Yeni bölümden herkese selam:)
Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor gerçekten çok teşekkür ederim 🤍
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar.
***
Zeynep'in anlatımıyla.
Misafirlerimiz neredeyse gelmek üzerelerdi ve ben daha ne giyeceğime karar verememiştim. Dolabı dışarı çıkarmıştım nerdeyse ama bir türlü istediğim gibi bir şey bulamamıştım. En sonunda pes ederek crop tarzında ama göbeğimi açıkta bırakmayan beyaz kısa kollu bir bluz ve altıma da siyah paçaları geniş bir pantolon giymiştim. Aynanın karşısında saçlarımı taradıktan sonra derin bir nefes verdim.
Hazırdım, biraz heyecanlıydım ama elimden geleni yapacaktım. Acaba o da beni beğenir miydi?
En sonunda kapı çaldı ve odadan çıktım annem ve babam kapıyı açmış selamlaşıyorlardı. Onlara doğru yaklaştım ve Ege'nin annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın direk bana sarıldı. "Zeynep kocaman olmuşsun." Bende gülümseyip ona sarıldım. Sonra diğer üç kişiye yani Ege'ye, babasına ve abisi olduğunu tahmin ettiğim kişiye baş selamı verip direkt olarak mutfağa geçtim.
Onunla yan yana durmak bile kalbimi heyecanlandırıyordu. Ona ne ara bu kadar tutulmuştum bilmiyordum ki.
En sonunda toparlanıp çay bardaklarını tepsiye dizmeye başladım. Bardaklara çay kaşıklarını koyarken arkamdan bir çift ayak sesi duydum. Annem olduğunu düşünerek arkamı döndüm, "anne çay taba-" lafım yarıda kesilirken karşımda gördüğüm bir çift kahverengi gözle ne yapacağımı şaşırdım.
Boğazımı temizleyip konuştum, "bir şey mi istemiştin?" Sonra düzelttim, "istemiştiniz?" Rezillik, kafamı nereye gömsem acaba? Gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi Allah'ım daha ne kadar rezil olabilirim? "Şey anneniz söyle o uyuşuk kıza çabuk getirsin çayları dedi de." Evet daha da rezil oldum saol anne(!)
"He-hemen getiriyorum." Arkamı dönüp bardakları alacağım sırada arkamdan konuşmaya devam etti, "bir de rica etsem bir bardak su alabilir miyim?" Kafamı salladım, "tabi ki." Dolaptan bir bardak çıkarıp içine su doldurdum ve ona verdim, verirken parmaklarımız hafifçe birbirine deydi ve bu benim kalp krizi geçirmeme yetti.
O mutfaktan çıkınca direkt telefonumu elime aldım ve gruba girdim.
'Hedefimiz Cennet' grubu;
Siz; Kızlar, Ege benden su istedi.
Siz; Kesin aşık ağağağağ!
Yağmurcukk; Aynen kesin ahshshhshd.
Miyooo; Sizi direkt nikah dairesine alalım cano ajhsjsjdjd.
Siz; Ay bana uyar.
Toprağam; Valla benim yerime sen evlen, ne güzel olur.
Yağmurcukk; Off abla senin de bi dediğin bi dediğini tutmuyor.
Yağmurcukk; Geçen bizden kurtulmak istiyordun, ne oldu?
Toprağam; Ablacım bu konuyu konuşmuştuk sanki???
Yağmurcukk; Evet evet.
Siz; Annem içeriden bağırıyor kafamı kıracak.
Siz; Öptüm sizi.
Miyooo; Bizde seni.
Annemin içeriden beni çağırmasıyla tezgahın üstündeki tepsiyi alıp içeriye gittim ve tepsiyi Ege'nin babası yani Fatih amcaya uzattım ama almadı. "Fatih amca alsana çayını." İçerideki herkes bir anda gülünce ne olduğunu anlamayıp anneme baktım annemde bana gözüyle tepsiyi işaret etti, tepsiye baktığımda ne kadar aptal olduğumu bir kez daha anladım, koşarak mutfağa gittim.
Çayları doldurmadan bardakları dağıtmaya başlamıştım, Allahım rezil oldum. Annemde benim arkamdan mutfağa girdiğinde bana o garip bakışlarını atıyordu. "Kızım aşık mısın nesin niye boş bardakları getiriyorsun?!" Hemde nasıl aşığım anacım. "Ay anne sen aniden çağırınca unuttum." Bardakları doldurup annemle içeri geçtik.
İçeri girdiğimde Fatih amca, "Zeynep bu sefer boş bardak getirmemiştin, aferin." Deyip sırıtınca daha çok rezil oldum. Bardakları dağıtıp yerin dibine girmiş bir şekilde annemin yanına oturdum ve sohbetlerine konsantre olmaya çalıştım ama karşımda o kul varken biraz zordu. Ege'nin annesi yani Pınar teyze'nin bana soru sormasıyla bakışlarımı Ege'den alıp Pınar teyzeye döndüm.
"Kızım kaç yaşındasın sen?"
"25 yaşındayım."
"Ne okumuştun sen kızım?"
"Psikoloji okudum teyzem 2 sene oldu biteli ama daha KPSS'yi geçemedim, seneye bir daha gireceğim."
"Ne güzel, benim oğlum da eczacı, bir alt sokakta Eczanesi var."
"Öyle mi, ne güzel."
"Güzel tabi ama bir de ona uygun birini bulabilseydik." Ben varım ya Pınar teyze.
"Bulursunuz inşallah."
"Aslında ben buldum da bakma bizim oğlan evlenme-" Ege'nin uyarır gibi hafifçe öksürmesiyle Pınar teyze'nin lafı yarıda kesildi. "Annecim yine açmasan mı bu konuyu!" Sesine kurban.
Büyükler kendi aralarında konuşmaya daldığında Ege'nin telefonu çaldı ve salondan çıktı, peşinden gidip kiminle konuştuğunu öğrenmek istedim ama gitmek için bir bahane bulamadım. Ben nasıl kalkıp gitsem diye düşünürken Fatih amca bana bu konuda biraz yardımcı oldu. "Zeynep kızım sana zahmet bana bir bardak su getirir misin?" Hemen ayaklandım, "tabi ki Fatih amca."
Mutfağa doğru ilerledim ve Ege'nin hâlâ telefonla konuştuğunu duydum, sadece kapıdan biraz kulak misafiri oldum ama duyduklarım beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
"Asaf saçmalama oğlum, annemin bulduğu kızın aklı bir karış havada ne işim olur benim onunla?!"
***
Bölümlerin biraz kısa olduğunun farkındayım ama ilerleyen bölümlerde daha uzun olacak.
Diğer bölüme kadar hoşçakalın:)
YOU ARE READING
Helal Yârim | Texting
Teen Fiction053***; Yağmur hanım, ben lafı uzatmayı pek sevmem. 053***; Sevgili olayları felan da çok ters bana, size de öyle olduğunu düşünüyorum. 053***; Ben sizi gördüm beğendim. 053***; Bence siz de beni beğenirsiniz. 053***; Haftaya müsaitseniz sizi Allah'...