[1]

2.5K 71 8
                                    

(Afşa'dan)

Orhan abinin ölümünden bir hafta geçti. Annemden sonra kaybettiğim ikinci kişiydi.

Artık hayatta tek varlığım babamdı ama onu da göremiyordum, beraber yemek yememiz bile mucizeydi.

Onu koridorda bile göremezdim zaten kimseyi göremezdim ki kendi katım dışında katlarda gezinemezdim, yasaktı.

Kendi katımda o kadar büyük değildi, dört küçük odadan oluşuyordu, biri benim odam, biri annemin resim çizdiği odaydı.

Birine kendi çizdiğim tabloları koyuyorum, biride banyoydu  aralarından en büyüğü benim odamdı ama abartılacak kadar büyük değildi.

Bazen merak ediyorum neden öz oğlunu bir kata sıkıştırıp yüzüne bile bakmıyor ama sonra boş veriyordum sonuçta o benim babam benim kötülüğümü istemez herhalde.

Annemin resim odasını kendim de kullanıyorum, onun olmuş olduğu her yer bana huzur getiriyor, şuanda annemin bir resmini çiziyorum bende sadece iki adet resmi var biri vesikalık, biride ben küçükken çektiğimiz aile fotoğrafı ikisi de çizdiğim resimleri koyduğum odanın en güzel köşesinde duruyor.

Kapının çalmasıyla odağımı kapıya yönelttim "Gelebilirsiniz." dediğim de içeri babamın asistanı Safa geldi.

Pek sık odama gelmezdi, babam beni çağırınca yada babamın uzun süre sarayda olmayacağını, benim kendi katım dışında başka kata inmememi söylerdi.

"Kral sizi çağırıyor." yüzümde gülümseme belirirken fırçamı bırakıp, önlüğümü çıkardım hemen ayaklanıp Safa'nın yanına gittim.

"Bir şey mi oldu." "Benden sadece sizi çağırmamı istedi." "Peki." önden o giderken bende onu takip ediyordum

Safa çok garip biriydi benden tam on üç yaş büyük ama ona abi diyemiyorum ona adıyla seslenmek istemediğim için genelde adını söylemeden konuşurum.

Sarayın en üst katında ben olduğum için merdivenlerden inerken yada çıkarken çok uzun zaman geçiriyordu.

Zaten kendi katımda  her şeyi düşündüğüm için başka yapacak bir şeyim olmadığından merdivenlerde sadece sarayı izliyor olurum.

Ama şuan düşünecek bir şeyim vardı. Babam beni niçin çağırdı? Birazdan salona gireceğiz orada nedenini öğrenirim.

Biraz daha yürüdükten sonra o dev kapıyı  gördüm gereksiz bir şekilde büyüktü neden büyük diye hep merak etmişimdir ama kime sorsam güzel gözüküyor diye gibi cevaplar alırım.

Salondan içeri girdiğimizde Safa kapının yanında durmuş bense babamın yanına doğru ilerliyordum.

Babamın yanında biri vardı kıvırcık kahverengi saçlı, açık kahve gözlü ama gözlerinde belirgin bir sinir vardı ve yüzünde kabuk bağlamış yaralar vardı.

Neden diye merak ettim,tekrardan izlemeye koyuldum, üstüne bakınca yırtık bej renkte bir kıyafet giyiyordu. Elleri arkadaydı ve yere doğru bir zincirin fazlalığı sallanıyordu.

Bu kişi kimdi ve neden ellerini zincirle bağlamışlardı? Durdum "Beni çağırmışsın baba." diyip elimi önüme koydum ve bekledim.

"Evet, Afşa muhtemelen bu kim diye merak ediyorsun bu  senin kölen," dedi yanındakini eliyle göstererek ve devam etti "Senin katında kalacak."
"Ama baba o katta fazladan oda yok ki." iç çekip sinirle bana baktı "O bir köle tamam mı? O köle olduğu için ona oda vermeye gerek yok."

"Ama o da bir insan." "Afşa! Onun için çok para verdim, bana ders vermeye kalkma babanım senin." yanındaki yani babama göre benim kölem olan kişi "Çok paraymış peh." diye mırıldandı ama sesini duydum galiba babamda duymuş olacak ki sinirle bağırdı.

KÖLE/BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin