6. Gizemli Lider

717 40 1
                                    

Arabayı babamın evinin önünde durdurdum. Ulaş'ın bu saatte okulda olduğunu biliyordum. Ve konuşmak için tam zamanıydı. Hızlıca kapıyı açıp arabadan indim. Büyük adımlarla eve yürümeye başladım. Sinirle zili çaldım. Babamla kaç gündür bu konuşmayı yapacaktım, ama sürekli işe çağırmışlardı ve gelememiştim. Birde Ulaş'ın evde olmadığı bir günü bulmam gerekiyordu. 

Evin kapısını Şennur Hanım açtı. "Hera Hanım? Hoş geldiniz." dedi bana bakarak. Ama yüzümden pek hoş gelmediğim belliydi. "Babam evde mi?" diye sordum. Şennur Hanım yüzüme bakarak başını salladı. "Salonda." 

İçeri girdim ve salona yürümeye başladım. "Baba!" diyerek içeri seslendiğim sırada hala hırsla içeri yürümeye devam ediyordum. Salona girdiğimde babam koltukta oturuyordu. Beni gördüğünde kaşlarını çatarak ayaklandı. "Ne oluyor kızım? Ev mi basıyorsun?" dedi alaycı bir tavırla. 

Salonun iç kısmındaki iki merdiveni inerken Şennur Hanıma döndüm. "Bizi biraz yalnız bırakır mısınız Şennur Hanım?" diye rica ettiğimde kadın başını salladı ve kendi odasının olduğu koridora girdi. Kapı kapanma sesi gelene kadar bekledikten sonra babama yaklaştım. 

"Sen askeriyeye gidip Yaşar amcayla kavga mı ettin?" dedim kısık sesle. Bana sorgulayan bakışlarını attı. "Kim söyledi bunu sana?" diye sordu benim gibi kısık sesle. "Kim söylediyse söyledi." dedim elimi sallayarak. "Birde askeriyenin içinde, katillerimin annemin katilleri kadar uzun yaşamacayağını nasıl söylersin!" 

Babamın her cümlede kaşları daha çok çatılıyordu. "Kim duymuş bunları?! Kim söyledi sana?!" dediğinde sesi git gide yükseliyordu. "Bırak şimdi kim olduğunu!" dedim bende onunla aynı desibelde. Tabii ki Oğuzalp'i söyleyip babamın ona bilenmesi için sebep vermeyecektim.

"Kaç senedir, aramızda saklıyoruz şunu. Sen nasıl Yaşar amcaya bunu söylersin!" dedim aklım almıyormuş gibi. "Sinirden ne söylediğimi biliyor muydum o gün?! Yaşar buna ihtimal vermez." dedi babam kendini haklı çıkarmaya çalışırcasına. "Ya ihtimal verirse? Ya araştırırsa? O zaman ne bok yiyeceğiz!" dedim sinirle. "Bütün hayatım alt üst olur! Ben olduğum yere tırnaklarımla kazıyarak geldim. Böyle bir şey ortaya çıkarsa ayağımı kaydırırlar! Bütün hayatım biter!" 

Babam ellerini önce saçlarında ardından sakallarında gezdirdi. Düşünceli aynı zamanda da öfkeli bir hali vardı. "Açığa çıkmayacak." dediğinde her zamanki gibi kendinden çok emindi. "Şu kendinden emin hallerini bir kenara at baba. Başımıza ne geldiyse onun yüzünden geldi." dedim sinirli ama alçak sesle. O sinirle volta atarken gidip koltuğa oturdum. 

"Bunları duyan her kimse, çenesini kapatmalıyız." dedi volta atmaya devam ederken. Oğuzalp'i bu işe karıştırmayacaktım. Zaten aramızda kalacağını söylemişti. "Ben kapadım çenesini, geç o kısmı." dedim elimi sallayarak.

 "Nasıl kapattın?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. 

 "Öpücük verdim." dedim göz devirerek. "Para verdim, birazda korkuttum. Başka nasıl kapayacağım?" 

Babam yalanımı yutmuştu. Bu yüzden başını sallayarak onayladı ve volta atmaya devam etti. "Neyse, Yaşar bir şeyler araştırmaya kalkarsa kendini ele verir zaten.Yalan söyleyemez o." derken oldukça rahattı. Arkadaşına olan güveni ise tamdı. Nasıl bu kadar güveniyordu, bilmiyordum ama umarım hisleri doğru çıkardı. Ve Yaşar amca, Oğuzalp gibi geçmişi araştırmaya kalkmazdı. Çünkü o zaman, onun bizi ihbar edip etmeyeceğinden emin değildim. 

Telefonum çalmaya başladığında cebimden çıkarıp arayana baktım. Sonrada hızlıca açıp, "Efendim?" dedim. "Patron bir gün sonra tekrar saha görevi var." dedi karşı taraf. "Tamam, konumu atarsınız." diyerek telefonu kapattım. 

Gözler Yalan SöylemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin