Luna, keyifli okumalar diler! 💙
"Saçlarıma sarı kurdeleler takarsam mutlu olabilecek mıyım sahiden?"
"Jimin beni aldatmaz."
...
Ev yalnızca içinde barınmanızı ve temel ihtiyaçlarınızı sağlayabileceğiniz dört duvardan ibaret midir? Evi ev yapan içindeki lükslük ve şaşa mıdır yoksa içindekilerle biriktirebileceğiniz o tatlı hatıralar mı?
Eskiden olsa belki ne kadar büyük ve yeterli olursa ev o kadar ev gibi hissettirir derdim. Para göz olduğumdan değildi, eskiden sadece paranın eksikliğini duyardım. Ama şimdi değişmişti. Bu sessiz evde, kardeşlerimle beraber sobada ısıttığımız o mandalina kabuklarını düşünüyordum. İşte evi ev yapan buydu. İçinde huzurla yaşayabileceğin aile fertleri.
Birkaç gündür Min'lerin evinde bir sessizlik ve korku hakimdi. Yemeklerde artık gülüşüp sohbet etmiyorduk. Çatal seslerinden o kadar geriliyordum ki pek bir şey yemeden odama çekiyordum. Çok geçmeden de Taehyung ve Jungkook yanıma geliyor, beni eğlendirmeye çalışıyorlardı.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama bildiğim tek şey eskisi gibi olmayı arzulamamdı. Taehyung ve Jungkook'la yine ortalıkta çocuklar gibi koşuşturalım, Bayan Min'le sohbetler edelim, Bay Min'le satranç oynayalım. Artık gülümsemiyordu kimse ve ben bunu hiç sevmemiştim.Rahatsız edici yemekten odamıza kaçtığım bir zamandı yine. Birkaç gün geçmişti ama mektupların devamı gelmemişti. Ya da herhangi bir anormal olay olmamıştı. Namjoon hyung ve Bay Min işe gidip geliyorlardı. Ev biraz daha sıkı orunuyor, Taehyung genelde bizimle oluyordu. Aile doktorları sürekli Yoongi'yi kontrole geliyordu.
Ah, birde Yona. Sürekli Yoongi'nin dibindeydi.
Sıkıcılıkla aynı monoton devam eden hayatım öyle bir kırılmıştı ki, apayrı bir evrene geçmiştim sanki adeta. Önce biliyorsunuz zaten. Yoongi ile olan bağım çoğu şeyi değiştirmişti. Bundan memnundum ama sonra olanlar... Taehyung'un ailesinin gerçek ailesi olmamasını öğrenmemiz ve orada yaşadığımız tehlike zaten başlı başına bir trajediyken sonra da Yoongi'nin peşine takılan birileri işi yokuşa sürmüştü. Neyseki Taehyung'un ailesinden yana sıkıntısı yoktu. İyi insanlardı ve oğullarını seviyorlardı. En azından bu konuda biraz olsun rahat hissediyordum.
Yine de bu başımızdaki belayı ortadan kaldırmıyordu.
Hep geceleri konuşur olmuştuk Yoongi'yle artık. Oynadığımız şu amansız ve saçma oyun yüzünden gündüzleri birbirimize bile bakamıyorduk. Bize tek kalan zaman geceleriydi. Onlardan birinde, bu mektup meselesini konuşurken neden polise gitmediğini sordum. Bay Min'de ısrarcıydı bu konuda üstelik. Ama Yoongi ve Namjoon hyung öyle düşünmüyordu. Gitmeyeceğini söyledi. Dediğine göre içeride zaten adamları varmış. Hoseok hyung ve birkaç arkadaşı daha ona bu konuda yardımcı olacakmış. Ona güvenmeliymişim, bir bildiği varmış.
Korkuyordum. Ona güvenmediğimden değil. Onu sevdiğimden.
İç çekerek kalktığımda yan odadan gelen ses dikkatimi çekti. Herkesin aşağıda, yemek odasında olduğunu sanıyordum. Ayrıca yan oda Yona'nın değil miydi? Her neyse, aslında onunla konuşmak iyi olacaktı.
Odadan çıkıp yan odanın kulpunu tuttuğumda beklemediğim şekilde açıldı. Korkarak gerileyen Karina, hızla arkasına bir şey sakladığında merakla ona baktım.
"Ne yapıyorsun burada?"
"Çarşafları değiştiriyordum."
"Peki değiştirdiklerin nerede?" Öylesine arkasına bakarken sordum. "Üstelik yatak toplanmamış?" Gözleri büyüdü birden. Kolumdan tutup anlayamadığım bir hızla beni de içeri çekti, kapıyı kapattı ve kıyafet dolabına sokup fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
40'𝘀 𝗠𝗮𝗿𝗿𝗶𝗮𝗴𝗲 | ʸᵒᵒⁿᵐⁱⁿ
FanfictionPark Jimin, daha önce adını dahi duymadığı adamla evlendirilmişti.