"Midem kazınıyor!" Üzerimdeki kabanı çantamla birlikte çıkarıp Eddie'nin eline tutuşturduktan sonra hızlı adımlarla mutfağa ilerledim. Sabahın altısında o lanet işime gitmeden önce yalnızca bir bardak kahve içmiştim ve bu kahvenin açlığımı bastırması imkânsızdı.
"Bu kadar acıktığını bilseydim daha fazla şey hazırlardım." diyordu Eddie peşimden mutfağa girerken. Penyesinin kollarını dirseklerine kadar sıyırmış, sol bileğindeki dövmeyi gün yüzüne çıkarmıştı.
Sandalyeye oturduğumda o da hızlıca sımsıcak çaylarımızı doldurdu ve çaydanlığı geri tüpün üzerine bırakarak karşıma oturd. "Daha fazla şey hazırlardım dedin ama bu kadarını hazırlaman bile imkansız," dedim tabağıma kahvaltılıklardan doldururken. "Yine kimin marketini gasp ettiniz?"
Eddie, huzursuz bir ifadeyle salatalık dilimini ağzına koyarken "Venom'un fikriydi. Seni iyi doyurmamız gerektiğini düşünüyor." dedi fakat hem sonrasında "Yalan mı?" diye homurdandı, bunu Venom'a söylemişti.
"Kesinlikle doğru düşünüyor." Çayımdan küçük bir yudum aldıktan sonra sosis dilimini ağzıma attım, ardından sıcacık, taze ekmeği. Bir yanağım sincaplar gibi şişkinken, "Beni iyi beslemelisiniz çünkü bana ihtiyacınız var." dedim şakacı bir tavırla. Lokmamı yuttum.
"Evet," Çatalının ucuna taktığı domatesi bana doğru uzattığında gülümeyerek masaya eğildim ve bana uzattığı domatesi ağzıma alıp çiğnemeye başladım. "Sana ihtiyacımız var ve bu yüzden bize haberler vermen gerekiyor."
Başımı sallayarak çatalımı küçük bir peynir dilimine batırdım ve ağzıma koyarak arkama yaslandım. Çayımdan küçük bir yudum alırken, "Calvin Drake'le karşılaştım." dedim.
Kaşlarını merakla çattığında devam ettim. "Asansöre birlikte bindik. Ve şaşırtıcı bir şekilde benimle konuştu." dediğimde Eddie'nin ifadesine kıkırdadım. "Hayır, hayır, tahmin ettiğin gibi aramızda bir sohbet geçmedi. Bana sabah temizliğini erken bitirmemizi ve akşam temizliği için de şirkete geç gelmemizi söyledi. Mümkünse gece yarısı gelmemizi istiyor adam."
"Başka bir şey söylemedi mi?" derken baş parmağı ile boynundan sarkan zincirle uğraşıyordu.
"Gün boyu laboratuvar yoğun geçecekmiş." dedim imalı bir şekilde kaşlarımı kaldırarak. "Yoğun geçeceğine göre işleri hızlandırıyorlar demek bu. Eminim ki gün boyu onlarca evsizi kaçırıp denek olarak kullanacaklar... Bu çok kötü."
Düşünceli bir ifadeyle arkasına yaslandı ve ellerini masaya yasladı. "Bu iyi bir şey." Ona attığım bakışı fark edince hızlıca "Yani teknik olarak iyi bir şey, kötü yanı da var tabii." dedi anlamsız bir cümle kurarak. "Daha çok denek demek, daha çok ceset demek. Ve bu daha çok kanıt demek. Eddie Brock Gazete Haberleri için bulunmaz nimet, Ash."
"Eddie Brock Gazete Haberleri mi?" diyerek şaşkınlıkla güldüm. "O da ne? Hayal dünyasında mı yaşıyorsun, Eddie?"
Omuz silkti. "Kendi şirketimi kuracağım. Kimsenin ulaşamadığı o gizli haberleri yayımlayacağım. Yaşam Vakfı denen o kuruluşu ortadan kaldıracağım ve Daily Globe'ı kapımda köle edeceğim." diyerek her cümlesine kararlılıkla vurgu yaptı. "Beni kovduğu için o Jack denen herifi de pişman edeceğim, bak bunu yapacağım, gülmeyi kes!"
Dayanamayarak kahkaha attım ve başımı geriye atarak "Yeni gazete şirketi Eddie Brock Gazete Haberleri CEO'su, eski işinden kovulduğu için patronundan intikam almaya gidiyor!" dedim gülmeye devam ederken. "Kimsenin o ulaşamadığı gizli haberlerden daha ilgi çeker bence."
"Dalga geçme," diye homurdandı. "Yapacağım. Göreceksin. Kendi şirketimi kurma konusunda son derece kararlıyım ve sende benim asistanım olacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated | Eddie Brock
FanfictionCarlton Drake ve Riot öldükten sonra sorunların ortadan kalktığını düşünen Eddie, artık kişisel hayatına odaklanmak istediğinde kaderin zehirli ağları yolunu kapatmak adına ilk düğümlerini atmaya başlamıştı. Carlton Drake'in kötücül kardeşi Calvin D...