Selammm,
Evet bugün Ali Asaf ve Yağmur'u okuyacaksınız ve sanırım bundan sonra çoğunluk olarak bu ikiliyi okuyacaksınız.
Bir de Tuğçe ve Giray'a ayrı bir kitap yazmak bana daha cazip gelmeye başladı çünkü onların hikayesi biraz karışık ve bu kitaba sığmaz diye düşünüyorum. Bu yüzden burdan bir daha Giray-Tuğçe bölümü gelmeyecek. Sizce nasıl olur?
Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️
Keyifli okumalar:)
Bölüm şarkısı;
-Herkesin yüreğinde var bi yar gidişi🎶***
Bugün her zamankinden sessiz bir gündü, evde ne dövüş vardı ne de bağırış çağırış. Yataktan kalktığım gibi telefonu elime alıp Asaf'dan mesaj gelmiş mi diye baktım ama bugün mesaj gelmemişti. Suratım asık bir şekilde telefonu kapatıp yatağa koydum, normalde her gün aynı saatte günaydın mesajı alırdım. Ayağa kalıp odadan çıktım ve lavaboya gittim. Lavaboda işimi halledip mutfağa anneme bakmaya gittim ama mutfakta değildi. Masanın üstünde bi not vardı.
Kardeşinle bir şeyler atıştırırsınız, ben köye cenazeye gidiyorum.
~AnnenKimin cenazesi vardı acaba annem erkenden kalkıp gitmişti. Mutfaktan çıkıp Giray'ın odasına gittim ve içeri bodoslama daldım. Benim içeri girmemle Giray yataktan doğruldu ve elinde ne varsa hızla yastığın altına koymuştu. Gözleri dolu doluydu, ben anlamamış bir şekilde ona bakınca bir anda bana bağırdı. "Sen o kapıyı görmüyor musun!"
Ona doğru yaklaştım. "Sen iyi misin?" Diye sordum, çatık kaşları düz bir çizgi halini aldı ve bir anda bana sarılarak ağlamaya başladı. Ben daha ne olduğunu sormadan ağlaması daha da şiddetlendi. "Bu sefer onu gerçekten kaybettim abla." Diyince konunun kiminle ilgili olduğunu anladım, kollarımı ona sarınca destek bulmuş gibi daha çok ağlamaya başladı.
"Üzülme Giray, bak bu da senin imtihanınmış. Kaderin de varsa zaten o sana nasip olur." Giray benden uzaklaştı ve tek bir kelime söyledi, "nişanlıymış." O an ne diyeceğimi Giray'ı nasıl teselli edeceğimi bilemedim, Tuğçe daha 17 yaşında değil miydi, neden nişanlanmıştı bu yaşta? Dersleri de iyiydi aslında, okuması gerekmezmiydi.
Bugün Giray'ın kafasını dağıtmam lazımdı, yanlış bir şey yapmasından korkuyordum. "Haydi kalk, ilk önce güzel bir kahvaltı yapalım sonra dışarı çıkalım ve sen ne istersen onu yapalım." Giray kafasını iki yana salladı. "Hiç halim yok abla." Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. "Sana sorduğumu hatırlamıyorum iğrenç, küçük bulanık." Söylediğim şeyle ikimizde kahkaha attık. "Haydi ben gidip kahvaltı hazırlayacağım sende giyin."
Odadan çıkarken Giray'ın arkamdan "sana film izlemeyi yasaklamak lazım, sonra kötü etkileniyorsun." Dediğini duydum ve arkamı dönüp ona dil uzattım. Telefonumu almak için odama geldiğimde Araf'tan mesaj geldiğini gördüm.
Asaf Bey; Günaydınnnnnn.
Siz; Gün ayalı çok oldu Asaf Bey, ama siz bilirsiniz.
Asaf Bey; Haklısın ama dün çocukların sınavlarını okuyup sisteme girdiğim için geç yattım.
Siz; Bana açıklama yapmak zorunda değilsiniz.
Asaf Bey; Vhay be ilk tribimi de yedim.
Siz; Ne münasebet!
YOU ARE READING
Helal Yârim | Texting
Teen Fiction053***; Yağmur hanım, ben lafı uzatmayı pek sevmem. 053***; Sevgili olayları felan da çok ters bana, size de öyle olduğunu düşünüyorum. 053***; Ben sizi gördüm beğendim. 053***; Bence siz de beni beğenirsiniz. 053***; Haftaya müsaitseniz sizi Allah'...