Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.!Vatan uğruna ölen varsa vatandır!
Başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz.
48 tam 48 saattir esirdim. Ne bir lokma ekmek nede bir yudum su görmemiştim. Uykusuzluktan kızaran gözlerim kapanmak istiyor, ben kendimi zor zapt ediyordum.
Burası Hakkari, aylardan mart. Uyuşturucu ve el bombası üreten teröristler tarafından gittiğim köyde yakalanmıştım, üstelik köyde de bir sürü can kaybı vardı. Kaldığım oda o kadar konforsuz, hadi konforu geçtim o kadar havasızdı ki şaka yapmıyorum idrar kokuyordu. Açlık, uykusuzluk ve bu koku midemi bulandırırken odanın kapısı hızla açıldı.
"Tu çawa yî bedewiya gund?" odaya giren şeref yoksunu kürtçe konuşmuştu, normal şartlarda asla kürtçe bilmez, öğrenmeyi de düşünmezdim. Doğu tarafına geldikten 1 ay sonra sular seller gibi öğrenmiş, bundan da şikayetçi olmak yerine keşke daha önceden öğrenseydim demiştim.
"Divê ez ji te bipirsim, bêşeref." diyerek ayağa kalktım ve öne doğru bir adım atıp omzularımı dikleştirdim. "Unutma piç kurusu bir Türkü asla ezemezsin." dediğimde kaşlarını çattı, bağırarak oda da olan tek eşyayı yani sehpayı devirdi. Yanıma gelip saçlarımdan tuttu ve kafamı geriye doğru çekti. Saç diplerim acıyordu ama acılı bir feryat bırakırsam bu onu hoşuna gidecekti, bunu asla yapmazdım.
"Sende şunu unutma o zaman Türk, bizler sizin topunuzu ezeceğiz." tok kahkaham odayı doldururken saçlarımı tutan Şiyar adlı terörist sekteye uğramıştı. O koparmaya çalışıyormuş gibi saçlarımı çekerken kahkaha atmam onu baya bir şaşırtmıştı. Saçlarımı bırakıp bana sert bir tokat attığında kafam sola doğru düştü. "Orospu." diyen Şiyar sinirle odadan çıktı, kapıda duranlara ise "Bu orospuya vereceğiniz yemek ve suyu vermeyin, Türklüğünü şimdi de görelim." diye bağırdı.
Saçmalıyordu, bir kaç parça yemek için vatanımı satıpta gururumu ayaklar altına almazdım. Açlıktan ölürdüm yinede boyun eğmezdim. Vatan, uğruna ölen varsa vatandı. Bu topraklar kolay kazanılmamıştı, kolay kolay da kimseye yar edilmeyecekti. 48 saattir olmadığım için illaki fark edilmişimdir diye düşünüyordum.
Burada pek arkadaşım yoktu Efnan'dan başka tanıdığım hiç olmamıştı. Ama ben öğretmendim ve 2 gündür o güzel öğrencilerime kavuşamıyordum. Mutlaka beni arıyorlardı, ben ülkeme ve askerine son derece güveniyorum. Oda da bulunan leş yatağa oturup beklemeye başladım, sıkılmıştım. Ne için burada tutulduğum hakkında hiç bir bilgim yoktu. Köyde yaşayan teyzelere her hafta sonu gider okuma yazma öğretirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nare
Teen FictionKüçüklükten beri hayali olan öğretmenlik şuan onun mesleği idi. İlk görev yeri olan Hakkari'de 2 sene normal bir yaşam süren Nare, teröristler tarafından kaçırılarak günlerce esir kalmıştı. Bütün umutları tükenmişken yetişen Gölge Timi, onun bu zam...