[6]

668 24 1
                                    

(Afşa'dan)

Uyanmış olsam da gözlerim kapalıydı. Çünkü birazdan gözlerimi açınca yatağın başındaki pencereden giren güneşle resmen kör olacaktım.

Ama artık gözlerimi açmalıydım, sonuçta her türlü gözlerimi açacak ve güneş gözüme girecekti daha fazla düşünmeden gözlerimi açtım.

Evet güneş gözümü resmen kör etmişti. Biraz alışınca etrafa göz gezdirdim, açık kahverengi gözlerle karşılaştığım da şaşırmadan edemedim.

Bir süre öylece bakıştık, gözlerine baktıkça sanki beni içine çekiyormuş gibiydi. Yavaşça gözümü, gözlerinden ayırdım, boğazımı temizleyip konuştum.

"Günaydın." Günaydın diye mırıldandı. Ayağa kalkıp, odadan çıktım ve banyoya doğru ilerledim. İçeri girip elimi ve yüzümü yıkadım.

Havluyla elimi ve yüzümü kurutup içeri gittim. Kapı açıktı hızlıca içeri girdiğimde ayakta duran Etki'yi ve Safa'yı gördüm. Saçı normalde olduğu gibi taralı olmaktan çıkmış, darmaduman olmuştu.

Yüzü de pek farklı değildi sadece biraz garipti. Beni görünce boğazını temizleyip konuştu. "Kral dışarı çıkmanıza izin verdi yarım saat içinde gidebilirsiniz." Kafamla onayladığımda odadan çıktı ve kapıyı kapattı.

Mutlu bir şekilde Etki'ye baktım "Sence Dışarıda mı yemek yiyelim yoksa burda yiyip mi gidelim?" "Fark etmez ama o garip değil miydi?" "Safa mı? Evet bir az ama ne olabilir ki? Neyse dur sana giyinmen için kıyafet vereyim." Gülümseyip kafasını salladı.

Dolaptan Etki için koyu yeşil bir kazak ve siyah pantolon çıkardım kendim içinde açık yeşil bir kazak ve beyaz pantolon çıkardım. Etki'ye koyu renklerin yarışacağını düşünüyorum. Aslında açıkta yakışıyordu. Kıyafetleri Etki'nin yanına götürdüm.

"Sen bunları burda  giy bende banyoda giyiniceğim." Onaylıyınca banyoya gittim ve hemen üstümü giyinip çıktım. Odanın önüne gelince kapıyı çaldım.

"Etki giyindin mi?" Ses gelmeyince tekrardan kapıyı çaldım. Yine ses yoktu hemen kapıyı açtım etrafa baktığımda dolabın önünde oturmuş kafasını tutan Etki'yi gördüm.

Hızlıca yanına doğru gittim  etraftaki kırık soluk pembe cam parçalarından geçen aldığım vazo oldugunu anladım. Etki'nin yanına eğilip bir şeyi var mı diye baktım.

"İyi misin?" "İyiyim ama kafam ağrıyor." "İstersen dışarı çıkmayalım, dinlen." "Hayır, gerçekten iyiyim vazo biraz ağırdı ondan oldu." "Peki sen geç otur ben şurayı süpüriyeyim sonra gidelim."

Kafasını  sallayıp yatağa doğru yürüyünce üstünde kıyafet olmadığını fark ettim. Hemen yüzümü başka tarafa çevirdim ikimiz erkek de olsak onun özeliydi. Bakmaya hakkım yoktu dolabın içindeki süpürgeyi alıp cam parçacıklarını topladım.

Kırık camları bir köşeye koyduktan sonra Etki'ye döndüm "Üstünü giy çıkalım." kapağını ona uzattım hemen üstüne geçirdiğinde beraber odadan çıktık.

Merdivenlerde yürürken Etkinin konuşmasıyla ona baktım. "Nereye gideceğiz?" " İlk kahvaltı edelim sonra sana kıyafet almaya gidelim sonrada dolaşırız." "Peki"

Bana böyle cevap vermesini istemiyordum. Aramızın iyi olmasını istiyordum ama o benimle konuşmuyordu bile. Belkide konuşacak bir şeyi yoktu.

Düşüncelerimi bir kenara atıp  etrafa baktım, neredeyse gelmiştik ilerde Meleğ'i görünce gülümsedim zaten az kalan merdivenlerden  zıplayıp yanına gittim.

"Bu sefer erken gidiyorsun şanslısın." "Tabii bu arada bir şey istiyor musun alayım sana." "Hayır bir şeye gerek yok, çantan yine ayakkabı dolabının yanındaki sehpanın üzerinde" teşekkür amaçlı sarıldığımda o da bana sarılmıştı.

Yavaşça geri çekildim. "Şimdi Hatice abla görür o yanlış anlar kesin" dediğimde ikimizde gülmekten yıkılmıştık.

En sonunda vedalaşıp dışarı çıkmıştık. Etki ise arkamdan ruh gibi geliyordu at arabasının oturaklı yerine yöneldim. Göz ucuyla içine baktığımda ağzımdan bir şaşkınlık nidası düştü.

"Şey bunun iki kişiliklisine noldu?" "Efendim o kırıldı bu yüzden tekrardan yapılıyor şuan sadece bu var." Çaresizce Etki'ye baktım. "Üstüme otur." Dediği şeyle gözlerimi sonuna kadar açtım.

"Ha" bir şey demeden içeri girdi başka  çare yoktu bu yüzden adama gideceğimiz kahvaltı yerini söyledim bende içeri girdiğim de Etki'nin  bacağının üstüne oturdum. "O kadar uca oturursan düşersin." Dediği gibi iki kolunu beline sarıp beni kendine çekti.

Şaşırmıştım ama bu durumdan rahatsız değildim. Etki'yi görmek için yan oturdum. O da bana bakıyordu. Göz göze gelince gülümsedim.

Daha fazla konuşamadan atlar birden ilerlemeye başladı. Aniden ilerlediği için az kalsın düşecektim ama Etki beni kendine çektiği için düşmedim. Bu adam yeni mi işe başladı bu ne biçim sürmek az kalsın düşecektim.

"İyi misin?" "Evet" halen ona yapışık bir haldeyim şuan nedense çok farklı hissediyorum.  Keşke zamanı durdurabilsem ve sonsuza kadar böyle kalsak.

Ama benden rahatsız olabilirlirdi. Ama niye olsun ki sonuçta o demişti üstüme otur diye belkide sadece yer olmadığındandır.

Bunları boş verip yavaşça geriye çekilmiştim ki belimdeki eller buna izin vermedi. Benden rahatsız olmadığını düşünüp mutlu olacakken konuştu.

"Düşeceksin." Aslında bu kadar üzülmemem  lazım zaten tanıştığım çoğu kişi benden nefret eder, tiksinir, yanına otursam bile rahatsız olup benden uzak yere geçerdi. Bunları yapanlarda babamın misafirleri olurdu.

Ama Etki'nin benden rahatsız olmasını benden nefret etmesini, tiksinmesini istemiyordum. Bunun düşüncesi bile korkunçtu. Etki öyle biri olamazdı onlar gibi kötü biri olamazdı.

Heleki o soylunun oğlu  gibi, Etki iyi biriydi onlar gibi olamazdı "Ne düşünüyorsun?"  "Yaşadığım bir kaç şeyi" meraklı bir şekilde baktı "Etki benden nefret ediyo musun?" Evet belki de saçma bir soruydu ama bu benim için önemliydi.

"Ne, hayır senden nefret etmiyorum hem niye senden nefret edeyimki?" Konuşması beni mutlu etmişti. Bu yalansa bile buna bir ömür boyu inanabilirdim.

"Neden benim senden nefret ettiğimi düşündün?" "Çünkü genelde herkes benden nefret eder, bana garip davranırlar ve sen bana soğuk davranınca öyle düşündüm "

"Nasıl davranıyorlar?" "Bazen sadece garip davranıyorlar, ben konuşunca beni susturmaya çalışıyorlar... hatta bir keresinde bir soylunun oğlu." O günden nefret ediyordum, bir şey yapamadığım için kendimden nefret ediyorum, göz yaşlarımı umursamamaya çalışarak anlatmaya devam ettim.

"Benim odama gelmişti bende saygı amaçlı ayağa kalkıp yanına gitmiştim ama o kapıyı kapattığı gibi beni yere itip üstüme çıkmıştı bağırmıştım ama işe yaramamıştı çünkü çoktan ağzımı kapanmıştı ona vurmaya  başlayınca tokat atmıştı... ama sonra Melek gelmişti adamın kafasına vazoyu kırmıştı ve beni kurtarmıştı ama kendisi neredeyse işten atılacaktı."

"O adama noldu baban cezalandırmadı mı?" "Bilmiyorum ama bir şeyler yapmıştır." Bana daha sıkı sarılmıştı. "Özür dilerim sana öyle davranmamalıydım." "Sorun değil." Sessizce konuştu "Bir daha böyle bir şey yaşamana izin vermeyeceğim."

KÖLE/BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin