra saçımı taradım ve saç tokamı taktım. Sırt çantama birkaç defter, kalem, kulaklık ve diğer gerekli malzemeleri koydum. Mutfağa indim ve kendime tost yaptım. Huzur içinde kahvaltımı yaparken gözüm duvardaki saate takıldı. Emin olmak için telefonumda saati tekrar kontrol ettim. Lanet olsun geç kaldım! Hem de ö20 dakika! Hızla ayakkabılarımı giydim, kaykayımı kaptım ve yediğim yemek boğazımdan aşağı inmeye çalışırken hızla kaldırımdan aşağı kaydım. Mesafe 3 kilometre idi. Yağmur damlaları hızla yüzümü yıkıyordu. Sırılsıklam binaya girdim. Ders odasına doğru koşuyordum. Sarutobi-sensei beni öldürecek. Kapıyı açtım ve aniden içeri girdim. "Tsugikuni, neden geç kaldın?" diye sordu, kalemi bana doğrultarak. "Oh, uhm, ben-ben ehm-uyuya dalmışım, üzgünüm sensei," dedim eğilerek. Derin bir iç çekti ve "sırılsıklamsın git kurulan sıcak bir şeyler iç sonra geri dön" dedi. "Ama-" diyordum, "merak etme, henüz bilmediğin bir şey söylemedim," dedi gülümseyerek. "Teşekkürler" dedim gülümserken. Ders salonundan çıkarken kapıyı arkamdan kapattım. Öğretmenler odasından fön ödünç alıp banyoda saçımı kuruttum. Giysilerimi olabildiği kadar kurutdum. Sonra hızla derse döndüm. Öğretmenin yanından geçtim ve Kakashi ile Obito'nun arasında oturdum. "Sarutobi-sensei'nin gözdesi olmak nasıl bir duygu?" diye sordu Obito gülerek. Gülümseyerek cevap verdim.

Sensei, Fiziğin genel konularını özetliyordu. Bildiğim bir şey olduğu için pek ilgilenmedim. Sonra masaya elindeki markerle birkaç kez vurdu, "Zor bir soru soralım, Tsugikuni iyi dinle," dedi parmağıyla beni göstererek. Heyecanla oturdum. "Galileo'nun fiziğe yaklaşımının önceki yaklaşımlara göre nasıl bir gelişmeyi temsil ettiğini açıklayın," dedi. Birkaç dakika düşündüm. Elimi kaldırmaya hazırlanıyordum ki sensei "evet, sen arkadaki" dedi. Benden daha hızlı düşünen biri? Merakla ayağa kalkan adama döndüm. Ve kim olduğunu gördüğümde...

"Galile'nin modeli, tüm fiziksel yaklaşımlardaki gelişmeyi temsil ediyor çünkü o, yeni bilgi üretmek için güvenilir bir yöntem elde etme arayışına dayalı zamanın matematiğine ve fiziğine harika bir model getiren ilk model. Galileo bu şekili ilk tanıtan kişi bu yüzden güvenilir ve diğer bilim adamlarının araştırmaya güvenebilecekleri bilginin sağlayıcısı olarak kinetik yöntem, bilimsel model, tümdengelim, tümevarım, kaçırma, ve sistematik gözleme dayalı bir hipotezin tahmin tekniklerini veren ilk kişi." dedi dün geceki adam. Tobirama piçi. Yüzümde dehşete düşmüş bir ifade vardı. "Reida iyi misin?" diye sordu Obito. "Bu adamın burada ne işi var?!" dedim dişlerimin arasından.

"Aferin Tobirama, tamamen doğru. Tsugikuni, eklemek istediğin bir şey var mı?" diye sordu. Keskin gözleri üzerimdeydi. Kim olduğumu anlayınca bakışları daha da derinleşti. "H-hayır," dedim, "kim o?" diye fısıldadı Kakashi  "Dün gece kavga ettiğim adam,", dedim bıkkın bir şekilde. Tobirama'nın yanında Hashirama vardı. Beni görünce gülümsedi. Ben de gülümsemeye çalıştım. Üstlerinde Izuna ve Madara vardı. "Onları da tanıyor musun?" Obito'ya sordum. "Aslında onlar benim uzak akrabalarım. Izuna ve Madara Uchiha" dedi. Neden tüm Uchiha'lar burada? Şimdi bile sınıfta 5 Uchiha var! Kakashi, "Sanırım Senju kardeşler aynı zamanda Tsunade-senpai'nin kuzenleriydi," dedi. Zil çalmıştı. "Gidebilirsiniz," dedi sensei.

Eşyalarımı topladım ve aşağıya indim. "Hey hey Freida-san!" Hashirama seslendi. "Hashirama-san, seni görmek ne büyük sürpriz," dedim gülümsemeye çalışarak. "Kızgın olduğunu biliyorum, saklamana gerek yok," dedi çekingen şekilde, "kız sizin yüzünden kaç gece uyumadı!" dedi Obito, "o zaman taşın," dedi Tobirama da. Kendini ne sanıyor bu! Kakashi'nin "Rei, yapma!" demesi ve etrafımda dönüp o salağın çenesine tekme atmak üzereyken Madara ayak bileğimi tuttu. "Çok olmaya başlıyorsun," dedi, "çok olmaya başlayan sensin!" diye bağırdım "Tsugikuni, bir sorun mu var?" diye sordu Sensei. Madara ayağımı bıraktı. "Yok bir şey efendim iyi günler" dedim ve sınıftan çıktım.

💠Heyecanlı bir tanışma faslı! Umarım hoşunuza gitmiştir. Oy vermeyi ve bol bol bol yorum yapmayı unutmayın^^ Sevgiyle kalın<3

Academic Rival | Tobirama Senju x OC (Modern AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin