Üç Ay Sonra...
Bileğimdeki Rolex saatimden ne kadar zamanımın olduğunu kontrol ederken bir yandan da topuklularımın üzerinde, aceleci adımlarla San Francisco'nun işlek caddelerinden birinde yürüyordum.
Etrafımda yüzlerce insan gelip geçiyordu. Hepsinin yüzünde farklı ifadeler vardı. Hepsinin farklı bir hikayesi, farklı bir geçmişi vardı. Sanırım insanlık olarak tek ortak yönümüz, hepimizin kaldıramayacağı yüklerle savaşıyor olmasıydı. Kimi rahatlık içindeydi ama mutsuzdu, batağa düşmek üzereydi. Kimi sefalet içindeydi, çocuklarının karnını nasıl doyuracağını düşünürdü. Öyle ya da böyle herkesin sırtında görünmez bir yük vardı.
Adımlarım yavaşladığında başımı kaldırarak karşımdaki ihtişamlı restorana baktım. Sonra da tekrar saatimi kontrol ettim. İşte tam zamanında, geç kalmadan randevuma yetişmiştim.
İçeriye girdiğimde yer ayırttığımız için oyalanmadan büyük pencerenin önündeki masaya doğru ilerledim. İşte orada, Eddie Brock beni bekliyordu.
Dudaklarımda küçük bir tebessüm belirdi. Son dakika işleri olduğundan dolayı beni evden alamamıştı ama beni alması için bir şoför göndermeyi teklif etmişti fakat reddetmiştim. Çünkü yürümek istiyordum. Başımda hiçbir dert olmadan, kafamın içindeki gürültüler yokken yürümek istemiştim.
Beni fark eder etmez sandalyesini iterek ayağı kalktı ve hayranlık dolu bakışlarını baştan sona üzerimde gezdirdi. Yanına yaklaştığım an elimi nazikçe tutarak dudaklarına götürdü ve gözlerimin içine bakarak küçük bir öpücük kondurdu. "Çok güzel görünüyorsun."
Gülümsemem genişledi. "Teşekkür ederim. Sen de çok hoş görünüyorsun." dedim karşılık olarak. İri bedenini saran, siyah bir takım elbise giyinmişti ve bugün için özendiği çok belliydi.
Benim için sandalyemi çektiğinde yüzümden silinmeyen gülümsemem ile oturdum. Hemen karşıma geçerek kendi sandalyesine oturdu ve mavi gözlerini bana çevirerek yutkundu. Heyecanlı görünüyordu.
Aslında ondan bir farkım yoktu. Bana olan tutumu ve gittikçe ilerleyen ilişkimiz beni her seferinde heyecanlandırıyordu.
Electro Grable uzay üssünde yaşananlardan sonra Calvin Drake'i bir süre tutsak etmiştik. Yaşam Vakfı hakkında öğrenmemiz gereken her şeyi öğrenmiş, elimize bazı önemli belgeler geçmişti. Sonucunda ise Ivona afiyetle Calvin Drake'i yemişti.
Yaşam Vakfı binası iki ay önce devlet tarafından yıkım kararı almıştı. Şirketin yaptığı yasadışı deneyler, kaçırdıkları evsizler ve daha yaptıkları tonla pislik ifşa olmuştu. Bizzat Eddie tarafından. Ardından sürpriz bir paketten çıkmışcasına zengin herifin teki olup çıkıvermişti.
Hayalini kurduğu Eddie Brock Gazete Haberleri'ni sonunda kurmuştu ayrıca. Onun adına mutluydum. Kocaman şirket binasının CEO'su ve kurucusuydu ve dediği gibi beni asistanı olarak işe almıştı. Aslında o zaman sadece dalga geçiyordu. Bana daha iyi bir pozisyon vermeyi teklif etmişti ancak onun asistanı olmak hoşuma gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated | Eddie Brock
FanfictionCarlton Drake ve Riot öldükten sonra sorunların ortadan kalktığını düşünen Eddie, artık kişisel hayatına odaklanmak istediğinde kaderin zehirli ağları yolunu kapatmak adına ilk düğümlerini atmaya başlamıştı. Carlton Drake'in kötücül kardeşi Calvin D...