İyi okumalar...
Bu mesajın gerçek olup olmadığını bir türlü kavrayamıyordum. Onun bu adar değişeceğini bir düşünmezdim.
Aramı bırakıp nasıl gidecektim bilmiyorum. Bu yüzden abimi arayıp cihanı buraya getirmesini isteyecektim. Arayıp durumu bildirdiğimde sezgin abi ile getireceklerini söyledi.
Uykum tamamen kaçmıştı bu sefer. Boş durmak yerine onun için salonda bir yatak hazırlayacaktım. Acaba sırtı ağrırmıydı ki? Ama odamda kalırsa da canı sıkılırdı. En iyisi salonda kalmasıydı.
Temiz örtüler getirip salondaki bir koltuğu yatak haline getirip örtüyü de üzerine serdim. Bu yaptığım iyi birşey mi bilmiyordum. Eğer burda rahatsız olurda benim odamda uyurdu bende aram ile birlikte uyurdum.
Uykum çok fazla vardı. Ayılmak için lavaboya gideceğim sırada evin içini dolduran zil sesiyle adımlarımı kapıya çevirdim. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtım.
O an gerçekten pişman olmuştum yaptığıma. Cihan gözleri adeta kan çanağına dönmüş, yanakları hala ağladığını belli edercesine ıslaktı. İçim paramparça olmuştu sanki. Vücudunun çoğu yerini kaplayan sargı bezleri onu oldukça bitik göstermişti.
Yüzüme bakmıyordu. Bana bakmamak için büyük çaba gösteriyordu. İçim burkulmuştu. O her ne kadar arkamdan iş çevirip beni mahvetsede, ben bunu yapmaya razı değildim.
O beni üzdü diye ben onu üzücek değildim yada ondan intikam almazdım. Gönlüm el vermezdi.
"Teşekkür ederim kabul ettiğin için" sezgin abinin konuşmasıyla bakışlarımı ondan geri aldım.
Bişey dememiştim. Diyemiyordum. Geri çekildim içeri girmesi için. Terliklerini çıkarıp içeri girdiğinde oldukça çekindiğini gördüm. Benden çekiniyordu. Eski cihan kaybolmuştu sanki. Sezgin abi bana çantasını verirken "meftun lütfen o sana emanet" demişti. Herkes için basit olan bu cümle onun için çok şey ifade ediyordu. Bi nevi herşeyini, ailesini bana emanet ediyordu.
Başımı salladıktan sonra sezgin abi gitmişti. Cihan salona geçmiş tekli koltuklardan birine oturmuştu. Çantasını alıp odama götürmüştüm. Geri salona gelip bende karşısındaki koltuklardan birine oturdum.
"Birşey içmek istermisin?" diye sordum. Hala bana bakmayarak kafasını iki yana salladı.
"Uyumak istermisin peki?" diye sorduğumda yine yüzüme bakmamıştı. Bu sefer roller değişmişti muhtemelen. Ne yapacağımı bilmiyordum.
"Seninle uyuyabilirmiyim?" diye sorduğunda şaşkınca ona bakmaya başladım. Fakat birşey demeyip olur anlamında başımı salladım.
Onun için hazırladığım kanepenin en uç kısmına gidip oturdum. Cihan gelip başını dizime koyup uzanmıştı. Ellerim benden bağımsız onun saçlarını bulmuştu. Okşadım yavaşça. Rahatlamış olacak ki vücudu gevşemişti.
Önceden hayal ettiğim olay başıma gelmişti o zaman olsaydı mutlu olurdum, fakat şuan tuhaf hissediyorum.
"Meftun sözümü kesmeden beni dinle sonrasında giderim belki çünkü seni daha fazla rahatsız etmek istemiyorum."
O an anlamıştım aslıdan, evliliğinden geçmişten bahsedecekti. Buna hazırmıydım bilmiyordum ama ertelemek de iyi bir fikir değildi. Hiç birşey demeden onun saçını okşamaya devam ediyordum o ise anlatmaya başlamıştı.
"Ben onunla isteyerek evlenmedim. Onu sevdiğimden de evlenmedim. Sebebi şu şirkete ait bir belgeyi çalmıştı eğer bu belgeye birşey olsaydı, Sezgin'in yıllardır büyüttüğü şirket batacaktı. Tabiki şirket senden önemli değildi elbette ama tek sebep bu değildi.
Korumalarımdan birini kaçırmıştı. 1 yıl boyunca esir tutmuştu. Herkes onu öldü diye biliyordu. Sezgin bile bizim hakkımızda bilgi almak için ona tam 1 yıl boyunca işkence etti aslı. Ona ulaşmamın tek çözümü onunla evlenmemdi. Ben o gün bedenen ordaydım ama kalbim tamamen seninleydi. Yemin ederim doğruyu söylüyorum."
Her bir kelimesinde dehşete düşmüştüm. Dilimi yutmuş gibi hissediyordum.
Cihan yerinden doğrulup ayağa kalktı. "Beni dinlediğin için teşekkür ederim" diyip yüzüme tebessümle baktı.
Gideceği an ayağa kalkıp kolundan tuttum. Kendime çekip sıkıca sarıldım. Bu kez olmazdı. Elinde olmayan birşey için onu suçlayamazdım. Bu haksızlıktı.
"Bu sefer gitmeyeceksin" bir tek bu cümle çıkmıştı ağzımdan.
Belimde hissettiğim kollarla derin bir nefes alıp daha sıkı sarıldım. "Beni öldürmek istiyorsun herhalde" dedi gülerek. Omuz silkip hala sarılmaya devam ediyordum. Ona çaktırmadan da kokusunu içime çekmem içimi daha bir hoş yapıyordu.
"Cihan abi?" diyen sesle bakışlarımızı sağ tarafımızda duran aram'a çevirdim. Şaşkınca ona bir süre baktıktan sonra koşarak cihana sarıldı.
O an gerçek bir aile olduğumuzu hissettim. Cihan, aram ve ben.
______
91 k oldu (m) k mutluluktan ne diyeceğini bilmiyorummm.
Sizi seviyorum iyiki varsınız.
Yazım hatası varsa özür dilerim çünkü kontrol etmeden atıyorumm.