- evet çocuklar bildiginiz gibi birinci dönem bitmek üzere ve proje vermem lazım. karne notunuzu etkileyecek. az önce ayırdığım gruptaki arkadaşlar kendi aralarında içinde argo kelimeler , uygun olmayan şeyler, ve cok uzun olmayan bir film seçecek. film tabiki yabancı olucak. siz bunu türkçesine çevirip kendi sesinizle filmi ' türkçe dublaj ' yapacaksanız... evet süreniz 2 hafta.. iki hafta sonunda yapmayan yada getirmeyenin projesi 0 bunu da söyleyeyim..
zil çalınca hoca sınıftan çıktı bizde kızlarla kendi aramızda film adı seçiyorduk. bizim takımda ' ozan, Orkun , güneş , ikizler , ben ' vardık.
Tüm bir günün sonunda bir film bulmuştuk artık. '' ı love death '' adlı filmi çevirecektik. kızlarla kendi aramızda seçtiğimiz filmi ozana da söylediğimizde
'' one be öyle ! ben korku filmi istiyorum '' demişti. sonra nasıl oldu bilmiyoruz ama ikna ettik onu da.
Bugün hep birlikte egenin evinde yani bi nevi benim evimde olan evde buluşup filmi seslendiricektik. Eve önceden gidip biraz temizlik yaptım önce sonra Egeyi aradım :
- alo ege ?
- efendim asya ?
- bugün arkadaşlarım bizim eve gelebilir mi ? şey ödev yapmamız lazımda ?
sıkıntıyla verilen nefes in ardından ses geldi
- kimmiş o arkadaş ??
- şey işte bizim kızlar falan yani...
- ozan Pici varmı o arkadaşlarının arasında..?!
tam tahmin ettiğim gibi... yine onu katmıştı işin içine !
- evet. ama ---
- o piç kurusu o eve girmeyecek asya !
sinirlendiği sesinden belli oluyorum zaten. ama şimdi bende sinirlenmiştim işte !
- ege ödev bu Ödev ! yanlızca bir saat bu kadar !! neden bu kadar abartıyorsun anlamıyorum cidden !
- lan bana bak ! o piç o eve girerse sonuçlarına katlanırsın!
- ne sonucu be ! sen herseyi ceza vererek mi hallediyorsun sen ! Çocuk mu eğitiyorsun ege !
- Asyaaa ! lan beni oraya getirtme ! o it o eve girerse sen ....
telefonu yüzüne kapatıp bıraktığım temizlik işini yapmaya devam ettim. evi! ev demek ayıp olur aslında kocaman bir sarayın koridorunu ve benim odamı hızlıca süpürdüm. sonra etrafın tozunu aldım. saate baktığımda hızlıca üstüme dolaptan buldugum morcivert Lacoste tişörtü ve siyah dar kotumu giyip ayağıma da günlük giydiğim spor ayakkabılarımı giydim. koşa koşa banyoya gidip elime yüzüme şu tuttum. odaya geri dönüp saçımı temizlik yapmak için kullandığım ergen topuzunu bozup hızla saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaptım. kendime söyle bir baktığımda güzel olduğumu düşündüm. deodorantımı da sıkıp işi bitirdim. aşağıya inip telefonumu aldım hayret Arama yok. telefonu arka cebime atıp yukarıya bir daha çıktım. Bilgisayarı hazırlasam iyi olur... Bu arada nedense
ariana grande'nin rolling Thé deep cover'ını kendi kendime mırıldanıyordum. ordaki işim bitince aşağıya indim ve o anda kapı çalındı. koşa koşa kapıyı açtım. kapıyı açtığımda bizim ikizler , güneş ve birbirleriyle aynı ortamda bulunacağı için bir adet uyuz olmuş Orhun ve bir adette gıcık olmuş ozan duruyordu. güneş ikisinin ortasında kalmıştı. ikizler de onların bu hallerine gülmemek
için kendilerini zor tuttukları her hallerinden belliydi.
daha fazla uzatmadan'' hoş geldiniz'' dedim. çok şeker bir şekilde söylemiştim doğrusu. sonra içeriye gectiler.
bilgisayardan filmi açıp önce izledik. sonra sözlerini ve senaryosunu bulup Türkçeye çevirmeye başladık. tabi ozan bi ara buraya dönerse o da başlayacak da ... ne var sanki şu telefonunda ! bana bakmadığından emin olduktan sonra ona ölümcül bakışlarımı yolladım. tam işimiz bitmiş derken çalan kapıyı açmak için gittiğimde kapıda onu görmeyi beklemiyordum...'' sonunda '' dedi.. sonrası karanlıktı ...
evet. sizi cok beklettiğim için çok özür diliyorum... küçük bir sorunum vardı.. onu da atlattım.. en kisa zamanda yeni bölüm gelecek. bilerek kısa yazdım... öpüldünüz...
sizce gelen kimdi ??
yorum ve voteleri görelim...