Sabah kalktığımda yanımda Onur yoktu. Telefonumdan saate baktığımda saat 12:29'du. Bu kadar uyumuş muydun gerçekten, hemen kalkıp içeri girdim. Onur kahvaltıyı hazırlamıştı, hepsi beni bekliyordu,
Onur, “Günaydın güzelim. Dün geç mi yattın?”
“Evet, çok mu beklettim?”
Onur, “Seni her zaman beklerim, sadece geç kalkmana şaşırdım.”
“Dün mutluluktan uyuyamadım. E hadi kahvaltı soğumadan yiyelim değil mi?”
Onur, “Yiyelim güzelim.”
Daha fazla kimseyi bekletmeden kahvaltımızı yaptık. Bugün aklımda çok güzel şeyler vardı, belki dışarı çıkabiliriz. Hava çok güzeldi, hem Cennet ve Ece'de gelirdi. Onları daha yakın tanımış olurduk.
Bu fikrimi kahvaltıdan sonra Onur'a anlattım,
“Onur, bugün hava çok güzel. Hep beraber dışarı mı çıksak?”
Onur, “Olabilir aslında, evet bugün hava çok güzel. Ben bi Burak ve Mert'e sorayım.” dedi ve telefonundan ilk önce Burağı aradı, daha sonra ise Mert'i aradı. Onur tamam diyip telefonu kapattı.
Onur, “Bi işleri yokmuş güzelim, bugün dışarı çıkabiliriz.”
“Tamam, ama nereye gideceğiz?”
Onur, “ Yeşillik bir alan olabilir.”
“Aa buldum. Hani en son bir yere gitmiştik ya. Oraya tekrardan oraya gidelim mi?"
Onur, “Sen iste ben seni her yere götürürüm güzelim.”
“Tamam o zaman ben hazırlık yapmaya gidiyim."
Onur, “Tamam güzelim bende Gece ve Güneş'e haber veriyim.”
Kafamı salladım ve yiyecek birşeyler aldım. Bir sepete koydum hepsini, daha sonra üstümü değiştirdim. Burağın beni bu halde görmesini istemiyordum. Herkes aşağı indi, en son da ben. Mert başka bir araba ile gelecekti, her zaman ki gibi. Bir arabaya hepimiz sığmazdık.
Onur arabayı sürmeye başladı. Arkamızda ise Burak ve Mert vardı. Bir apartmanın önünde durduk, Cennet ve Ece'yi aldık ve gitmeye devam ettik.
Burası o gün geldiğimiz günden daha kalabalıktı. En sonunda boş bir alan bulabilmiştik, oraya bir örtü serdik, üzerine yiyeceklerimizi, içeceklerimizi ve atıştırmalıklarımızı koyduk.
Burası çok güzel bir yerdi, her taraf yeşillikti. Biz bir yandan bişeyler yerken bir yandan da konuşuyorduk.
“Eee Cennet sen şu an çalışıyor musun?” dedim nedense bi anda.
Cennet, “Şu an izinliyim. Ama haftaya çalışmaya başlayacağım.”
Burak, “Ben sıkıldım, hadi bişey yapalım.”
Mert, “Ne yapcaz Burak ya. Ece valla helal olsun bunun bu hallerine nasıl katlanıyorsun? Bizede sırrını versene.” dedi.
Burak, “Ne varmış halimde?”
“Ne yokki.” dedim aralarına girerek.
Burak, “Sende mi Zeyno?”
“Bende Burak. Sen onu benim pijamama gülmeden önce düşüncektin.”
Herkes gülmeye başladı. Biz biraz daha sohbet ettik, ve yağmur yağmaya başladı,
Onur, “Hadi gidelim yoksa hasta olacağız.”
“Biraz daha dursak olmaz mı?”
Burak, “Zeyno ben senin yüzünden hasta olmak istemiyorum.”
“Arabada bekleye bilirsin Burak.”
Onur, “Tamam sadece 10 dakika sonra gideceğiz.” dedi.
“Tamam.” dedim.
Ben yağmurun daha çok geldiği bir tarafa geçtim, Onur bana bilmem kaç kere seslendi ama ben hala yağmurun altında oturuyordum. En sonunda yanıma geldi,
Onur, “Güzelim hadi gidelim yoksa hepimiz hasta olacağız.” dedi.
Ben tamam anlamında başımı salladım ve eşyaları toplamaya başladık, yağmur daha da hızlanmıştı. Arabaya gitmemiz 5 dakika sürdü. Ona rağmen çok ıslanmıştık, en sonunda arabaya gelmiştik ve biz kendimizi direkt arabaya attık.
Eve geldiğimizde Burak söylenerek içeri girdi,
Burak, “Dedim ben size şimdi kesin hasta olacağız.”
Mert, “Abi Zeynep sana dedi istersen arabaya gidip bizi bekle diye sen istemedin. Burda suçlu sen oluyorsun, kendi hatamı Zeynep'e atma.”
“Tamam sakin, biraz benim yüzünden hasta olacağız. Ben şimdi size sıcak bir çorba yapayım da içimiz ısınsın.” dedim ve mutfağa gittim.
Mutfağa gittiğimde tarhana çorbası yapmaya başladım. Çorbayı yaparken de burnum çok akmaya başladı. Evet hasta olmuştuk, çorba olduğu zaman hepimize kase çıkardım ve çorbaları içeri götürdüm. Herkes çorbasını içiyordu,
Burak, “Valla Zeyno normalde sana kızgındım ama çorba çok güzel olmuş. Ellerine sağlık.”
“Afiyet olsun, daha açmısınız? Açsanız söyleyin yemek yaparım.”
Mert, “Yok Zeyno ben doydum valla ellerine sağlık.”
Cennet, “Bende doydum. Ellerine sağlık.”
Ece, “Daha bişey yapmanıza gerek yok bende doydum. Ellerinize sağlık.”
Herkes böyle dedi ve anlamıştım aç değillerdi.
“Tamam o zaman size iyi eğlenceler ben yatacağım, biraz üşüyorum da. İyi geceler.” dedim ve yatak odasına gittim.
Yatağa uzanır uzanmaz gözlerim kapandı...
___________________________________________
Not: Arkadaşlar uzun bir süre bölüm atamaya bilirim ama atmaya çalışacağım. Umarım beğenmişsinizdir. ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina 6
AksiBeyza Alkoç'un karantina kitabını kendim devam ettiriyorumm umarım beğenirsiniz<33