İki kişi oturuyordu yerde. Biri bendim biri de tanıştığım o kadındı. Birbirlerine gülümsüyorlardı. El elelerdi. Mutlulardı. Biri sanki prenses dizilerinden fırlamış bir prenses gibiydi. O sanırım bendim. Diğeriyse...emin değilim. Sonra bir çığlık duyuldu.
Ve beyaz bir tavan.
-
Parfümümü de sıktıktan sonra bir kere daha aynaya baktım. Nedense kendime biraz fazla özenmiştim.
Evden çıkarken Roseanne'e seslendim.
"Ben çıkıyorum!"
Kapıyı kapatırken sesini duydum.
"Nereye?"
Geç kalabilirdim. Bu yüzden cevap vermeden yürümeye devam ettim. Sonra da Roseanne'e mesaj attım.
Jane
Bir arkadasimla bulusacagim bir saate gelirim~
Telefonu kapatıp yürümeye devam ederken ağzım kulaklarımdaydı. Nedeni oydu.
Dün gece onu düşünmekten uyuyamamıştım. Sadece bir kere görüşmüştük. Buna rağmen aklımdan çıkmıyordu.
Kafe evime çok uzak olmadığından çok yürümemiştim. İçeri girip bir masaya oturdum.
Kapıya bakmaya başladım. Onun girmesini bekliyordum.
Bir süre sonra onu gördüm. Çok güzel görünüyordu. Beni henüz görmemişti. Etrafa bakıyordu. El sallayınca bana baktı ve gülümsedi. O an yine garip hissettim. Yine gözümün önüne bir görüntü geldi.
Karşımda yine o vardı. Bu sefer ağlıyordu. Yine eski zamanlardaki gibiydi, kıyafetleri ve saçı. Ama yine güzeldi. Sonra başım döndü. Gözümü açtığımda karşımda sendeledi.
Hemen ayağa kalkıp yanına gittim.
"İyi misin?"
Başıyla onayladı.
"İyiyim, başım döndü sadece."
ikimizin de aynı anda başı mı dönmüştü? Garipti.
Elinden tutup masaya kadar ona eşlik ettim. Sonra bende oturdum.
"Teşekkür ederim."
Gerçekten..sesi bile tanıdık ve muhteşemdi.
"Rica ederim."
Ah, doğru ya. İsmini daha bilmiyordum.
"İsminizi öğrenebilir miyim?"
"Sooya."
"Garipmiş."
Evet, Sooya isimli biriyle kesinlikle tanışmamıştım.
"Evet, herkes garip buluyor. Dalga geçenlerde oldu."
"Garip ama güzel bence."
Gülümsedi.
"Sizin isminiz nedir?"
"Jane."
Biraz düşündü.
"Tanışmamız olmamız biraz garip. Yüzünüz gerçekten aşırı tanıdık."
"Sizinki de öyle."
^
Bolumler uzun olmasin diye alakasiz yerlerde kesiylrum kb