Sabah uyandığımda saate bakmak için telefonumu elime aldığımda yeni bir mesaj geldiğini gördüm,
Bilinmeyen numara, “Demek öbür arkadaşlarınada anlattın beni. Demek ünlü oldum.”
Daha fazla dayanamadım, her gün mesajmı atacaktı bu bana,
Zeynep, “Bak kim olduğunu bilmiyorum, Ender salağının bir akrabası mısın onuda bilmiyorum, bir adamı mısın onuda bilmiyorum ama yeter. Kimsin?”
Bilinmeyen numara, “Ooo sonunda yazmışsın. Hangi sorunu cevaplıyım ilk önce, tek tek sor.”
Zeynep, “Bak son kez soruyorum kimsin?”
Bilinmeyen numara, “Bunu çok yakın bir zamanda öğreneceksin.”
Sinirli bir şekilde telefonumu yanımdaki komidine koydum, her zamanki gibi günlük rutinlerimi yaptım, bi yandan salatalık kesiyorsun bir yandan o adamı düşünüyordum. Acaba kimdi.
Ben bunu düşünürken yanlışlıkla parmağımı kestim, ama bu sefer küçük bişey değildi baya derindi. Ağzımdan büyük bi ses çıktı. Onur hemen yanıma geldi, parmağımı kestiğimi görünce hemen beni en yakın eczaneciye götürdü. Ama orasıda hastaneye gitmemizi söyledi, bu seferde hastaneye gittik. Orda parmağıma pansuman yaptılar, doktor bana,
Doktor, “Parmağınızı nasıl kestiniz?” dedi.
“Salatalık doğrarken bi anda bıçak parmağıma geldi bende fark etmedim.” dedim.
Doktor, “Anladım, ama böyle şeylerde daha dikkatli olun biraz derin kesmişsiniz.” dedi.
Doktor sonra odadan çıktı, ben Onur'a bakıyordum Onur ise bana. Ve sonunda dudaklarını aralayıp konuştu,
Onur, “Daha dikkatli olmalısın güzelim, ben çıkış işlemlerini yapıp geliyorum.”
Ben tamam anlamında başımı salladım. Onur odadan çıktıktan sonra telefonuma gene mesaj geldi. Her zamanki gibi o numaradan gelmişti,
Bilinmeyen numara, “Geçmiş olsun diyim dedim. Parmağını kesmişsin.”
Zeynep, “Sen nerden biliyorsun?”
Bilinmeyen numara, “Belki seni takip ediyorumdur.”
Zeynep, “Madem takip ediyorsun, o zaman odada tek olduğumu görüp yanıma gelmez miydin?”
Bilinmeyen numara, “Zekisin ama gelemem kocan görür şimdi. Daha sonra kimliğim ortaya çıkmasın.”
Bu ne demekti şimdi, bu adam beni gerçekten takip ediyordu. Odaya Onur girince telefonumu kapattım ve hastaneden çıktık.
En sonunda eve geldik, Onur beni bugün mutfağa sokmadı, ve daha sokacağınıda sanmıyordum.
Kapı çaldı, gelen Burak ve Mert'ti. Onları içeri davet ettim, parmağımı görünce nolduğunu sordular, bende anlattım.
Burak, “Zeyno alıştık artık senin bu sakarlıklarına.” diyip güldü.
Burak, “Zeyno sen böylemi gittin hastaneye?”
“Ne varmış ki üstüm-” derken üstüme baktım ve üstümde MİCKEY MOUSE'LU PİJAMALARIM VARDI. Burak gülmeye başladı.
Mert, “Zeyno dövme onayı veriyor musun?” dedi.
“Eti senin kemiği benim.” dedim.
Mert hemen Burağa doğru koşmaya başladı. Burak ise kaçacak yer arıyordu, en sonunda Mert'in eline düşmüştü.
Burak, “Ya tamam Zeyno özür dilerim. Şu ayıya söyle beni bıraksın.”
“Sen gel bi yanıma.” dedim.
Mert Burağı yanıma yaklaştırdı, bende fırsat budur diyip Burağın saçını ve kulağını çektim. Evet bir çocukmuş gibi, ama zaten o bir çocuktu. Ne kadar büyük gözükse de içinde hala bir çocuk vardı.
Burak bağırmaya başladı, içeri Onur girdi ve yaptığım şeyi gördüğü zaman beni videoya çekmiş, ben fark bile etmedim.
Daha fazla dayanamayıp Burağı bıraktım. Burak bana öyle bir bakıyordu ki sanki saçıma yapışacakmış gibi, Mert bana,
Mert, “Eline sağlık Zeyno, ellerin birdaha hiç dert görmesin.” dedi.
Burak, “Aşkım sende mi?” dedi yüzünü asarak.
Mert, “Burak bak Zeynep'te nasıl canın yandıysa ben daha çok yakarım. Şimdi şu çeneni kapa!” dedi.
İçeri Onur girdi,
Onur, “Valla ben sizi izlemekten ne diyeceğimi şaşırdım. Ama size bişey izletmem lazım.” diyip telefonundan bizim videomuzu açtı.
Ben gülmeye başladım, Burağın suratı o kadar komikti ki. Burak ise yüzü asık bir şekilde izliyordu.
Burağın bana kırıldığını anlamıştım, ona kendimi affettirmek için bugün muzlu rulo pasta yapacaktım. Onur ne kadar izin vermesede en sonunda onu ikna etmiştim. Hemen internetten tarifi açıp yapmaya başladım. Burak mutfağa girmesin diye Onur elinden gelen herşeyi yapıyordu. En sonunda pastayı bitirdim ve içeri girdim, Burak beni görünce gözlerinin parladığını gördüm. Hemen onları içeri çağırdım, pastayı dilimledim ve onlar yemeye başladı.
Benim telefonuma gene mesaj geldi,
Bilinmeyen numara, “Pasta çok güzel gözüküyor, bende yemek isterdim ”
Bu adam gerçekten beni izliyordu. Ben artık bişey yazmadan mesaj sayfasından çıktım, ve içeri girdim.
Burak, “Zeyno normalde seni affetmezdim ama bu yaptığın şey karşısında affettim gitti.” dedi.
Ben gülmeye başladım. Herkes pastasını yedikten sonra Burak ve Mert ile biraz sohbet ettik.
Bugün Ece ve Cennet gelmemişti, ikiside üşütmüş. Geç olmadan Burak ve Mert gitti, bizde biraz oturduk. Ben yatmaya gitceğim zaman TELEFONUMA GENE MESAJ GELDİ.
Bilinmeyen numara, “Vay gene yazmamaya başladık sanırım.”
Evet yazmayacaktım. Ona yazarak istediğini vermeyecektim. Daha fazla sinirlenmemek için uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina 6
ActionBeyza Alkoç'un karantina kitabını kendim devam ettiriyorumm umarım beğenirsiniz<33