Ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değildir aslında.
Frans Kafka
•••••Writer's pov:
Önündeki şarap şişesine baktı genç kız yüzüne buruk bir gülümseme yerleşti aynı anda.
Abisi ailesiyle birlikte şehri gezmek için dışarı çıkmıştı,oysa koca evde yalnız başına oturmuş içiyordu.
Bu halde olmasının sebebiyse yine sevdiği kadındı, derler ki, insana sevdiği insan kadar acı çektiren olmazmış.
Haklıymışlar, hiç kimse insanı sevdikleri kadar yaralamazmış.
Eve gelirken Jennie ve Kai'yi sarılırken görmüştü, sevdiği kadın onu görünce hemen Kai'den uzaklaşmıştı.
Anlamıyordu neden acı çektiriyordu sevdiği kadın ona?
"Beni neden sevmiyor?" Diye sordu önündeki şarap şişesine.
"Neden cevap vermiyorsun? Tamam ben konuşuyorum sen dinle o zaman"
Önündeki şaraptan içerek devam etti konuşmasına.
"Bazen bazı insanların gözlerinin içinde sanki bir yıldız var gibi geliyor ama onun gözlerinin içindeki yıldızı bir tek ben gördüm. O yıldızlar dünyanın en parlak yıldızlarıydı.
Çok güzel öyle böyle değil, bana kelebekleri anımsatıyor.Kelebekler kanatlarını göremiyormuş,ne kadar güzel olduklarının farkında olmazlarmış.
Çok benziyor kelebeklere onlar gibi hem çok güzel hem narin.
Ama bazen çok acımasız oluyor.
Bin orduya yenilmezdim onun gülüşüne yenildiğim kadar.
O gülünce kalbimin tam ortasında papatyalar yeşeriyor.
Bazen haykırmak istiyorum ' seni seviyorum' diye ama beceremiyorum.
Bir de Kai var sevgilisi, benim için yasak olduğu halde seviyorum onu.
Belki Kai onu mutlu edecek,o mutlu olsun yeter ki, ben alışığım.
Kokusu, cenneti kıskandıracak kadar güzel kokusu var mayışmama sebep oluyor.