Kontrol etmeden salıyorum. Hata varsa affola.
Aylin, kapıdan çıktığında kahvenin kokusunu soluyan soluya mutfağa yönelmişti. Gerçekten güzel kokuyordu. Kendi katlarında da mutfak vardı. Orada da kahve yapılıyordu ama bunun çekirdekleri sanki özel gibiydi. Yürümeye devam etti ve bangonun başında gördüğü beden ile yüzünü komple kaplayan bir gülümseme kapladı. Yavaşça ilerleyerek arkasında durdu ve "Hııımm. Enfes kokuyor." Dedi.
Yavuz, omzu üzerinden genç kadına baktı. Elinde yıkamayı bitirdiği cezvesini bulaşıklıga bıraktı ve yüzünü Aylin'i döndü.
"Çekirdekleri farklı ülkelerin tatlarından alıyorum ve kendim karışım yaparak öğütüyorum. Bu yüzden kokusu daha keskin ve büyüleyici oluyor."
Kaşları havalandı Aylin'in. Bu garip çocuğun değişik zevkleri var gibi duruyordu. Tam bir kahve tiryakisi olduğu belli olan genç adamdan kendisine de kahve yapmasını istedi.
"Yavuz, sana zahmet olmazsa benim içinde yapar mısın? Gerçekten tatmak istiyorum."
Yavuz, küçük bir sırıtma gönderdi Aylin'e. Tabiki yapardı. Kahve karışımı ile gurur duyardı. Deyme baristalara taş çıkarıdı ama böbürlenmeyecekti.
"Tabiki yaparım. Nasıl içersiniz? Şahsen ben bir tiryaki olarak kahvenin şekerle içilmesinin tam karşısındayım."
"Bende şekersiz severim ve sana katılıyorum. Şekerin kahvenin katili olduğunu düsünüyorum."
Yavuz, tekrar cezvesini eline aldı ve Aylin için kahve yapma işine girişti. Bu arada Aylin, bu durumun bu tuhaf oğlan ile sohbet etmek için oldukça uygun olduğunu düşündü.
"Oooo, bakır cezve kullanıyoruz haaa? Baya gelenekselcisin anladığım kadarıyla."
"Aslında her konuda bu kadar gelenekselci değilim ama özellikle kahve konusunda bu tarz tabularım var. Kahvenin şekersiz içilmesini düşündüğüm gibi, pişirirken de cezbeden yavaş yavaş pişmesi taraftarıyım. Bu şekilde tadı daha güzel ortaya çıkıyor."
Bunlar konuşulurken ocağa konan kahve yavaş yavaş köpürmeye başlamıştı. Köpükleri fincana aktaran genç adam, cezveyi yeniden ocağa koydu ve bir taşım daha kaynattı. Ocaktan alarak fincanı doldurdu ve fincanı tabağına koyarak Aylin'e uzattı. Meraklı zümrütler Aylin'in gözlerine kilitlenmişti. Annesi dışında kimseye kahve yapmamıştı ve bu kadına da neden yaptığını bilmiyordu. Sadece o sorunca hayır diyememişti ama bundan rahatsızlıkta duymamıştı. Sanki kendi evindeydi de misafir ağırlıyordu.
Durumundan dolayı insanlardan hep uzak olmuştu. Bu yüzden gerçek bir dosta hiç sahip olmamıştı. Korkuları vardı. Korkuyordu. Annesi hariç çevresindekilerin, durumunu öğrenince babası gibi onu terk edeceğinden. Bu yüzden hiç dost edinmemişti. Okulda arkadaşları vardı. Ama hepsi yüzeyseldi. Kimseyle sırrını paylaşmaz ama herkesin sırrını dinlerdi.
Aylin, fincanını aldı. Mutfak içindeki masalardan birini işaret ederek, "Kahve sohbet ile içilir. Bana eşlik etmek ister misin? Yani beni yalnız bırakmayacağını umuyorum." Dedi.
Yavuz'un gözlerinde yıldızlar parladı. Aylin, şaşkınlıkla Yavuz'a baktı. Ağzı O şeklini aldı.
"Bu çok güzel." Ağzından hayranlıkla çıkan sözlerin kahvesi için olduğunu zanneden Yavuz, Aylin'e tesekkur etti.
"Hayır." Dedi Aylin. "Beni yanlış anladın. Ben onu gözlerindeki yıldızlar için söylemiştim."
Bu sefer şaşırma sırası bizim zümrüte gelmişti. Yutkundu. Gözlerini yere eğdi. Boynundan yukarı doğru çıkan sıcaklıkla yüzünün kızardığına emindi. Çevresinde her zaman çok fazla kız olurdu. Bir çok iltifat alırdı ama bu denli utandığını hatırlamıyordu. İltifat için teşekkür ederken sandalyelere karşılıklı oturdular. Aylin, çocuğun utanmasından keyif almıştı. Yanaklarının pembeliği ona değişik bir çekicilik katmıştı. 'Ah Hazar ah. Neden ilk görüşte aşık olduğunu şimdi daha iyi anliyorum' Diye düşündü.
Ikiside fincanlarını masaya koydu. Aylin, fincanından bir yudum aldı. Ağzının içine yayılan aromayı daha iyi hissedebilmek için gözlerini kapattı. Bu arada Yavuz onu inceliyor, tepkisini merak ediyordu. Aylin gözlerini açtı. O gözlerde memnuniyet vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/336956841-288-k833141.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Yeşil Ve Kömür Karası (KISA SÜRELİĞİNE ASKIYA ALINDI)
DiversosGece kadar siyah saçlarının arasından geçirdi parmaklarını. Ne yapmalıydı ya da nereye gitmeliydi emin değildi. Hayatın ona sunduğu olumsuzluklardan yılmıştı artık. Belki de yapması gerekeni yapmalı ve bu dünyadan gitmeliydi. "Ne düşünüyorum ben ya...