Selammmm, nasılsınız?
Arkadaşlar rica edersem beni takip edebilir misiniz?
Keyifli okumalar :)
***
Dün kına biter bitmez üzerimi değiştirip kendimi yatağa atmıştım. Bugün yine erken uyanıp hazırlıkları felan yapmıştık ve şimdi beklenen o an,
Anneme, Giray'a ve Yağmur'a veda edecektim.
Babamı saymıyorum çünkü o vedayı bile haketmeyen bir adam, böyle olmayı kendisi seçti ;)
Giray hariç ailecek içerde kapının önündeydik, damat ve damat tarafı kapıda benim çıkmamı bekliyorlardı.
En sonunda Giray da içeri geldi, gözleri kıp kırmızıydı. Ağladığı her halinden belli oluyordu. Eline aldığı kırmızı kuşağı belime bağlamaya çalıştı ama elleri titriyordu aradan geçen 5 dakikanın sonunda Giray kuşağı bağlayıp bana sıkıca sarıldı bende sarılışına karşılık verdim. "Allah'a emanet ol ablam, sakın üzme kendini." İstemsizce bende ağlamaya başladım. "Tamam Ablacım, sende Allah'a emanet ol."
Zorda olsa Giray'la ayrıldık ve direkt önüme babam geçti, ona da soğuk bir şekilde sarıldım. Ayrıldığımızda babamın da ağladığını gördüm ama bu bende hiç bir şey ifade etmedi, kesin gösteriş olsun diye ağlıyordur.
Babamla sarılmamız bitince Yağmur geldi yanıma ve ona da sıkı sıkı sarıldım. "Abla sen bizi merak etme olur mu, biz halederiz bir şekilde. Allah'a emanet ol." İstemsiz bir hıçkırık firar etti ağzımdan. "Ablacım, seni çok seviyorum, sende Allah'a emanet ol." Bi 5 dakika Yağmurla sessizce öylece kaldık, ikimiz içinde çok zordu bu ayrılık.
En sonunda Yağmurdan da ayrılıp anneme doğru döndüm ve ona da sıkı sıkı sarıldım. "Annecim, sen çok güçlüsün kimseye ihtiyacın yok. Her şeyi başarabilirsin sana sonsuz güveniyorum. Ama kocanı sevmeyi dene sevgi olmayan evde saygı da olmaz. Allah'a emanet ol kızım." Dayanamayıp sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Anneme cevap vermedim, veremedim.
Sevebilir miydim ki Yiğit'i? Hiç sanmıyorum.
En sonunda vedalaşma faslı bitti ve beraber dışarıya çıktık. Ben Yiğit'in koluna girdim ve arabaya doğru ilerlemeye başladık. Arabaya bindiğimiz de arabayı Yiğit'in kardeşi Ali Asaf'ın sürdüğünü gördüm. Yağmur çok ısrar ettiği için o da binmişti gelin arabasına, önde Ali Asaf'ın yanında oturuyordu.
Konvoy yapıcaktık ve baya uzundu konvoy en sonunda yola çıktığımızda bütün arabalar kornaya basıyordu ve ortaya feci yüksek bir ses çıkıyordu.
Yiğit bana dönerek, "gelinlik çok yakışmış." Gülümsedim, "sen seçtin çünkü." O da bana gülümseyerek elimi tuttu, rahatsız olsam da bir tepki vermedim.
***
Konvoy bi yarım saat sürdü sonra ise düğün salonuna geldik ve direkt gelin odasına geçtik. Misafirlerin biraz daha çoğalmasını bekliyorduk. Yiğitle oturmuş Yağmur'un gelip gelmememiz hakkında bize haber vermesini bekliyorduk.
Yiğit bana dönerek, "Toprak, sana bir şey soracağım ama lütfen dürüstçe cevap ver olur mu?" Merakla ona döndüm, "tamam." Dedim sadece.
Boğazını temizledi , "bunu şimdi sormam biraz saçma, hatta baya saçma ama, şey..." tek kaşımı kaldırdım, "ney?" Derin bir iç çekti, "benimle zorunda olduğun için evlenmiyorsun değil mi?"
Neden böyle bir soru sormuştu ki, çok mu belli etmiştim onu sevmediğimi? Gülümsedim, "saçmalama Yiğit, bunu da nerden çıkardın?" Gülümsememe takılı kaldı bakışları ve tepkisiz bir şekilde cevapladı beni, "yani ne bileyim biraz soğuksun bana karşı, ondan."
Uzanıp elimi elinin üstüne koydum, "daha birbirimizi tam olarak tanımıyoruz, bende birazcık çekiniyorum. Ondan yani." Rahatlamış gibi nefes verdi, "ohh be çok rahatladım."
Tekrar önüme döndüğümde Yağmur içeriye girdi. "Hadi kalkın, misafirler geldi bile." Yiğitle aynı anda kalktık ve ben Yiğit'in koluna girdim. Kapıdan çıktığımızda hoş bir fon müziği çalıyordu ve yine önümüzde meşale tutan iki kişi vardı. Yürüyerek ortaya kadar geldik ve dans müziği çalmaya başladı.
"Valla sıkıldım dans et et bitse de kurtulsak." Dediğim şey ile Yiğit bana doğru yaklaştı ve kulakıma eğilerek, "bende." Dedi sadece.
***
Dans bitti, halaylar çekildi, takılar takıldı ve düğün bitti. Çok yorulmuştum, rûhen ve bedenen.
Arabaya binip Yiğit'le evimizde gidiyorduk. Bende ilk defa görecektim evi, eşyaları ben seçmiştim yerleştirme işi ise Yiğitteydi.
Çok tedirgindim çünkü düğün gecesi...
Eve geldik ve yukarı çıkıp odaya geçtik. Yiğit bana yaklaşarak, "hazır mısın?" Diye mırıldandı. Ve yaklaşmaya devam etti. "Dur!" Diye bağırdım bir anda benden beklenmeyecek bir şekilde. Yiğit şaşkınlıkla bana bakarken yatağa oturdum. "Ş-şey yani birbirimizi daha yeni yeni tanıyoruz, biraz hızlı gidiyoruz bence."
Yiğit bozuldu ama tepki vermedi sadece buruk bir gülümsemeyle başını salladı,
"sen öyle istiyorsan, öyle olsun güzelim."
Dolaba gidip kendine yatmak için bir şeyler aldı ve kapya yöneldi, "sen de üstünü değiştirince çağır beni."
Yiğit odadan çıkınca gözlerim dolmaya başladı, ne zamana kadar oyalayabilirim ki onu. Ayağa kalktım ve bende dolaba gidip pijamalarımı aldım. Giyeceğimiz eşyalar 2-3 gün önce gelmişti eve.
Üstümü değiştirip saçlarımı da tepeden bağlayı içeriye Yiğit'in yanına gittim, o da üzerini değiştirmiş koltukta oturuyordu. Yanına oturdum ve başımı omzuna yasladım. "Çok yoruldum." Diye mırıldandım oda sadece başını sallamakla yetindi.
Ayağa kalktım ve onu da kendimle beraber kaldırdım. Beraber yatak odasına gidip yatağa girdik. Kendimi biraz zorlamalıydım onu sevmem için.
Ona sarıldım ve gözlerimi kapattım, gerisi karanlık...
***
Bölüm biraz gecikti kusura bakmayın lütfen.
Diğer bölüme kadar hoşçakalın:)
YOU ARE READING
Helal Yârim | Texting
Teen Fiction053***; Yağmur hanım, ben lafı uzatmayı pek sevmem. 053***; Sevgili olayları felan da çok ters bana, size de öyle olduğunu düşünüyorum. 053***; Ben sizi gördüm beğendim. 053***; Bence siz de beni beğenirsiniz. 053***; Haftaya müsaitseniz sizi Allah'...