Saat öğlene gelirken Heeseung'a ait geniş odanın içini çoktan güneş ışığı doldurmuştu. Sarmaş dolaş yatan ikilinin feromon kokuları odayı sarmış, çarşaflar birbirlerine dolanmıştı. Jake'in başı Heeseung'un göğsündeydi. Heeseung'un kolları Jake'in belini sıkıca kavramıştı. Her şey yerli yerinde ve olması gerektiği gibiydi.
İlk uyanan Heeseung oldu. Duvarda asılı saate çevrili bakışları sayesinde çoktan öğlen olduğunu anlamıştı. Yataktan kalmak buna rağmen hiç içinden gelmiyordu. Jake'e sarılarak bir iki gün daha uyuyabilirdi. Garip bir şekilde hem yorgun hem de mutluydu.
Jake uyandığında Heeseung'u yanında bulamadı. Banyodan gelen su sesinden onun duşta olduğunu anlasa da uyandığında onu yanında görmek isterdi. Bu onu biraz kötü hissettirmişti. Yine de artık Heeseung ile ikisinin aynı duyguları paylaştığını biliyordu. Gönlüne su serpen şey buydu.
Heeseung duşunu aldıktan sonra odaya döndüğünde onu üzerinde boxerla odayı inceleyen Jake karşıladı. Jake onun geldiğini fark etmemişti. Heeseung ise bundan yararlandı. Banyo kapısına yaslanarak Jake'in fotoğraf çerçevelerini incelemesini izledi.
Jake'in elinde Heeseung'un lise yıllarından kalma bir fotoğraf vardı. Birkaç kişinin olduğu fotoğrafta tek tanıdık sima Heeseung'du. Geri kalanların hepsi Jake'e yabancıydı. Üzerlerindeki formadan bir spor takımı oldukları belliydi ama Jake'in formalar ile arası iyi değildi. Hangi spor olduğunu anlayamamıştı. Bu pek de önemli değildi çünkü dikkatini başka bir fotoğraf çekmişti.
Heeseung bu fotoğrafta küçüktü. Belki yedi belki de sekiz yaşlarındaydı. Elinde beyaz bir ayıcık vardı. Mor gözleri ışıl ışıldı. Kocaman bir gülümsemeyle kameraya bakıyordu. Onu bu şekilde görmek Jake'in kalbinde bir yerlerin yeşermesine neden oldu. Her ne kadar acı verici bir hayat yaşamış olsa da Heeseung'un mutlu olduğu zamanlar da vardı. Gözünün içinin güldüğü zamanlar, çocukluğunu yaşadığı zamanlar. Jake gülümsedi. Kocasının bu kadar ufak olduğu bir zamanın fotoğrafının olması onu çok mutlu etmişti. Bu fotoğrafı alabilir miydi acaba?
Heeseung ona arkadan sarılana kadar Jake fotoğraflara bakmaya devam etmişti. Heeseung'un ıslak bedenini hissettiğinde ise arkasını döndü. Kocasının dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Yirmi beş yıllık hayatının hepsini bu an için yaşamış gibi hissediyordu. Sahi... bu hayatta her şeye sahip olabilirdi. Para, güç, mevki... tüm dünya onun olabilirdi ancak hiçbiri şu anki gibi hissettirmeyecekti. Hiç kimse Lee Heeseung gibi hissettirmeyecekti.
"Bensiz duş almışsın." dedi Jake dudaklarını hafifçe büzerek. Heeseung onun bu yönünü ilk defa görüyordu. Bu afallamasına neden olurken aynı zamanda onsuz duş aldığı için kendine kızmıştı da.
"Özür dilerim." dedi Jake'in büzülmüş dudaklarını tekrar öperken. Onu kucağına alıp banyoya taşıdı. Kocasını küvetin önüne bırakmıştı. Amacı onunla birlikte yıkanmaktı. Az önce duş almamış gibi davranıyordu. Jake onun ne yapmak istediğini anladığında gülümsedi. Heeseung kendi belindeki havluyu çıkarırken o da boxerını çıkarmıştı.
Küvete birlikte girdiler. Heeseung onu özenle yıkadı. Ona biraz sert davransa kırılacaktı onu sanki. Heeseung bundan korktu. Hiç kimseye bu kadar yumuşak davranmamıştı. Bu onun doğasında yoktu bir kere. Jake ise farklıydı. Heeseung bundan sonra ona asla sert davranmayacaktı. Herhangi biri, kim olursa olsun, ona sert davranırsa da dünyayı o kişiye dar edecekti.
İkisinin yemeğe inmesi bir saati buldu. Sofra çoktan kurulmuştu ve herkes kahvaltısına başlamıştı. Onların ne zaman geleceklerini bilmediklerinden bekleme kısmını es geçmişlerdi.
Jake ve Heeseung yemek odasına giriş yaptıkları an Niki sandalyesinden fırlayarak Jake'in üzerine atladı. Jake kendisine sıkıca sarılan arkadaşına aynı şekilde karşılık vermişti. Sadece bir gün ortalıkta olmamasına rağmen onu gerçekten özlemişti. Niki, Jake'ten ayrıldıktan sonra sıra en küçükleri olan Jaekyoung'daydı. Yaş olarak küçük olmasına rağmen cüsse olarak büyük olan genç liderini sıkıca bir sarılmanın içine çekmişti. Jake de ona aynı Niki'ye sarıldığı gibi sarıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITE ME {HEEJAKE}
FanfictionBir kehanet bu, Sim Jaeyun. Her ne kadar sen inanmasan da bizi bir araya getiren şey kaderin oyunu.