"O papatya kadar saf olduğunu daha ilk görüşte anladım. Kirli dünyaya açmış çiçektin sen."☃︎
Yağmur henüz durmuştu. Kendimi kullanılmadığı belli olan balkona atmış, ağır toprak kokusunu içime çekerek düşünce ve hayallere dalmıştım. Bu düşünce ve hayallerin sonu ister istemez az önce beraber uyandığım adama çıkıyordu.
Derin bir nefes verdim.
Uzak yatmamıza rağmen uyandığımda çok yakındık birbirimize. Daha doğrusu o sadece benim tarafıma dönmüştü ama ben iyice sokulmuştum ona. Ellerim göğsnün üzerindeydi. Elinin teki saçlarımdaydı, görmüştüm. İçten içe mutlu oluyordum düşündükçe.
Bugün hava çok güzeldi. Soğuktu ama bir yandan da sevimli bir hali vardı. Ucu bucağı gözükmeyen bahçeden yükselen ışıltılı bir his vardı hissettiğim.
Ellerim üşüyordu. Soğuk rüzgar yeni uyandığım mahmur yüzüme çarpıyor, rüyadan uyandırmak istermiş gibi titretiyordu beni. Saçlarım uçuşuyordu. Terliklerim ıslanmıştı ama umursamıyordum. Sadece anı hissetmeye çalıştım.
Ben kendimi düşünen biri hiç olmamıştım. Ailem için çok sevdiğim okulu bırkmış, hiç istemediğim zor bir işe girmiştim. Ailem için gülümser, ailem için didinirdim. Taehyung için açardım kollarımı, onun için bu kadar şımarırdım.
Bir ailem vardı benim. Bir de Taehyung. Onlar olmadan yapayalnızdım ve birkaç güne onlar da gidecekti benden. Taehyung'u zaten dün bırakmıştım arkamda. On yedi yıllık dostum. On yedi yaşım.
Ailem vardı benim. Şimdiyse ailem, Min Yoongi adında zarif bir adam olacaktı.
Gözlerimi kapattım.
Sıcak nefesi yüzüme çarpıyordu. Kalbim deli gibi atıyor, büyüyen gözlerle ona bakıyordum. Kısa sürdü bu. Elimde olmadan kapıldım büyüsüne. O uyurken o kadar da masumdu ki... Nasıl anlatsam... Masumca uyuyan bir kedi gibiydi. Birkaç aylık bebek gibi.
Tutamadım kendimi. Varlığından bir haber olduğum gizli çillerine gitti parmaklarım. Dokunamadım. Çektim hemen ve kalktım yataktan. Kendimi bu kullanılmayan balkona attım. Kalbim... kalbim sanırım kendini kaybetmişti.
Üzerime örtülen pikeyi hissettiğimde bile açamadım gözlerimi. Hatta az önce yattığım yatağa sürüklenirkende. Aklıma gelmişti o koku. Onun ilk defa bu sabah keşfettiğim kokusu...
"Jimin, ayakta uyuyorsun resmen. Ne diye balkona çıktın ki? Hava çok da soğuk. Üşüdün mü çok? Sıcak çay getireyim mi sana hemen? Üstüne bir şeyler-" Gözlerim yavaşça aralandı. Bileğini tuttuğum için susmuştu ve gözlerime bakıyordu şefkatle. Gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
40'𝘀 𝗠𝗮𝗿𝗿𝗶𝗮𝗴𝗲 | ʸᵒᵒⁿᵐⁱⁿ
Fiksi PenggemarPark Jimin, daha önce adını dahi duymadığı adamla evlendirilmişti.