20.-The end

190 29 22
                                    

5 yıl sonra:

Uçaktan inip etrafa göz gezdirdim, havalımanı,kimileri için bu yer yeni bir hayatın başlangıcı, kimileri içinse bitiş noktasıydı.

Beş yıl önce bu yer benim için bitiş noktasıydı.

Ağır adımlarla benim için ayrılmış olan arabaya doğru yürümeye başladım.

Yarım saatlik yolculuk sonunda yemek için lüks bir restoran önünde durmuştu araba.

Kısa sürede sipariş ettiğim yemek gelince yemeğimi yemeye başladım.

Restorana giren beden durmuş, meraklı gözlerle etrafı aramıştı, sonda aradığını bulmuş olmalı ki,koşar adımlarla yanıma gelmişti.

"Ya nikahları kıyılacak yetişmezsek her şey mahv olur,sen oturmuş burda yemek yiyorsun. Bu olay bitsin söz sana bir ton erişteli tavuk alacağım yeter ki,acele et " dedi nefes almadan.

Çatalı masaya bırakıp ciddi bir ifadeyle yüzüne baktım.

"Merak etme Sehun o bende "

Sehun"Ya gözünü seveyim nasıl merak etmeyeyim, yetişmezsek her şey mahv olur"

Siz şimdi merak ediyorsunuz Sehun kim? Bu zamana kadar ne oldu diye ?

Merak etmeyin hepsini anlatacağım.

Tanıştırayım bu Sehun. O kazadan sonra Chaeyeong beni Avustralya'daki arkadaşı Sehun'a bırakmıştı.

Sehun'la aynı üniversitede de okumuş,her boku birlikte yemiştik, o benim için bir abi gibiydi.

Şu beş yıl içinde çoğu şey değişmişti, işimde başarılı bir avukat olmuştum. O günden sonra Kore'ye yalnız bir kere gitmiştim. Dae amcanın cenazesi için . Hiç kimseye görünmemek için maskalanmak zorunda kalmıştım.

Kore'den gittiğim günden 3 yıl sonra Dae amca hayatını kaybetmişti. Chaeyeong yalnız onda Kore'ye gitmeme izin vermişti.

Şimdi diyeceksiniz ki,Kim Dae'ye Jennie'yi koruyacağına dair verdiğin söze ne oldu ?

O işle bizzat Rosé ilgileniyordu. Jimin sonunda gerçek aşkı bulmuş, diğerleri sevgilileriyle mutlu mesut yaşıyordular.

Şirketi uzaktan idare etsem de asıl işi Nayeon ve Jeongyeon üstlenmişti.

Jennie, o kazandan sonra hastane kapısının arkasından onun yalvarışlarını duymuştum.

"Bir kerecik,onu görmeye ihtiyacım var" sanırım bu ondan duyğum son kelmelerdi.

Rosé asla izin vermemişti onun odaya girmesini. Sürekli "Sen benim kardeşimi üzdün" diyerek kavga ederdi onunla.

Sanırım kazadan bir hafta sonra oldu bu olay, odama gelip "artık burada yaşayamazsın ,seni üzen biri için acı çekmene izin veremem. Bu yüzden bu gün Avustralya'ya uçacaksın,orada bir arkadaşım karşılayacak seni,ona emanetsin bundan sonra " demişti.

Sensitive Hearts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin