Arabanın camından uzayıp giden yolu izlerken bende Boran'da ikimizde sessizdik.
Barış ile aramızda geçen tartışma beni fazlasıyla kırmış ve yaralamıştı.
Barış'ın benim yaşadıklarımı bizzat görüp bana karşı sarfettiği nedensizce acımasız sözlere bir anlam veremiyordum.
O kadar apar topar ve ani geliştiki her şey nasıl eşyalarımı toparladığımı dahi bilmiyorum gerçi yanıma pek bir şey aldığım da söylenemez.
Ben yatağın üzerine oturmuş derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken Boran yatağın üzerindeki küçük çantaya bir kaç parça bir şey yerleştirdi.
Gerçi bunları yanıma dahi almama gerek yoktu ama yine de bana ait kendi paramla aldığım bir kaç parça şeyi yanımda götürmek istemiştim.Boran'da istersen hemen çıkalım hiçbir şey almak zorunda değilsin demiş ama ona da " Tamam sen yapma ben yaparım " diye sinirle cevap verince " Tamam bir şey demedim " diyerek pes edip eşyaları çantaya doldurmuştu.
Barış her ne kadar onu yanlış anladığımı söylemekte dirensede söylediklerinde hem haklılık payı olması hemde canımı acıttığı gerçeği yüzünden onu dinlemeyi reddetmiştim.
Kucağıma Fıstığı alıp çıkarken Barış kapıda bileğimden tutup yalvarır gibi bakarken bileğimi tutuşundan kurtarıp " Seni arkadaşım sanmıştım ama sende en ufacık bir şeyde yaralarımdan vurup canımı acıtmaktan asla geri durmadın " dedim.." Efnan ben senin hala arkadaşınım ve üzgünüm " dedi.
" Hepiniz yapıp yapıp kırıp döktükten sonra yedi harf üç hece olan bir Üzgünüm 'un arkasına kolayca sığınıyorsunuz,beni sen yolladın Barış bunu asla unutma tamam mı ?" Dedim.
" Efnan bak gerçekten gitmek zorunda değilsin ,ben aslında öyle demek istememiştim " .
" Sana borcumu en yakın zamanda ödeyeceğim,giderken yapacağım ilk iş hesabımı aktifleştirmek olacak, birde biriktirdiğim param da var ,kocamın değil kendi param ile borcumu ödeyeceğim " dedim.
" Efnan bana herhangi bir borcun yok ,lütfen böyle söyleme çok utanıyorum " dedi .
" Nazife abla ve Nazlı ile sonra konuşurum, kendine iyi bak hoşcakal " demiş ve gözümden akan yaşları gizleme gereği duymadan yanından ayrılmış bahçe kapısını kapatırken dönüp tekrar bakmış ,arkamda perişan bir halde Barış'ı bırakıp Boran'ın açtığı kapıdan arabaya bitmiştim.
Boran Fıstığı elimden alarak çantasına yerleştirip arkaya bırakmıştı ve hiçbir şey demeden arabayı sürüp yola çıkmıştı.
Neredeyse yarım saattir ne o ne ben tek kelime etmemiştik." Telefonum sende mi ?" Diye sorarak arabanın içindeki sessizliği bozan ben oldum.
Boran elini direksiyondan çekip ceketinin cebine atıp telefonu iç cebinden çıkararak bana uzattı.
Elinden alıp rehbere girdim.
Oğuz'un numarasını çıkarıp aradım..İkinci çalışta " Alo Efnan abla " diye cevap verdi .
" Merhaba Oğuz nasılsın?" Diye sordum bende .
" İyiyim ablam seni sormalı hayırdır?".
" Oğuz ben ani bir kararla İstanbul'a dönüyorum, yani artık pastanede çalışamayacağım,ustanın numarasını bana yollarsan onunla konuşup özurlerimi iletip işi bıraktığımı söyleyeceğim".
"Boran Bey ile barıştınız yani ?" Diye sordu..
Boran'a bakarak " Hayır Boran bey ile barışmadık ama dönmem gerekti işte kimseye bir şey diyemedim çok ani gelişti, Nazife abla ve Nazlı'nın da haberi yok ,onlarla da konuşamadım " Dedim..
" Eee Efnan abla senin ile bir daha görüşemeyecek miyiz?" Diye sordu üzgün bir tonda.
" Neden görüşmeyelim Oğuz sen benim kardeşim gibi oldun ne zaman istersen görüşürüz İstanbul'a gelince beni mutlaka ara ,evime gel olur mu her zaman bekliyorum " dedim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALABORA
Fiksi UmumNeden bence yardıma ihtiyacın olabilir hem kocalar ne için var karıcığım " dedi tırnağını ensemde gezdirip saçımı çekip bir tarafıma topladi şu an ensem tamamen açık ve göz önündeydi " saçlarını da yıkayabilirim hııı ne dersin " kısık sesi ,ensem...