Günün 2.bölümüdür. lütfen önceki bölümü okumadan geçmeyin. Zira kısa olsada hikayenin bel kemiği.
Yorum ve oy atan parmaklarınızı seveyim.🥰🥰🥰🥲
Saatler saatleri, günler günleri, haftalar haftaları kovalıyordu. Ekran karşısında Eser ile ilgili dosyaları düzenliyordum. Neredeyse herşey tamamdı. Bu herifi içeriye tıkmak için yapılacak son hamle bir ay sonra gerçekleşecek ihale idi. Hazar Bey ile hergün görüşüyorduk. Mükemmel bir dosya hazırlamanın haricinde onun sesini telefondan her duyduğumda kalbimin, göğüs kafesimden çıkmak istemesine hala alışamamıştım. Birbirimizi görmeden bu sekilde hissetmek hala alışabildiğim bir şey değildi. Birbirimizi tanımıyorduk ki. Sadece cinsel gerilim miydi hissettiğim? Aşkın bende tarifi yoktu çünkü aşık birinin ne hissedeceği konusunda deneyimim yoktu.
İki gün sonra Hazar Bey dönecekti. Bunu düşünmek içimde tuhaf bir şeyleri harekete geçiyordu. Sanki geçirse ne olacaktı ki? O adam bana bakar mıydı hiç? Ayrıca daha cinsel kimliği hakkında da hiç bir şey bilmiyordum. Bu öyle dank diye sorulacak bir soru muydu ki? Kendisine sormayı bırak, çevresinden de kimseye soramazdım.
Kafam iyice dağılmış durumdaydı. Başımda hafif bir ağrı vardı. Bir ağırlık vardı. Gözlerim sürekli kapanıyordu. Bir anda kasıklarıma korkunç bir ağrı saplandı. Oturduğum yerde kolumu karnıma sararak iki büklüm oldum. Tarihe baktım.
"Kahretsin. Tam zamanıydı yani."
Kaşlarım çatık kendi kendime söylendim bir süre. Ağrım hafifleyince yerimden kalkarak çantamın yanına gittim ve karıştırmaya başladım. Gizli gözü açtığımda tüm bedenimi bir şok ve panik dalgası sardı. Bölmeye ped koymayı unutmuştum.
"Allah beni kahretsin ya. Ne yapacağım şimdi?"
Binamızın yakınlarında marketi bırak mahalle bakkalı bile yoktu.
"Kaldın mı Yavuz, öylece ortalarda? Seni gerizekalı ya. Oğlum nasıl unutursun? Nasıl?"
Kendi kendime konuşup saçlarımı çekiştirirken ne yapacağımı düşünüyordum bir yandan. Bu durumda yardım isteyebileceğim tek insan Aylin ablamdı. Ama bunu ona söyleyebilecek cesaretim var mıydı? İşte ondan pek emin değildim. Ben bunları düşünürken alt tarafımda çok hafif bir sıcaklık ve biraz da ıslaklık hissettim.
"Siktir."
Daha fazla düşünemezdim. Yoksa kan gövdeyi götürecekti burada. Eve gitmeyi bırak oturduğum yerden bile kalkamazdım yoksa.
Hızla telefonumu elime aldım ve ablamı aradım.
"Kardeşim."
Telefondan gelen şen sese tebessüm ettim.
"Abla, odanda mısın ve yalnız mısın?"
Panikle çıkan sesime şaşırmış olacak ki onun sesine bir an endişeli bir hal aldı.
"Odamdayım ve yalnızım. Ne oldu Yavuz? Endişelendirme beni."
"Yok bir şey ablam. Endişelenme. Hemen yanına geliyorum."
"Tamam. Gel bakalım."
Zaten telefon elimde yürüyordum. Kattan çıkıp kilitledim. Hızla Aylin ablanın odasına gittim. Kapıyı çaldım ve o daha gel derken ben odaya daldım. Beni gördüğü gibi ayağa kalkıp yanıma geldi. Onun endişeli yüzünü görünce içim sıcacık oldu. Annemden sonra benim için gerçekten endişelenen ilk insan. Canım yaaa.
"Abla, yanında ped var mı?"
Bodoslama konuya atladım. Çünkü kendimi biliyordum. Kesinlikle kaybedecek zamanım yoktu. Duyduğu soruyla anlamaz gözlerle bana bakıyordu Aylin abla. Gözlerini kırpıştırdı. Benim ise zamanım yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/336956841-288-k833141.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Yeşil Ve Kömür Karası (KISA SÜRELİĞİNE ASKIYA ALINDI)
AcakGece kadar siyah saçlarının arasından geçirdi parmaklarını. Ne yapmalıydı ya da nereye gitmeliydi emin değildi. Hayatın ona sunduğu olumsuzluklardan yılmıştı artık. Belki de yapması gerekeni yapmalı ve bu dünyadan gitmeliydi. "Ne düşünüyorum ben ya...