bölüm on üç

258 34 7
                                    

"Burası neresi?" diye sorarken bir yandan da gözlerimle etrafı inceliyordum. Dağ başında bir evin içindeydik. Buraya nasıl bir hızda gelmiştik aklım almıyordu fakat buradaydık. Venom tarafından getirildiğim bu evde.

"Burası şehirden oldukça uzak bir yer." dedi Eddie çaktırmadan beni inceleyerek. "Bazen Venom ile buraya geliriz... SWAT ekibinden uzak durmamız için şehirden ayrılmamız ve gözlerden uzak olmamız gerekiyordu. Adam akıllı bir plan yaparız."

"Plan mı?" diye sordum bedenimi yavaşça ona doğru çevirerek. Salondaki neredeyse tam bir duvarı kaplayan orman manzaralı cama sırtımı döndüğümde birkaç metre ilerimdeki adam ile göz göze geldim. "Her ne plan kuracaksanız kurun. Ama beni bu boka dahil etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. O bir defa olur."

"Ash—" diye konuşmaya başlayacağı esnada "Eddie." diyerek onu susturdum. "Beni çok büyük bir hayal kırıklığına uğrattın. Buradan gitmek için nelerimi vereceğimi tahmin edemezsin..." Titrek bir nefes aldım. "Burada durmamın tek sebebi içimdeki simbiyot."

"Hâlâ beni dinlemedin!" dedi Eddie bana doğru bir adım atarak. Fakat o üzerime doğru gelince bende bir adım geriye gittim. Bunu fark etti ve olduğu yerde durdu. "Seni anlıyorum..." diye fısıldadı daha sonra ellerini kaldırarak. "Ama beni dinlemen gerekiyor."

"Neyi dinleyeceğim?!" diye sesimi yükselttiğimde yine öfke bedenimi kuşatmıştı. "Beni nasıl bok yoluna sürüklediğinizi mi?" Tek kaşımı sorarcasına kaldırıp başımı salladım. "Yoksa beni bir denek gibi kullanışınızı mı?"

"Lütfen—"

"Simbiyotu içimden çıkar." dedim konuşmasına fırsat vermeyerek. "Ömrümün sonuna kadar içimde uzaydan gelen bir varlıkla yaşayamam. Nasıl yapıyorsan yap ve bunu içimden—"

"Beni artık dinle!" Eddie'nin bağırışıyla yerimden zıplayarak ona şaşkınlıkla baktım. Bunu fırsat bilerek büyük adımlar atıp bana doğru ilerledi ve tam karşımda durdu. "Beni dinle ve ne karar vereceksen ondan sonra ver. Çünkü hiçbir şey bilmiyorsun ve bilmeden kafana göre konuşuyorsun."

"Eddie—"

"Kes sesini ve dinle." diyerek lafı ağzıma tıktı. Dudaklarımı birbirine bastırarak bu kez dediğini yaptım. "Calvin Drake'in şirketin başına geçtiğini ve uzaya bir roket göndereceğini öğrendiğimizden beri Venom ile bir plan kurmaya başladık."

Daha fazla ayakta duramayacağımı anladığımda birkaç adım geri geri gittim ve arkamdaki kanepeye oturdum. O da gelip karşıma oturmak yerine yanıma oturdu.

"Planımızın kilit noktası sensin." dedi yavaşça. "Daha önce orada çalışmışlığın vardı, geri dönebilirdin ve bize oradan bilgi sızdırabilirdin. Vakti geldiğinde ise iki simbiyotu kaçırıp bize teslim edecektin. Sonra da seninle işimiz bitecekti."

"Benimle işiniz mi bitecekti?" dedim dalga geçercesine. "Beni kullanıp attıktan sonra yani?"

Eddie de yanlış bir cümle kurduğunun yeni farkına varıyormuş gibi yutkunarak gözlerini kaçırdı. "Yani... öyle demek istemediğimi biliyorsun," diye mırıldandı beceriksizce. "İki simbiyotu kaçırıp bize teslim ettikten sonra seni güvende tutacaktım. Bu yaptığın bir suç olduğundan dolayı SWAT ekibi peşine düşecekti ama ben seni koruyacaktım."

Tepkimi ölçerek devam etti. "Ama Venom seni tanıdıkça düşünceleri değişti. Senin, onun gezegenindeki bir simbiyota çok benzediğini söyledi. Adeta onun insan versiyonu gibiymişsin... Bu yüzden planda değişiklik yaptı — ama ben defalarca reddettim, kabul etmedim çünkü simbiyot ile uyuşmadığında öleceğini biliyordum."

Fated | Eddie BrockHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin