Müşterilerin gittikçe çoğalmasıyla işler daha da yoğun olmaya başlıyordu. Fakat benim işim fazla değildi. Çünkü sadece vip üyelere servis yapıyordum.
Bu süreçte sadece sinirimi bozan tek bir şey vardı. Aslı denen kadın.
Sürekli olarak benden birşey istiyor istediği şeyi götürünce de beğenmediğini söyleyip başka birşey istiyordu. Cihan da onun yanındaydı. Ve bu duruma hiçbirşey demiyordu.
Aslı denen şırfıntı beni tekrar çağırdığında ellerimi yumruk yapmıştım istemsiz. "Bana kırmızı şarap getir" demişti.
Onu takmayıp başka bir müşterinin çağrıması üzerine onun yanından ayrıldım.
Dönüp baktığımda bana şaşkınca baktığını gördüm. Beni çağıran müşterinin yanına gittiğimde bunun deminden beri benı süzen adam olduğunu gördüm.
Evet maalesef öyle bir olay da vardı. Buraya geldiğinden beri beni süzmüş ve sadece benden içecek siparişleri alıyordu.
"Buyrun?" demiştim mesafeli göstermek için ki zaten yapmam gereken buydu.
Ceketinin iç cebinden bir not çıkarıp uzattı. Bir uzattığı kağıda birde adama bakıyordum. Fazla yakışıklıydı ama ilgimi çekmiyordu.
"Bu nedir?" diye sordum merakla.
"Numaram. Belki lazım olur" başta tereddüt etsemde almıştım.
Aslında almamda ki asıl sebep olay çıkmamasıydı. Kağıdı alıp daha sonra çöpe atabilirdim. Çünkü bu tür adamlar bu gibi ufak şeylerde hemen olay çıkarıp kendilerini üstün göstermeye çalışıyorlardı.
Cihan ise beni bu konuda sıkı tembihlemişti. Ne olursa olsun olay çıkarmamalıydım.
Kağıdı alıp cebime koydum. Ordan uzaklaştım. Aslının önünden geçtiğimde ona bakmadan ordan da uzaklaştım beni bir kaç kez çağırdığında da dönüp bakmadım.
Koşar adımlarla barın arka kısmından dışarı çıktım. Elimi cebime atıp kağıdı çıkaracağım sırada kapının sert bir şekilde açılıp kapandığını duydum.
Baktığımda ise cihan olduğunu gördüm. Yanıma yaklaşıp kolumu tuttu. Farkındamıydı bilmiyorum ama canımı oldukça acıtıyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen!? Senin işin garsonluk yapmak değilmi neden kendini cilveli bir şekilde adamlarla gösteriyorsun!?"
Bağırarak konuştuğundan hiçbir şey anlmıyordum. Ne cilvesinden bahsediyordu?
Canımı çok yakıyordu ve gittikçe kolumu daha da sıkıyordu. Diğer elimi, elinin üstüne koyup itmeye başladım. Ama bırakmıyordu.
"Yoksa o adamın altına mı girmek istiyorsun?"
İşte o an bendeki elektrik kopmıştu sanki. Bana oruspu iması yapmıştı. Ona baktığımda gözlerim dolmuştu.
Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama kolumu hemen bırakmıştı.
Ona şuan nefret, öfke ve büyük bir kırgınlıkla baktığıma emindim. Bana böylesine bir ima yapması iğrençti.
"Benden nefret ettiğini biliyorum ama keşke böyle imalar yapıp nefretini dahada kusmasaydın."
Ardından birşey demesine izin vermeden ordan uzaklaştım. Onu ardımda bırakır bırakmaz gözyaşlarım akmaya başladı.
Bi an aramızın iyi olduğunu düşünmüştüm. Ne sanıyordumki bir sarıldı diye dost mu olacaktık. Tüm salaklık bendeydi.
Ama o sözleri bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Artık o yerde çalışmayacaktım.
Eve vardığımda ışıkların kapalı olduğunu gördüm saat 11'di ve abim uyumuş olmalıydı. Kapının önüne vardığımda anahtarı cebimden çıkarıp kapı deliğine soktum.
Yavaşça içeri girdiğimde ev sessizdi. Balkon kapısının açık olduğunu gördüğümde oraya ilerledim. Kanepenin üstüne birbirine sarılmış bir şekilde uyuyan abimi ve sezgin abiyi görmüştüm.
Abimin eline baktığımda sargılı olduğunu gördüm. Göz yaşlarım tekrar akmaya başlamıştı.
Her ne kadar abimi uyandırıp ne olduğunu sormak istesemde, onları uyandırmak da istememiştim.
Bu yüzden banyoya gidip üzerimi değiştirip duş aldım. Odama geçtiğimde rahat birşeyler giyip yatağıma uzandım.
Şimdi ne yapacaktım. Abimi nasıl iyleştirecektim. Bu düşüncelerle uyuya kalmıştım. Ve tabi günün yorgunluğuylada.