bölüm dokuz

257 37 4
                                    

Elimde tuttuğum ve ekranını karnıma bastırdığım bu telefonda kayıt altına alınan o kadar önemli bir bilgi vardı ki bunu hemen Eddie'ye göstermek istiyordum. Muhtemelen gelecekte kurmakta kararlı olduğu Eddie Brock Gazete Haberleri için paha biçilemez bir haber olduğunu savunacaktı.

Dudaklarımda sinsi bir kıvrım belirdi.

"Bu kadarı yeterli." dedi Effie sabit tuttuğu ifadesiyle yüzüme bakarak. "Bu öğrendiğin bilgilerle öylece gitmene izin vermeyeceğim. Benimle geliyorsun."

Şaşkınlıkla güldüğüm esnada telefonu hafifçe karnımdan uzaklaştırarak çaktırmadan kaydı sonlandırdım ve kamera uygulamasından çıktım. "Nereye?" diye sorarken amacım onu oyalamaktı. Böylece hem fotoğrafları, hem de videoları Eddie'ye gönderebilirdim. "Yoksa benimde mi klonumu yaratacaksınız? Yapma Effie... Bu dünya bir tane daha Ashley Raith'e katlanamaz."

Fotoğrafları gönderdiğimde aptal kadın hâlâ fark etmemişti bunu. Onun bu aptallığına karşılık kahkahalarla gülmek istiyordum fakat şimdi ne yeri, ne de zamanıydı.

"Ne yapıyorsun sen öyle?" dedi kaşlarını şüpheyle çatarak. Bakışları telefonumdaydı.

"Ah, demek yakalandım." Dudaklarımı sahte bir üzüntüyle bükerek "Bu aptallığınla daha geç fark edersin sanmıştım oysa." dedim alayla.

Tekrar bakışlarımı telefona çevirip videoyu göndermek için tuşlara basacakken "Ver onu bana!" diye bağırdı Effie. Hızlı adımlarla üzerime yürümeye başladı. "Eğer bir şeyin bile fotoğrafını çektiysen seni yaşatmazlar."

"Buradayken çokta yaşıyor sayılmam aslında." diyerek omuz silktim ve birkaç adım geriye gittim. Adımları ilk başta duraksadı fakat onun beklemediği bir anda aniden arkamı dönerek hızla koşmaya başladığımda arkamdan bağırdığını ve peşimden geldiğini duyabiliyordum.

"Hey! Dur orada!"

Hızla koşmaya devam ederken uzun zamandır böyle bir aksiyon yaşadığımı hatırlamıyordum. Eh, beni planlarına dahil etmeye çalışan Eddie'den kaçışımı saymazsak. Ona da ne kadar aksiyon denir bilmiyordum tabii.

Koşmanın etkisiyle uçuşan saçlarım, hızlanan nefes alışverişlerim ve arkamdan bağıran kadının sesi... Bunun sonu ne olacaktı bilmiyordum ama o videoyu Eddie'ye göndermeden ölmeyecektim.

Farklı bir koridora saptığımda daha önce buraya hiç girmediğimi fark ettim. Duvarlar bembeyazdı. Yan yana bir sürü kapı dizilmişti ve nereye açıldıklarını tahmin bile edemiyordum.

Girdiğim bu gizemli koridora Effie hâlâ girmemişti. Bunu fırsat bilerek bir yandan koşmaya devam ederken telefonumu çıkardım ve açık kalan ekranı tuşladım. Saniyeler sonra gönderilen fotoğraflarla birlikte videoyu da göndermiştim.

"Ashley!" diye haykırdı birisi koridorun başından. Bu Effie'ydi ve sesi oldukça öfkeli çıkıyordu. "Nereye kadar kaçacaksın?! Çok yanlış bir koridora girdin küçük fare! Buradan çıkış yok!"

Koşmaya devam ederken bir kapının önünde çok kısa bir an duraksayarak açmaya çalıştım fakat kilitliydi. Bu yüzden tekrar koşmaya başladım. Kapılar fazlaydı fakat hepsini denersem Effie çoktan beni kıskıvrak yakalardı.

Koridorun dönemeçleri, sağı solu bitmiyordu. Böylesine büyük bir yeri daha önce görmemem veya karşılaşmamam akıl kârı değildi. Ya çok iyi gizliyorlardı, ya da denk gelmemiştim.

"Asla özgür kalamayacaksın!" diye bağırdı arkamdan. Seslere bakılırsa artık koşmayı bırakmıştı, buradan çıkamayacağımdan yüzde yüz emindi. "Kanın duvarları yıkayacak, Ashley. Belki bakarsın senin de bir klonun olur."

Fated | Eddie BrockHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin