bölüm beş

280 36 0
                                    

Derin bir nefes aldım ve karşımdaki binaya baktım. Burası her zaman tüylerimi ürperten bir yer olmuştu. Zamanında arkadaşımın tavsiyesi üzerine çalışmak için başvurmuş ve Carlton Drake'in isteğiyle de diğer dört kişiyle beraber yalnızca laboratuvar katını temizlemek için işe alınmıştım.

Fakat bu işe alındığıma ve bu Vakıf'ta çalıştığıma pişman olmuştum çünkü o zamanlar Yaşam Vakfı uzaya bir roket atmış ve dört simbiyot ile geri dönmüştü.

Geri dönmüş sayılmazdı pek. Doğu Malezya'da roket düşmüştü ve dört simbiyottan biri kaçmıştı. Yani o Riot oluyordu. Geçen sene Venom'un canla başla öldürmek için savaş verdiği, en sonunda daha fazla simbiyot getirmek için uzaya gönderilen roketi parçalayıp içinde öldürdüğü o yaratık.

Bana bir Gizlilik Sözleşmesi imzalatmışlardı. Gördüklerim ve duyduklarıma karşılık hayatımdı. Açık açık tehdit ediliyordum, açık açık ölüm imalarına maruz kalıyordum ve açık açık itilip kakılıyordum.

Carlton Drake öldükten sonra diğer birçok kişi gibi bende işime son vermiştim. Orada daha fazla duramazdım, yapamazdım. Hayatım adeta bir kabusa dönmüştü. Bir daha o Yaşam Vakfı'na da, cesetlerden geçilmeyen laboratuvara da gitmeyeceğime yemin etmiştim.

Fakat buradaydım.

Bugün Yaşam Vakfı'ndaki eski işime geri dönüşümün dördüncü günüydü ve ben ilk anki gibi korkuyordum.

Carlton Drake yoktu, ama ondan daha kötü olan bir kardeşi, Calvin Drake vardı.

Daha fazla yol ortasında dikilmeyi kesip binadan içeriye girdim. Saat sabahın altısıydı. Laboratuvarda bir sabah temizliği yapıyorduk, bir de akşam temizliği. Bunun dışında oraya girmemiz kesinlikle yasaktı. Fakat bazen denek ölümleri çoğaldığında, onları ortadan kaldırıp kalıntılarını temizlemek için bizi ayrıca çağırabiliyor, üstüne bir de ek ücret veriyorlardı.

Asansörlerin bulunduğu koridora doğru ilerlerken çantamı açıp içinden telefonumu çıkardım. Şarjının tamamen dolu olduğunu görünce dudaklarımda sinsi bir sırıtış belirdi.

Bu dandik telefon bugün birçok şeye şahit olacaktı.

Asansör düğmesine basarak beklemeye başladım. Telefonumu geri çantama koyarken asansörün kapısı açıldı. Hızlıca içeriye girerek sırtımı aynaya döndüm ve ellerimi önümde birleştirerek kapının kapanmasını bekledim.

Kapı tam kapanacakken araya bir el girdi. Buna karşılık gözlerim irileşirken kapanmak üzere olan kapı geri açıldı ve içeriye şirketin CEO'su girdi.

Calvin Drake.

Hızlıca kendime çeki düzen vererek iyice kenara kaydım ve gözlerimi yere sabitleyerek rahatsızlığımı gizlemeye çalıştım. Bu adamdan gerçekten ürperiyordum. O jilet gibi takım elbisesi, parlak ayakkabıları ve sakalsız, bakımlı yüzünün aksine içi gerçekten iğrenç bir adamdı.

Asansör kapısı kapanıp yanımda yerini aldığında yutkunarak birleştirdiğim ellerimi sıktım. Çok kısa bir an başını çevirip bana baktığını hissettim fakat o an sadece dudaklarımı kemiriyordum.

"Bugün temizlik erken bitsin istiyorum." Calvin Drake, o sert, erkeksi sesiyle konuştuğunda bakışlarımı yerden kaldırdım ama ona bakmadım. "Gün boyu laboratuvar oldukça yoğun geçecek. Akşam ise geç gelecekesin. Mümkünse gece yarısı. Diğerlerine de söylersin."

Fated | Eddie BrockHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin