Küçüklükten beri hayali olan öğretmenlik şuan onun mesleği idi. İlk görev yeri olan Hakkari'de 2 sene normal bir yaşam süren Nare, teröristler tarafından kaçırılarak günlerce esir kalmıştı.
Bütün umutları tükenmişken yetişen Gölge Timi, onun bu zam...
Tohum saç, bitmezse toprak utansın.! Hedefe varmayan mızrak utansın.!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen.! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın.!
Eski çınar şimdi noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın.!
Üstada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın.!
Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın.!
Ey bin bir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın.!
-Necip Fazıl KISAKÜREK
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Uyandığımda saat 06:02'di, tam 14 saat uyumuştum. Normal uykum 6 saat falandı fakat 48 saat boyunca esir tutulmuştum, bu kadar fazla uyumam normaldi.
Sabah erken olmasına rağmen giyinip yürüyüş için dışarıya çıktım. Hava fazlasıyla soğuktu, montuma iyice sarılıp askeriye'nin olduğu tarafa doğru yürüdüm. Bir kaç nöbet tutan asker kesip aralarından kendime koca bulsam fena olmazdı.
Şöyle heybetli bir asker yavuklusu olmak yakışırdı bize. "Hanım efendi bu saatte birşey mi oldu?" diyen askere baktım. Elinde büyük bir silah tutuyordu, boyu diğer askerlere göre kısaydı. "Anlamadım evlenelim mi dedi o?" dedi sol meleğim, ben içimden kıs kıs gülerken karşımda bana boş bakış atan askere açıklama yaptım.
"Evet sorun şu, komutan Yavuz mudur nedir onu çağırmanı istiyorum." can sıkıntısında bu bay çok bilmişe bulaşsak eğlenceli olurdu. "Neyi oluyorsunuz?" diyen askere gülerek baktım. "Sevgilisi." dediğimde gözleri irileşti, yanındaki askere baktığında kafa salladı. "Peki çağırıyorum."
Asker içeriye girdiğinde, günlerdir huzur dolu bir nefes alıp insanlara bulaşmadığım için bol bol bulaşalım dedim. Bir öğretmen olarak öğrencilerime harika örnek oluyordum. Bir kaç saat sonra eve dönüp okul için hazırlanacaktım, bugün öğrencilerime kavuşmam gerekiyordu. Uykudan yeni kalkmış olan Yavuz komutan sinirle yanıma geldi.
O geldi ben keyiflendim. "Ne oldu sabahın köründe?" dedi, sesinden anlaşıldığı kadarıyla en güzel uykularından birini falan bölmüştüm sanırım. "Seni özledim." kafasını yarabbi sabır der gibi sallayıp gözlerini bana dikti. "Bak güzel öğretmenim, hakkımızda ufak bir yanlış anlaşılma olmuş. Herkese sevgiliyiz demeyin lütfen."
"Neeee güzel öğretmenim mi??? Kesin aşık." sende gazı ver dedim sol meleğime. "Şaka yaptık, onlarda hemen inanmasınlar." dedim omzumu kaldırıp indirerek. Komutan saçlarını karıştırıp, "Evet ne için gelmiştiniz? Bir sorun falan mı oldu, olduysa evinizin oraya bir ekip gönderelim." dedi.
