Chapter 17

57 5 24
                                    

Media: Tobirama Senju

-Freida Tsugikuni-

Itachi apartmana kadar eşlik etmişti bana. Onlarla zaman geçirmek hoştu açıkcası. "Teşekkürler Itachi-san" dedim baş eğerken "bana Itachi diye bilirsin... Rei" dedi bakışlarını kaçırırken. Sonunda aradaki resmiliği aştık. "Tamamdır" dedim ona kocaman gülümserken "o zaman iyi geceler" dedi "sana da iyi geceler Ita-chan" dediğimde kızararak gülümsedi. Ona tebessüm edip binaya girdim.

Anahtarı elimde çevirerek gidiyordum ki kapının önünde gördüğüm kişi ile tüm modum kayboldu. "Was zur Hölle machst du hier?(ne halt ediyorsun burada?)" "Oh, wen sehe ich? dir auch Hallo(kimleri görüyorum? Sana da merhaba)" dedi. Adrien Wash kendisi kuzenim olur. Pek hazzettiğimi söyleyemeyeceğim. "Ich habe gehört, dass Ihr leiblicher Vater angekommen ist. Zu Ihrer Sicherheit müssen Sie nach Deutschland kommen (biyolojik baban gelmiş diye duydum. güvenliğin için Almanya'ya gelmen gerek)" dedi. Nereden biliyor bu "Ich habe keinen Grund, nach Deutschland zu kommen, ich studiere hier. Wie erwartest du, dass ich alles hinterlasse und komme?(almanya'ya gelmek için bir sebebim yok, burada üni okuyorum ben. her şeyi bırakıp nasıl gelmemi beklersin?)" "Es ist nicht mein Problem. Dein Vater weiß noch nicht, dass sie zurück ist. Wenn er es weiß, wird er dich selbst zurückbringen. Du solltest zurückkommen, wenn alles in Ordnung ist(o benim sorunum değil. baban daha bilmiyor onun geri döndüğünü, bilirse zaten seni kendisi geri getirecek. hazır herşey yolundayken geri dönmelisin)" dedi "Ich nehme keine Befehle von dir entgegen, ich rede mit meinem Vater(senden emir almıyorum, ben babamla konuşurum)" dedim onun yanından geçecekken kolumdan tuttu. "Soll ich dir den Arm abreißen?(kolunu koparmamı mı istiyorsun?) dedim ona keskin bakışlarımı gönderirken.

-Tobirama Senju-

Inari sonunda evine gitmişti. Yorgunluğun etkisiyle alnımı ovdum. Merdivenlerden çıkarken tartışma sesleri duydum. Ama yabancıydı. Almanca sanırsam. Freida ola bilir mi? Adımlarımı hızlandırdım. Onun yaşadığı kata çıktığımda biz yaşlarda bir adamın onun kolundan kavradığını gördüm. "Tsugikuni bir sorun mu var?" diye sordum. Beni görünce yüzü aydınlanmıştı. Adam umursamaz bakışlarını bana gönderdi. "Unterbrich nicht, verliere dich(sen karışma, kaybol)" dedi. Ne dediğini anlamamıştım ama iyi birşeye benzemiyordu. Onların yanına gittim. Freida'nın kolundan kavrayıp kendi arkama çektim "rahatsız ediyorsun, kaybol burdan" dedim "Ich habe Sie gewarnt, tun Sie nichts und kommen Sie innerhalb einer Woche zurück, sonst werde ich Sie mit Gewalt wegbringen.(seni uyardım, 1 hafta içinde ne et ne yap geri dön yoksa zorla götürürüm seni)" dedi Freida'ya "fahr zur Hölle(cehenneme git)" dedi. Son dediği şey tanıdıktı. İlk karşılaştığımızda orta parmak çekip dediği şeyle aynıydı. Her kim ise onu rahatsız eden birisi. Adam ikimizi de süzdekten sonra arkasını dömüp gitmişti. "Kimdi o?" diye sordum. Adamın arkasından gözünü kırpmadan bakıyordu. "Kuzenim, Adrien. Babamın hapisaneden çıktığını öğrenmiş bu yüzden 'güvenliğim' için beni Almanya'ya götürmek istiyor" dedi bıkkınca. Aslında gitmesi fikrinden hoşlanmamıştım. Burada kalmasını istiyordum. Benim gibi akademik başarılara sahip birisini kaybetmek istemiyordum açıkcası. "Peki ne yapacaksın? Gidecek misin?" diye sordum kendimi tutamadan. Son soruyu sormamalıydım. Tabii ki de gidecekti. Can güvenliğini düşünmeli "hayır. O sapık ile aynı evde yaşamak istemiyorum. Arkadaşlarım da burada onları bırakmak istemiyorum. Hem senin kıçını matematikte kim tekmeleyecek, Tobi-chan?" diye sordu bana dönüp sırıtırken. Ah yine mi! Göz devirmekle yetindim. "Bekle biraz.. benden hoşlanmaya mı başladın sen? Normalde bana öyle seslenme dersin. Hayırdır?" dedi elini beline koyup bana gülerken. Yüzünde eğleniyormuş gibi bir ifade vardı. "Hayır sadece sinirbozucu varlığına alıştım" dedim ben de usluca "hıyır sıdıcı sınırbızıcı vırlığını ılıştım" dedi beni taklit ederken. "Öyle konuşmuyorum ben" dedim suratından ittirirken. Kahkahalara boğulmuştu. Bu haline istemesem de tebessüm etmiştim. "Tamam tamam" dedi anahtarını çıkarırken. "Birşey içer misin?" diye sordu içeri girerken "kahve ise evet değilse hayır" dedim "gel o zaman" dedi. İçeri girince kapıyı kilitlemişti. "Neden ayakkabı çekmecende ingiliz anahtarı var?" diye sormadan edememiştim. "Koruma amaçlı, birşey olursa ilk fırsatta onunla kendimi koruyacağım" dedi üstünü çıkarırken. Çantasını da asınca mutfağa geçti. "Kendi evindeymişsin gibi takıl" dedi ellerini yıkarken. Ben de ardından yıkadım ellerimi. Kahve makinesi süt ve diğer gerekli şeyleri tezgaha koydu. Basit şeyleri yaparken bile yüzünde tatmin olmuş bir ifade vardı. Yorgun görünüyordu. Gözleri garip bir renkti. Turkuaz renginde göz mü olur? "Oy iki saattir sana diyorum" diyince bir anda karşımda belirmişti. Dur biraz onu keserken dalmış mıydım? Kahretsin! "Üzgünüm dalmışım" "kahveni şekerli mi içersin yoksa sade mi?" diye sordu "sade ve siyah olsun" dedi "kalbin gibi deseydin" dedi kıkırdarken. Kalbimin siyah ve sade olduğunu mu düşünüyor? "Kapa çeneni" dedim oturma odasına giderken. Arkamdan gülmekle yetinmişti. Kanepede oturunca sephada duran dergilere gözüm takıldı. Birini aldığımda bilim dergileri olduğunu gördüm. Açıp okumaya başladım "ilgini çektiyse sende kala bilir" dedi tepsiyi sephaya bırakırken. "Gerek yok sağol" dedim yerine bırakırken. "Peki. Daha daha nasılsın?" dedi bardağını alırken. "Yorgunum biraz" dedim ben de bardağı alırken. "Yeni kızı tanıyor olmalısın?" "Orta okuldan sınıf arkadaşım. Madara'nın kuzeni" dedi. Etkilenmemişcesine kaşlarını kaldırdı "diğerini de sen tanıyor olmalısın?" dedim merakımdan "ah hayır, Itachi'nin en yakın arkadaşı yemeğe davet etti orada kaynaştık zaten" dedi tebessüm ederken. "Popüler biri olduğun nasıl da biliniyor" dedi "ah aslında bu yeni popüler çocuk sayılmam pek. Zaten garip bir tipim var. Üstüne de ineklik ve çokbilmişlik eklenince öğretmenler dışında kimsenin favorisi değildim orta okulda. Ünide okumaya başlayınca popüleritem arttı" dedi gülerken. "Hemen dönerim" dedi bardağını bırakırken "rahat ol" dedi kalkıp odasına giderken. Bu fırsatı kullanıp başımı geriye attım. Ah çok yorgunum. Eve gidip uyumalıydım. Neyse gözümü bir kaç dakika dinlendireyim Freida dönene kadar.

-Freida Tsugikuni-

Kiyafetlerimi değiştireyim çok rahatsız hissediyordum. Siyah eşofmanlarımı giyinip saçlarımı taradım. Rahatlamanın verdiği etkiyle nefesimi verdim. Telefonumu şarja taktıktan sonra salona geri döndüm. "Umarım çok bekletmedim" dedim. Ama bir geri dönüş alamamıştım. Karşısına geçtiğimde uyuduğunu gördüm. Huzursuz bir uykuya benziyordu. "Tobirama?" diye seslensem de bir cevap alamamıştım. Onu uyandırmalı mıyım? Kanepede uyumak epey rahatsız edici. Yüzünü biraz inceledim. Sonra ise nefesimi verip odama geri döndüm. Dolaptan battaniye ve yastık alıp salona geri döndüm. Eğilip ayakkabılarını çıkardım. Uyanmamasına dikkat ederek onu kanepeye tam şekilde yatırdım. Yastığı başının altına yerleştirince saçlarına dokunma fırsatım oldu. Yumuşak saçları vardı. Bir kaç saniyelik ileri geri okşadım. Sonra ise battaniyeyi üstüne örttüm. "İyi geceler" dedikten sonra odama gittim. Akşam rutinimi yaptıktan sonra yatağıma yattım.

💠Biraz kısa oldu ama idare edin lütfen. Umarım hoşunuza gitmiştir. Tobirama'nın Rei'ye karşı tavırları yumuşamaya başlıyor eheheh. Bol bol yorum yapın, aralarında görmek istediklerinizi de yaza bilirsiniz. Sevgiyle kalın<4

Academic Rival | Tobirama Senju x OC (Modern AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin