Yavuz'danSabah alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Dün yaşadığım yoğunluktan dolayı hala kendimi yorgun hissediyordum ama kendimi yine de yataktan kalkmaya zorladım. Elimi telefonuma atıp hala çalmaya devam eden alarmı kapattım. Banyoya ilerledim ve ayılabilmek adına yüzüme bolca soğuk su çarptım. Kafamı kaldırıp aynada kendi suretimi gördüğümde derin bir nefes aldım. Islanmış percemlerim hafifçe gözümün üzerine düşmüş, su damlaları uçlarından yüzüme akıyordu.
Dün akşam yaşadığım anlar aklımdan geçerken dudaklarımdaki yukarı doğru kıvrılmayı gördüm. Gözlerimin parıldadığını gördüm. Aynada gördüğüm Yavuz, daha önce hiç tanımadığım, hiç bilmediğim biriydi. Daha önce aşık olmamıştım ki nasıl olduğunu bileyim.
Demekki böyle oluyormuş paşam. Buna alışsan mı ki artık?
İç sesim yine mesaisine başladı. Gerçekten böyle oluyormuşum demekki. Bu adam hayatıma girdiğinden beri yaşadıklarımı düşündüm. Hayatım boyunca toplasan şu bir kaç gün içinde güldüğüm kadar gülmemşimdir.
Yavuz. Lan oğlum. Senin yanında annenden başka kim vardı ya? Kimin yanında kahkaha atacaktın ki? Mahalle abileriyle birlikte mi kahkaha atacaktın? Onların yanında kalmaktan iki kaşının arasında derin bir vadi oluştu kaşlarını çatmaktan.
Doğru. Kendimi korumaya o kadar alışmıştım ki sürekli kaşlarımı çatıp ağır abi rolüne bürünmüştüm. Ayakta kalamazdım yoksa. Benim yaşadığım çevrede sert olmak her şeyden önemliydi ne de olsa.
Kendi kendimle göz temasını kesip havlu ile yüzümü kuruladım ve odama geri döndüm.
Üzerime baharlık toz pembe kapsonlu bir swetshirt, altıma bol paça siyah bir kot giydim. Beyaz spor ayakkabılarımı giyip aynanın önünde bulunan bileklilerimden siyah kalın deri olanı seçtim. Sol orta ve sağ işaret parmağıma siyah çelik yüzüklerimi taktım. Ve sol kulağıma da mıknatıslı siyah küpelerimden birini taktım. Boy aynasında kendime baktım ve gördüğüm görüntüden memnun oldum. Bugün az biraz serseri görünümünde olmak istiyordum. İçimde tarif edemediğim bir heycan vardı. Yerimde duramıyordum. Midemde tepişen taylar nefes almamı zorlaştırıyordu. Aynadaki kendime, "Hadi bakalım koçum. Göster kendini." Dedim. Bugün tasarladığım parçaları basmak istiyordum.
Sırt çantamı kontrol edip odadan çıktım. Mutfağa geçip çantamı sandalyenin üzerine bıraktım ve kahvaltılıkları masaya koydum. Kahve makinesini çalıştırdım. Hazar hala gelmemişti. Uyuyakaldığından endişelendim.
Uyandırmalı mıyım?
Mal deyince bana kızıyorsun birde. Hakkıyla söylüyorum. Adam geç mi kalsın? Git kontrol et. Ne bilim belki uyanmadıysa uyurken nasıl göründüğüne bakarsın. Ya da uyurken belki sende ondan bir öpücük çalarsın.
Kes sesini. Sen çok arsız bir iç ses oldun artık.
Ne yani yalan mı?
Kes sesini dedim.
Dün akşam yaşadığım anın görüntüleri gözümün önünden film şeridi gibi geçerken yine kendimi kaybettim tabi ben. Kendimi hareket etmeye zorlayarak hızla yukarı çıktım. Kapısının önüne geldiğimde tam kapıyı çalacakken elim yukarıda kaldı.
Ya uyanmadıysa. Ya uyandı da banyodaysa. Ya belinde havluyla giyinmeye çalışıyorsa.
Son düşündüğüm ile vücudum sanki daha fazla ısınabilirmiş gibi derecesini arttırdı. Elimi indirip koridorda bir ileri bir geri gidip geldim bir kaç saniye. Sonra olacak ile öleceğe çare yok deyip kapıyı çaldım. Bekledim ama içeriden ses gelmedi. Bir kere daha çaldım ama yine ses yoktu. Çekinerek elimi kapı koluna uzattım ve yavaşça açtım kapıyı. Başımı azıcık aralıktan içeriye uzattım. Uygun olmayan bir manzara ile karşılaşmak istemiyordum çünkü. Ama gözlerimi odaya gezdirip gördüğüm manzara karşısında nutkum tutulmustu.
![](https://img.wattpad.com/cover/336956841-288-k833141.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Yeşil Ve Kömür Karası (KISA SÜRELİĞİNE ASKIYA ALINDI)
RandomGece kadar siyah saçlarının arasından geçirdi parmaklarını. Ne yapmalıydı ya da nereye gitmeliydi emin değildi. Hayatın ona sunduğu olumsuzluklardan yılmıştı artık. Belki de yapması gerekeni yapmalı ve bu dünyadan gitmeliydi. "Ne düşünüyorum ben ya...