İyi okumalar...
Tüm kötü anıları geride mi bırakmıştık biz? Elbette öyle yapıyorduk. Fakat bu konuda bir tek çabalayan muhtemelen bendim.
Cihan ile o gün konuştuktan sonra aramızdaki çoğu şeyi halletmiştik. Fakat bir sorun vardı. Cihan sürekli olarak bir yerlere dalıyor ve gözleri doluyordu. Ona sebebini sorduğumda geçiştiriyordu.
Aram ile o kadar güzel anlaşıyorlardıki uzaktan biri görse baba, oğul zanederdi. Bazen beni unutup birbirleriyle vakit geçirdiklerinde onlara şakacıktan trip atıyordum. Ve sonrada benimle bir bebek mişim gibi ilgileniyorlardı.
İşim bittikten sonra hastaneden çıktım. Arabama binip diğer yandan telefonla cihanı aradım. Bir iki çalıştan sonra hemen cevap verilmişti.
"Alo cihan?"
"Efendim" burun çekme sesini duyduğumda yine ağladığını anlamıştım.
Eve gider gitmez artık bu meseleyi konuşacaktım. Sürekli olarak ağlaması canımı yakıyordu.
"Eve geliyorum bir istediğiniz varmı?" diye sordum. O sırada arabayı çalıştırıp otoparktan çıkmamla yağmurun yağması bir olmuştu.
"Hayır yok sen sağ salim gel yeter." bunu demesiyle yüzümde büyük bir tebessüm oluşmuştu. Utandığım için hemen konuşmayı değiştirmiştim.
"Aram ne yapıyor?"
"Boyama yapıyor" dedi.
Bir süre daha konuştuktan sonra vedalaşıp arabayı sürmeye devam ettim. Eve gitmeden önce markete uğrayıp aramın sevdiği bir kaç atıştırmalığı aldım.
Sonunda eve vardığımda kapıyı açan cihan olmuştu. Gözlerinin kırmızı olmasından dolayı haklı çıkmıştım. Gerçekten ağlamıştı.
Ayakabılarımı çıkarmadan ilk olarak ona sarılmıştım. Sanki buna ihtiyacı varmış gibi anında kollarını belime dolamıştı. Kulağına doğru "bu akşam bana neyin olduğunu açıklayacaksın yoksa seni rahat bırakmam" diye fısıldadım. Bunun üzerine birşey dememesi daha iyi olmuştu.
Yavaşça ondan ayrılıp ayakabılarımı çıkardım ve içeri girdim. Adam ortalıkta görünmüyordu. Cihana dönerek "aram nerde?" diye sordum.
"Seni beklerken uyuya kaldı zaten sabah erken uyanmıştı."
Anladım dercesine başımı salladım. Elimdeki poşeti mutfak dolabına koyup odama gittim. Üstümü değiştirip elimi yüzümü yıkadım. Oldukça rahatlamış hissediyordum.
Dışarda yağmur yağdığı için eve loş bir ortam hakimdi ve bu çok hoşuma gidiyordu.
Salona geçtiğimde cihan öylece oturmuş karşısındaki televizyona boş boş bakıyordu. Mutfağa geçip ikimiz içinde kahve yaptım. Salona geçtiğimde cihan hala aynı şekilde oturuyordu.
Kahveyi onun önüne koyup kendimde yanına oturdum. Kahvemden bir yudum alıp önümdeki sehpaya bıraktım kupamı.
Cihanın yanına biraz daha sokuldum. Başımı omzuna koyduğum zaman hemen karşılık vermiş beni göğsüne çekmişti. Kollarını bana dolaması daha da hoşuma gidiyordu. Yanda duran pamuklu battaniyeyi alıp ikimizin üstünü örttü.
Onunla uzun yıllardan sonra hiç karşılaşacağımızı düşünmemiştim. Özelikle bu durumda olmamız hala bana şaşırtıcı geliyordu.
Şuan onun kalp atışlarını duyuyordum ve bu bana o kadar huzur veriyorduki...
"Cihan"
"Efendim güzelim?"
Güzelim demesinemi takılsam yoksa hala üzgün olmasına mı bilememiştim.
"Sen iyimisin?"
"Evet iyiyim neden sordun ki?" bunu derken bile dalgın ve üzgün olması herşeyi açıklıyordu.
"Buraya geldiğinden beridir üzgünsün, dalıp gidiyorsun. Eğer benimle birlikte olmak istemiyorsan açık bir şekilde söyle" bunu derken ondan hafifçe uzaklaşmıştım tepkisini görmek için. Fakat ne hissettiğini anlayamıyordum.
Gözlerini gözlerime çevirip beni kendine çekti. Şuan yüz yüze ve sarılmış bir şekilde duruyorduk ve bu hiç olmadığı kadar hoşuma gitmişti.
"Güzelim benim. Üzgün olduğum şey farklı bir sebep. Seninle alakası yok. Şuan belki yanında olmasaydım toprağın altında olurdum. Şuan yaşıyorsam oda senin sayende." dediğinde az çok anlamıştım.
Ama ne için üzüldüğünü merak etmiyor değildim.
"Tamam da ne için üzüldüğünü söyle belki sana yardımcı olabilirim" o sırada bir elimle yanağını okşamaya başladım.
Anlatıp anlat mamak'ta tereddüt ediyordu. Ama sonunda ağzını açıp konuştu. "Meleğim sana bahsettiğim koruma varya aslının kaçırdığı, işte o... Aslı yüzünden... t- tecav.."
Birden bire nefes nefese kalmaya başladığında onu sakinleştirmeye çalışmıştım. Ne kadar denesemde sanki krize girmiş bir şekilde hala nefes nefeseydi. Koşarak odama gidip sakinleştirici iğneden aldım. Salonda hiç beklemediğim bir şey olmuştu.
Aram, cihana sarılmış küçük elleriyle cihanın sırtını okşuyordu ki. Bir süre sadece bu güzel görüntüyü izledim. Onların arasında adeta bir baba, oğul ilişkisi vardı. Biz bir aileydik, aileyiz. Ben, cihan ve aram.
________
"Alacaksan al beni sonra pişman olursun, sonra çüşman olursun" kshdkdnkd
Neyse 100 k olmamıza az kaldı oy, yorum yapanlara çok çok teşekkür ederim. Ayrıca bölüm geç geldiği için kusura bakmayın malum staj var heleki çocuk gelişim... Umarım beğenirsiniz....